Üniversitenin ilk günleriydi. Memleketimin dört bir yanından farklı farklı kültürden bir çok insan aynı amaç aynı hevesle sıraları doldurmuş heyecanla dersleri bekliyordu.Hepsinin gözlerinden okuma aşkı beliriyordu ancak bir kişi vardı ki sanki zorla okumaya gelmiş,isteksiz,ben nereye geldim der gibi hareketleri olan bunların yanında bir de liseden hala çıkamamış gibi zil sesi bekleyip teneffüse çıkmak isteyen bu arkadaş sağ olsun o sıkıcı ders ortamında bizi güldürmeyi başarmıştı.:)İtiraf edeyim bende zil sesinin çalmasını beklemiştim ama hiç ses etmedim:) Yavaş yavaş okula arkadaşlara ısınmaya çalışıyordum ama kültürler farklı,şiveler farklı,muhabbetler farklıydı. Ortak bir şeyler bulmakta zorlanıyordum bende kendi kendime ya nereye geldim ben deyip duruyordum içimden.O zil sesini soran arkadaş da yanımdaydı 10 kişilik gruplara ayrılmış geziyorduk,adama git de denmez ki hiç ısınamamıştım ama mecburen ortamı tanımak adına takılıyorduk.

Aradan biraz zaman geçince iyice kaynaşmıştık o ısınamadığım arkadaşla daha da yakınlaşınca ön yargılarımın düşmanı oldum ve git gide sevmeye başlamıştım.Balıkesir'in meşhur höşmerim tatlısını yedirmişti bana boğazıma da biraz düşkünümdür hani çocuğu tatlının hatırına tanımaya çalıştım ama iyi ki de tanımışım bir daha kopamadık zaten.Biz yine bir gün grup halinde gezerken sanki çok az kişiymişiz gibi Ozan diye bir arkadaş okula geç gelen bir arkadaşı bizim gruba uygun olduğunu düşünmüş ve tanıştırmak istemiş.Geldi birden yanımıza dev gibi bir adam ismi Kürşat imiş ya arkadaş adamın her parmağında bir yüzük, bıyıklar sakallar o biçim, saçlar ahenkle dans ediyor boylu poslu endamlı bir adam geldi .Ağabey kaç yaşındasın diye sorduk bide benden küçük çıkmasın mı? hemen lafımı geri aldım:).

Topluca gezen grup yavaş yavaş sekize beşe en sonda üçe düştü artık.Bizim grup dev adam Kürşat,zil sesi soran Kamil bir de ben.İşte hikaye de tam burada başlıyor.. Biz üç arkadaştık ve her yere beraber gider,beraber eğlenir,beraber sohbet ederdik.Beraber gitmediğimiz tek yer sınıftı.Ben biraz daha derslere düşkün olduğumdan okula her zaman giderdim ancak Kamil okul yolunu unutmuş Kürşat ise zaten memleketinde okumanın vermiş olduğu rahatlıkta dersleri iyice salmıştı.Ara sıra beni derste yalnız bırakmıyorlardı sağ olsunlar ancak dersten sonra yine buluşup beraber istişare yapıyor ve birbirimizle zaman geçiriyorduk.Kimi zaman bizim eve gidiyor kimi zaman da Kamil'in evinde kalıyorduk.O evlerin çok anısı var bizde.Yağsız tuzsuz makarnalar,dağ gibi bulaşıklar,etrafta sigara izmaritleri,ellerde laptoplar,okeyler,bataklar,çaylar,çorbalar ah dili olsa da konuşşa o duvarlar..bir sigarayı yakıp üçümüzün içtiği,son bir tabak makarnayı bölüştüğümüz,bir bardak bayat çayı bisküviye bandırdığımız,bir haftalık pişmaniyeyi açlıktan yediğimiz ancak her zaman gülüp zevk aldığımız o zamanlar unutulur mu? Unutulmaz tabiki..

Kürşat' ı hep uyarıyordum uyma şu Kamil'e gel derslere diye ancak yok hiç oralı olmadı bir gün istatistik sınavı var ben sınava gitmek üzere hazırlanırken Kamil Kürşat gitme boşver rapor alırsın gitmeyelim çalışmadık,etmedik deyip durunca Kürşaı'ı ikna etti ve rapor almak üzere bütün Denizliyi gezdiler ben sınavdan çıktım bunlar tabiki raporu alamamışlar ve evin balkonuna bir araba yanaştı bir de ne göreyim,raporu alamayınca Kürşat arabanın levyesini çıkarmış Kamil'i kovalayınca içimden oh olsun dedim uyarsan bizim deliye öyle kalırsan işte sınavdan dedim.Bu Kamil'e güven olur mu hiç bir gün ev kalabalıktı sende kalayım dedim boş bir kanepeye yerleştim gecenin bir yarısı nasıl da uykum var bir yastık bir de pike verdi üstüme sabaha kadar uyuyamadım pike tüylenmiş eskimiş sandım sabah olunca da ya bu nasıl pike nasıl tüylenmiş Kamil sabaha kadar uyutmadı dedim bir de ne desin ya kardeşim bizim kızın köpeğini ben bu pikeyle sildim başka bir şey bulamadım deyince çıldırdım bu sefer kovalayacak levye bulamadım oklavayla idare ettik:). Biz üç arkadaştık ve öyle kaldık,ne anılar sığdırdık ne belalar atlattık,ne sevgiler yaşadık,ne maziler geçti üzerimizden,ne makaralar yaptık..Hunharca güldük,eğlendik bir o kadar da dertleştik.Yardımlaştık,arka durduk,- sırt çevirmedik hep dik durduk.Sevdik yan bakmadık,eleştirdik haddimizi aşmadık,vallahi billahi kimseyi aldatmadık,ne varsa söyledik hiç yalan atmadık.

Varsa vardı bizde yoksa yok,- hiç kimseyi kıskanmadık,biraz dilimiz ağırdır ama harbiden adam gibi adamdık..