Günümüzde her şeyi bildiğini düşünen insanların sayısı artmaya başladı. Bende, bu tarz düşünen insanlara öneri niteliğinde bir olay anlatacağım. İnşallah bundan sonra gerektiği gibi davranırlar. Hikâyemiz şöyle başlıyor;
Bir zamanlar ülkenin birinde yeşim taşı ustalığı adında bir meslek varmış ve bu meslek çok göz önünde ve iyi bir konumdaymış. Yeşim taşı ustaları adeta krallar gibi saraylarda yaşarlarmış. Öyle iyi konumdaymış ki o dönemde kral olmak , zor da olsa mümkün ama Yeşimtaşı ustası olmak gerçekten çok zor.O yüzden bu dönemde yeşim taşı ustası çok zor yetişirmiş. Sıradan bir ailenin çocuğu yıllarca yeşimtaşı ustalarının şehvetli ve iştah kabartan hikâyelerini ve yaşamlarını dinlemiş. En sonunda kendisi de yeşimtaşı ustası olmaya karar vermiş. Bu durumu ailesiyle paylaşmış fakat ailesi bu durumun imkânsız olduğunu, yeşim taşı ustası olamayacağını birçok defa çocuklarına anlatmışlar
Çocuk kimseyi dinlemeyerek inandığı yola devam etmek istemiş. Gel gelelim ki, bütün uğraşlarına rağmen başaramamış ve bu olayı takıntı haline getirmiş ve hasta düşmüş. Çocuğun bu perişan halini gören anne-baba bir çıkış yolu aramaya koyulmuşlar ve sarayın bir tanesindeki yeşim taşı ustasına giderek çocuklarının yeşim taşı ustası olamayacağını ve bu sevdadan vazgeçmesi gerektiğini söylemesini istemişler ve nihayetinde çocuğu da alıp yeşim taşı ustasının yanına giderler. Anne-baba ustadan: çocuklarının yeşim taşı ustası olmak istediğini ve çok zor olduğunu anlatmasını isterler. Fakat yeşim taşı ustasından şaşırtan bir cevap gelir.
Çocuğun usta olabileceğini ve sağ avucunu açmasını ister. Avucunun içine bir parça yeşim taşı koyar ve bu taşı ne olursa olsun 1 yıl boyunca açmamak kaydıyla saklamasını, açtığı takdirde kendisinin anlayacağını ve usta olamayacağını söyler. Çocuk taşı avucunun içinde bir yıl boyunca saklar. Yemek yerken, üzerini değişirken, uyurken vs. avucunu kapalı tutar ve açılmaması için sargı ile sarar. Bir yıl dolduğunda tekrar yeşimtaşı ustasının yanına gider.
Ustası avucunu çevirmesini ister ve ona verdiği görevi yerine getirdiği için tebrik eder. Daha sonra sol avucunu açmasını ister. Çocuk sitemkâr bir tavırla sağ avucundaki mücevher ile geçirdiği zorlukları anlatırken ustası sol avucuna mücevheri yerleştirir. Çocuk mücevheri avucuna alır almaz masaya bırakır ve gerçek olmadığını söyler. Velhasıl-kelam gerçek yeşim taşı ile geçirdiği bir yıllık zaman zarfında mücevher onun içine işlemiş ve çocuk onu benimsemiştir. Ustası çocuğa dönerek: artık bir yeşim taşı ustası olduğunu beyan etmiştir.
Sözün özü kulaktan dolma ve üstünkörü edinilen bir bilgi, olayı, konuyu veya maddeyi tam manasıyla öğrenerek onun üzerinde bilgi sahibi olmak gerekir. Bunun yolu da tamamen okumaktan geçmektedir. Bilgi kadar değerli bir hazine olmadığı unutulmamalı ve bu hazine zengin tutulmalıdır.
Şu unutulmamalıdır ki her şeyi bildiğini zannetmek büyük bir cahilliktir ve insanı olabildiğince geri götürür.Bu konuya toplumca çok dikkat etmeliyiz yoksa ağla gözlerim ağla…