Eski İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak "Kıbrıs'ın AB'ye olmasına izin vererek büyük bir hata yaptık." dedi. 

Straw, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenen Dünya Turizm Forumunda, Türkiye'nin bir dönem mesafe anlamında İngiltere için çok uzak bir ülke olduğunu, turizmin insanların birbirlerine yönelik algılarını geliştirmelerine yardımcı olduğunu dile getirdi.

Terörün turizmi olumsuz etkilediğini, ülkesinin IRA ile uzun süre mücadele ettiğini kaydeden Straw, terörün İngilizlere çok acı çektirdiğini anlattı.

'Büyük bir hata yaptık'

Davetlilerin sorularını da yanıtlayan Straw, Kıbrıs'taki barış görüşmeleri hakkında yöneltilen soru üzerine, şunları kaydetti:

"Kıbrıs'la ilgili görüşlerim KKTC'de beni daha sevilen biri haline getiriyor. Güney Kıbrıs için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Kıbrıs'ın AB'ye olmasına izin vererek büyük bir hata yaptık. 2004'te yaşandı bu. Papadopulos yönetiminde Kıbrıslı Rumlar için böyle bir karar verdiler. Bu durum Rumların eline daha çok kart verdi. Statükoyu değiştirmekle ilgili istekleri de azaldı. Barış görüşmelerinde ılımlı liderlerin olması her zaman fayda sağlayacaktır. Barış görüşmelerinin yeniden başlamasını umut ediyorum. Uluslararası camianın Kıbrıs'ın ikiye ayrılması konusunu değerlendirmesi lazım. İnsanlar hemen 'Bunu yapamazsınız' diyorlar. Dünyanın birçok yerinde yapılmış olan bir şey. Uluslararası camia Kıbrıslı Rumlara net bir şey söylemeli. 'Görüşmelere başlamazsanız uluslararası camia bu bölünmeyi onaylayacak.' Belki böyle bir şey söylenirse görüşmeler daha hızlı başlayabilir."

'İngiltere'de darbe düşünülemez'

Straw, 15 Temmuz gibi bir darbe girişiminin İngiltere'de olması ihtimaline yönelik soruya ise şu yanıtı verdi:

"İngiltere'deki silahlı kuvvetler en az 400 yıldır kraliyet ailesine sadıklar. 15. yüzyılda sıkıntılar oldu. Ara sıra isyanlar oldu. Fakat silahlı kuvvetlerin sadakati o günlerden bu yana sorgulanmıyor. İngiltere'de böyle bir şey neredeyse düşünülemez. Türkiye'deki dostlarımızla zaman zaman silahlı kuvvetlerin böyle bir şey yapıp yapmayacağını sorardık. 'Mümkün' denirdi ama çok uzak bir ihtimaldi. Ben olsaydım vereceğim tepki de buradaki siyasiler gibi olurdu. Üzüntü ve büyük bir öfke duyardım kaybedilen hayatlar için. Bunlar hiçbir İngilizin kabul edeceği şeyler değil."