Somali ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında uzun yıllar çeşitli alanlarda ortaklık ve iş birliği derecesine varan siyasi uyum gün geçtikçe siyasi bir krize doğru evriliyor.

İki ülke arasındaki söz konusu gerginliğin, Mogadişu yönetiminin, (Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır'ın Katar'a uyguladıkları abluka) Körfez krizinde tarafsız tutum sergilemesine tepki olarak BAE'nin aldığı siyasi ve diplomatik kararların bir sonucu olduğu belirtiliyor.

Uzmanlara göre, diğer Afrika ülkeleri gibi Somali de bu tarafsızlık politikasının bedelini ödüyor.

BAE'nin baskıları

Somalili milletvekili ve Parlamento Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Muhammed Ömer Talha AA muhabirine yaptığı açıklamada, Somali ile BAE arasındaki krizin Körfez krizinden sonra patlak verdiğini ve Somali'nin de aralarında bulunduğu bazı Afrika Boynuzu ülkelerinin tavrının, Körfez ülkeleriyle olan ilişkilerine yansıdığını ifade etti.

Talha, BAE'nin, Katar'a abluka uygulayan ülkelerin politikalarına destek devşirmek amacıyla Somali'deki özerk bölgelerin liderlerine yönelmesinin, merkezi hükümetin tarafsız tavrını değiştirmek ve hükümetle bu bölgeler arasındaki krizin fitilini ateşlemek amacıyla kullanılan bir baskı unsuru olduğunu kaydetti.

Somalili vekil sözlerine şöyle devam etti:

"Abluka uygulayan ülkeler, Körfez krizinde tarafsız kalmayı tercih eden tüm ülkelere boyun eğdirmek için siyasi, ekonomik ve mali her yola başvuruyor. Somali'deki otonom yapı da merkezi hükümetin zayıf noktasıydı ve baskı da buradan geldi. BAE'nin merkezi hükümete karşı düşmanca tavırları ve müdahaleleri nedeniyle Somali'deki sermayesi de tükendi."

Körfez krizinden önce

Sehn Araştırma Merkezi'nde siyasi analist Said Ali, BAE ile Somali arasındaki gerginliğin kriz öncesine uzandığını, Abu Dabi'nin özerk bölgeler ve nüfuz sahibi şahsiyetlerle kurduğu ilişkiler kanalıyla Somali'nin iç işlerine karıştığını dile getirdi.

Ali sözlerini şöyle sürdürdü:

"Körfez krizi bu gerginliği körükledi. BAE-Somaliland-Etiyopya arasındaki anlaşma da Somali'ye yönelik kasıtlı bir provokasyon niteliği taşıyordu. Anlaşmanın hukuksuzluğu Somaliland ile imzalanmasından ve Başbakan Hasan Ali Hayri'nin BAE ziyaretiyle eş zamanlı gerçekleşmesinden kaynaklandı. Anlaşmada Somali'nin batısını işgal eden Etiyopya'ya Berbera Limanı'ndan yüzde 19 pay verilmesi krizi derinleştirdi."

"Siyasi ilişkiler kopabilir"

Akademisyen ve siyasi analist Uvis Adv ise iki ülke arasındaki krizin zirveye ulaştığını ifade ederek, alınan tavırlar ve karşı tavırlar ışığında siyasi ilişkilerin kopma noktasına varacağı öngörüsünde bulundu.

Adv, "Somali makamlarının, ülkeye yasa dışı yollardan 9,6 milyon dolarlık nakit sokmaya çalıştığı iddia edilen Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait bir uçağa Mogadişu'daki Aden Adde Uluslararası Havalimanı'nda el koyması siyasi krizin tırmandığının bir diğer göstergesiydi." diye konuştu.

"BAE'nin Somali'ye yönelik müdahaleleri aşikar" ifadesini kullanan Adv, şunları söyledi:

"BM'ye bağlı Yaptırım Komitesi'nin yıllık raporu, BAE'nin, Somali ve Eritre'ye uygulanan silah yasağını birkaç defa çiğneyerek özerk bölgelere silah tedarik ettiğini ortaya koydu."

Karşılıklı şikayetler

Berbera Limanı Anlaşması krizinden sonra Somali, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) ve Arap Birliği nezdinde BAE aleyhinde, "iç işlerine müdahale ettiği ve ülkenin egemenliğini çiğneyen yasa dışı bir anlaşma imzaladığı" gerekçesiyle şikayette bulundu.

BAE'nin Mogadişu Büyükelçisi Muhammed Ahmed Osman el-Hamadi, üçlü anlaşmanın, Başbakan Hayri'nin BAE ziyareti sırasında imzalanmasıyla ilgili bilgi almak üzere Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Öte yandan BAE, Abu Dabi'deki Somali Konsolosluğu'na, "BAE uçağının alıkonulması ve Somali ordusuna tahsis edilen paralara el konulmasıyla" ilgili protesto notası verdi.

Somali Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre, BAE, uçağın alıkonulmasıyla ilgili olarak Arap Birliğine de Somali aleyhinde şikayette bulundu.