ABD başkanlık seçimi boyunca göçmenleri ve  Müslümanları hedef alan ırkçı söylemleriyle eleştirilen Cumhuriyetçi aday Donald Trump, 274 delegenin oyunu olarak seçimde ipi göğüsleyen isim oldu. Müslümanları ABD’ye almayacağını ve göçmenlerin yasa dışı yollarla ülkeye gelmesinin önüne geçmek için sınıra duvar inşa edeceğini belirten sözlerin ardından Trump, eleştirilerin hedefindeki isim olmuştu.

8 Kasım’da seçim sonuçlarının belli olmasının ardından ülke genelinde “Trump karşıtı protestolar” başlamış,  Portland şehrindeki gösterilerde ise bir gösterici vurularak ölmüştü. Ayrıca Trump’ın zaferinden sonra  9-14 Kasım tarihleri arasında aşırı sağcı grupların ırkçı saldırılarında artış yaşandığı da belirtilmişti.

Peki, uzmanlar ABD’deki protestolar hakkında ne diyor?

ABD’de Donal Trump’ın başkan seçilmesinden sonra ülke genelineyayılan protestolarla ilgili Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi  (USGAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, “Trump’ın radikal çözümleri ABD’nin çöküşünü daha da hızlandıracak” derken Akşam Gazetesi yazarı Kayahan Uğur, “Trump başa gelir gelmez başka sorunlar ortaya çıkacak, onların şokuyla bunlar unutulacak” ifadesini kullandı. 



Prof. Erol, ABD’de yaşanan protestolar hakkında şunları ifade etti:

“ABD’DEKİ KRİZİ TRUMP’LA ÖZDEŞLEŞTİRMEK DOĞRU DEĞİL”

ABD’deki bu krizi dönemsel olarak nitelendirmek ya da sadece Trump ile özdeşleştirmek çok doğru olmaz. Bugün ABD yapısal bir sorun içerisine girmiş bir vaziyette, ülkede refah noktasında aşırı derecede kendisini gösteren gelir dağılımındaki adaletsizlik, eşitsizlik ve zencilere evsizler türünden tabakaları da eklediğimizde aslında ABD’nin kendisinin içerisinde bir sosyal istikrarsızlık için fazlasıyla zemin hazır bir vaziyette.

‘SOSYAL İKTİSADİ DURUM SİYASİ İSTİKRARSIZLIKLARI DOĞURDU’

ABD ekonomisinin içerisine girdiği dar boğazla birlikte bu sosyal iktisadi durum artık ülkede siyasi istikrarsızlıkların ortaya çıkmasını engelleyemez hale gelmiş durumda. Bundan dolayı da Trump aslında ABD’de yaklaşmakta olan krize daha radikal çözüm yöntemleriyle dikkatleri çekmiş ve bu krizin önüne geçme noktasında da radikal yöntemlerle yani ırkçılığı, İslamofobiyi ve benzeri hususları ön plana çıkaran bir takım kendine göre tedbirleri ya da gerekçeleri sıralamıştır.

Dolayısıyla başkanlık seçimlerinde kendisini bu net bir şekilde gösteren ve balkon konuşması olarak adlandıracağımız seçim sonrası yaptığı konuşmada da altını çizdiği; ABD’de  bundan sonraki süreçte bu tür krizleri yada sosyal patlamaları çok daha ciddi siyasi istikrarsızlıklara belki daha da önü alınamadığı takdirde ABD’de bir takım ayrışmalara varacak noktada çatışmalara yol açma potansiyeli taşıyor.

‘TRUMP EKONOMİ ÜZERİNDEN ABD’NİN GÜCÜNE DİKKAT ÇEKTİ’

Trump balkon konuşmasında şunu söylemişti. Hillary Clinton’la yaşanan seçim tartışmaları ya da oradaki gerginlik üzerinden ABD’nin artık bu gerginliklere son vermesi gerektiğini, ABD’deki kutuplaşmanın çok daha farklı sonuçlara yol açabileceğini tekrar ABD’yi yeniden inşa etme noktasında bir ihtiyaca dikkatleri çekmiştir. Burada her ne kadar Trump , yeni ABD’yle daha çok iktisadi temelli, başta alt yapı olmak üzere bir çok sorunların üzerinde durduysa da aslında ekonomi üzerinden ABD gücünün gerçeğine dikkat çekti.

‘ABD’NİN GÜCÜNÜ KANITLAMAK İÇİN DAHA SERT DIŞ POLİTİKALAR UYGULANACAK’

ABD tamamen refah ve bunun paylaşımı ile sömürüye dayalı bir devlettir. ABD’nin iktisadi açıdan çökmesinin topluma yansıması kaçınılmaz. Düne kadar ABD’nin,  Amerikan rüyası üzerinden bir refahı, bir zenginliği vardı. Bu refahın ortadan kalkmasıyla birlikte artık orada kendi içerisinde tarafların artık çatışma içerisine girmesi kaçınılmaz. Bundan dolayı da Trump, ekonomi üzerinden önce ABD’nin içeride toparlanmasını ardından bu ortaklıklara dayalı yeni bir güç olabilmesini gündeme getirdi. Fakat bunu yapabilmesi için ABD’nin her halükarda Çin’i bir şekilde engellemesi lazım. Çünkü bugün ABD’nin iktisadi anlamda içine girdiği krizin aslında en büyük müsebbibi Çin’in uygulamış olduğu politikalar ve bunun ABD toplumuna yansımaları. Trump,  her ne kadar ABD’yi  yeniden inşa edecekmiş gibi bir takım söylemler kullansa da bundan sonraki süreçte hem içerideki biriken enerjiyi dışarıya kanalize etme hem de Amerikan gücünü ispatlama noktasında daha sert bir dış politikaya yöneleceği kanaatindeyim.

‘RADİKAL ÇÖZÜMLER ABD’DEKİ ÇÖKÜŞÜ HIZLANDIRACAK’

Trump’ın radikal çözümleri ABD’nin çöküşünü daha da hızlandıracak. Çünkü şuan karşısında eski bir dünya yok. ABD daha önce Batı ile birlikte hareket edebiliyordu. 2. Dünya Savaşı sonrası iki kutuplu dünya sistemi içerisinde Batı’yı kendi kanatları altına alıp oradan bir küresel güç olarak ortaya çıkabiliyordu.

‘TEK ÇÖZÜM YOLU PAYLAŞIMCI YAKLAŞIM’

Bugün ABD’nin saç ayaklarından biri Pasifik ise diğeri Avrupa‘dır. Ama bugün Batı’nın kendi içerisinde yaşadığı bir kriz var ve Batı içerisinde de ABD’ye meydan okumalar var. Bunun başında ise Almanya geliyor. Dolayısıyla AB ile ABD arasında yaşanan kriz de göz önünde bulundurulduğunda ABD’nin artık eskisi gibi olabilmesi mümkün değil.  Bırakın AB’yi, ABD artık Latin Amerika’yı bile kontrol etmekte zaman zaman zorlanıyor. Oysa düne kadar ABD yakın çevresinden çok emindi. Ama bugün ABD, her yerde bir meydan okuma ile karşı karşıya kalıyor.  ABD,  şu an çok kutupluluğa ve bu bağlamda yine paylaşıma zorlanıyor. Trump’ın buradaki ortaklık açıklaması da aslında kavramsal  ve ifade olarak Obama’nın açıklamasından çok farklı değil. Fakat Obama’nın ortaklık çağrısında paylaşım yoktu. Eğer Trump’ın çağrısında da paylaşım yoksa o zaman ABD’nin kendisine ortaklar bulması çok mümkün değil. Eğer paylaşımcı bir yaklaşım ortaya koyamazsa ABD bu sefer ciddi anlamda bir krize sürüklenecek ve bu kriz sadece ABD dışındaki çıkarlarla sınırlı kalmayacak, ülke içerisinde de bir takım yansımalar kendisini gösterecek.

‘DENGESİZLİĞİ DENGELEYECEK TEK GÜÇ TÜRKİYE’

Öncelikle Türk-İslam coğrafyasıyla çok hızlı bir şekilde ilişkilerini tamir etmesi lazım. Bunun yolu da Türkiye’den geçiyor. Büyük Ortadoğu Projesi’nin iptal edilmesi lazım. Bu  proje var olduğu ve bu kapsamda bir takım dayatmalar içerisinde bulunulduğu sürece ABD’nin İslam coğrafyasıyla barışması ile bir takım ortaklıklar geliştirebilmesi mümkün değil. Dolayısıyla eğer ABD kendi durumunu kurtarmak istiyorsa,  Çin ve ABD  arasında daha güçlü bir tampon bir güce ihtiyacı var. Yani kısaca şunu söylüyorum; ABD bu coğrafyayı kontrol edemiyor. Eğer bu coğrafyayı tamamen kaybettiğine, İslam dünyası başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’ya hakim olamazsa bu Türkiye ile birlikte bütün Batı dünyasının da sonu demektir. Dengesizliği dengeleyecek bir güç olarak Türkiye’nin ön plana çıkması kaçınılmaz görünüyor.

‘İSLAM DÜNYASIYLA BARIŞ TÜRKİYE’DEN GEÇİYOR’

Batı’nın Türkiye’ye ve İslam dünyasına dünden çok daha fazla ihtiyacı var. Bunun yolu bu bölgeyi kendi içindeki iç  savaşa sürüklemek değil, amaç bu bölgeyi kazanabilmek. Şuana kadar ABD ve Batı’nın izlediği politikalar bu bölgeyi kaybetmek üzere uygulanmış durumda; ABD’nin yapması gereken tek şey İslam dünyasıyla gerçek manada barışması ve bunun yolu da Türkiyeyle ilgili ilişkilerden geçiyor. 


Kayahan Uğur

Akşam Gazetesi yazarı Kayahan Uğur, ABD’de yaşananlarla ilgili şöyle konuştu:  

‘TRUMP GÖREVİ DEVR ALIR ALMAZ, GÖSTERİLER SONA ERECEK’

Donald Trump Ocak’ta görevi devr alır almaz, ABD’deki gösteriler sona erer. Gösteriler, Obama’nın halen görevde olmasıyla ilgili. Olayların bu kadar artmasında medyanın da etkisi var. Trump başa gelir gelmez başka sorunlar ortaya çıkacak, onların şokuyla bunlar unutulacak.

‘EKONOMİK SORUNLAR ÖN PLANA ÇIKACAK’

Trump’ın başa gelmesiyle birlikte gümrük vergileri artacak. Çin’den gelen ürünlere yüzde 45 gümrük vergisi koymaya hazırlanılıyor. Buna bağlı olarak içerideki ürünlerin fiyatlarında artış yaşanacak ve bu konu ön plana çıkacak.

TRUMP’TAN TASFİYE HAREKETİ

Ayrcıa Trump’ın Türkiye’de yaşanan tasfiye benzeri bir işe girişmesi bekleniyor.  Demokrat Parti tarafında olanlar tasfiye edilecek hatta şimdiden isimleri belli olanlar bile var.

“ABD’DE IRKÇI SALDIRI YOK”

ABD’de aşırı sağcıların saldırıları medya tarafından abartılıyor. Söylendiği gibi ABD’de ırkçı saldırı yok. Ülkede çok sayıda hispanik (Meksikalılar) var. Eğer ırkçı bir saldırı olursa hispaniklere olur.  ABD’nin resmi nüfusunun yüzde 17’sini hispanikler oluşturuyor. Ayrıca 15 milyonda yasa dışı yollardan gelen hispanikler de var.  Bunlara saldırımaya cesaret bile edemezler.