Karadeniz. Önemli denizlerimizden biri olan Karadeniz, sanayi atıklarının yanı sıra eve ve plastik atıklarıyla her geçen gün daha da kirleniyor. İşte buna tepki olarak Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Valeti (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu “ İnsanlar bilinçsizcedenize bıraktıkları atıkların kaybolacağını düşünüyor. Oysa o atık, insana yediği balık ile geri dönüyor.” şeklinde konuştu.
Şimdi düşünebiliyormusunuz? 423 kilometre alanı 2 bin 200 metre derinliği ile dünyanın en büyük kapalı iç denizi olan Karadeniz’de özellikler kıyıların aşırı ve düzensiz kullanımı, aşırı avcılık, gemi ve karayoluyla kirlenme ile canlı kaynaklar tükenme noktasına geldi.
Üstelik Eroğlu’nun açıklamasına göre, bu etkenler yüzünden Karadeniz dünyanın en büyük anosik (oksijensiz) hacmine sahip kapalı bir deniz haline geldiğini özellikle belirtiyor. Lütfen karayı yeterince kirletiyoruz, denizleri bari kirletmeyelim.
Eroğlu, dış denizlerde tek bağlantısı İstanbul Boğazı olan Karadeniz’deki kirliliğin temel nedeninin kıyısı bulunan ülkelerin doğru bir atık yönetimi sistemlerinin olmamasında kaynaklandığını belirtti. Bakın bu çok önemli bir tespit. Eroğlu bu meseleyi şöyle açıklıyor: Karadeniz’de kıyısı bulunan 6 ülkenin düzensiz depolama alanlarının çoğunlukla çoğunlukla yer aldığına dikkat çekiyor. Eroğlu, tespitini yapmış ve çözümü açıklıyor. “Dalgalar, sel, rüzgar, kanalizasyon, nehirler ve yeraltısuları aracılığıyla da çöpler denizlere ulaşıyor. Bilimsel çalışmalar denizlerdeki atıkların yüzde 70’inden fazla kısmının karadan denize ulaşan atıklar olduğunu ortaya koyuyor. Vahşi depolama alanlarının rehabilite edilmesi yahut kapatılması ve atık depolama alanlarının deniz kıyılarına yakın yerlere konumlandırılması gerekir.” diyor.
Sonuçta Eroğlu, tespitlerini ve çözümlerini sıralamış. Yetkililerin dikkatlerine sunuyoruz. Yoksa atıkların, yenilen balık ile geri dönüşü içten bile değil. Lütfen çevremize duyarlı olalım.
Ölçüsüz yükseltme iyi değil
Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) bizi şöyle uyarıyor: “Ey insanlar, sözünüzü dikkatli söyleyin. Sakın şeytan sizi basit ve boş şeylere sevketmesin. Ben, Abdullah’ın oğlu Muhammed ve Allah’ın resulüyüm. Vallahi sizin beni Allah’ın yüceltiğinden daha yükseğe çıkarmanızı sevmem.” (Ahmen B. Hanbel, İbn. Kesir)
Buradan şunu anlayabiliriz; bu uyarı ümmetin önünde bulunan herkes için geçerlidir. Hiçbir Müslüman bir diğerini övme ve yüceltmede aşırıya gitmemelidir. Allah Teala’nın ahiretde övgüye layık görmesi dışında övgülerin bir kıymeti yoktur.