8 Kasım seçimlerine yönelik Trump’ın en büyük vaadi ekonomiye yönelik oldu. Bu kapsamda Trump, 20 Ocak’taki yemin töreninde “ABD’nin altyapısı harap duruma düşerken, deniz aşırı ülkelere tirilyonlarca dolar harcadık, diğer ülkeleri zengin ettik” diyerek ABD şirketlerini ülkede yatırım yapmaya çağırdı.

Halihazırda birçok ABD’li şirket insiyatifini ucuz iş gücü ve ham madde bakımından Çin’den yana kullanıyor. Ayrıca, bu politika kapsamında Çin’den ithal edilen ürünlerdeki vergi oranlarının da artacağı belirtiliyor. ABD’yi ikiye bölen korumacı ekonomik politika ile işsizliğin önüne geçmek ve ülkedeki ekonomik istikrarınyeniden sağlanması hedefleniyor. 

Dünyada 2008 krizinin etkilerinin halen sürdüğü bir dönemde uzmanlar, ABD’nin iç ekonomi politikasına yönelik hem ABD’yi hem de dünyayı olumsuz etkileyeceğini belirtti. Ekonomide düşman koltuğuna Çin’i oturtan Trump, bu kulvarda ne kadar başarılı olacağını yanına alacağı partnerleri belirleyecek.

Trump’ın halkın güvenini kazanmak ve protestoların önüne geçmek için bu söylemleri kullandığını ifaden Ekonomist İslam Memiş, ABD’nin bu politikayla resesyona gireceğini belirterek “Avrupa kaynaklı bir ekonomik kriz bekleniyor. Trump, krizi gördükten sonra bütün söylemlerini rafa kaldıracak.” dedi. 


Ekonomist İslam Memiş, Trump sonrası dünya ve Türkiye ekonomisini gazetemiz Diriliş Postası’na değerlendirdi.


“TRUMP EKONOMİK BÜYÜMEYİ HEDEF GÖSTEREREK KAZANDI”

Trump’ın ABD Başkanı olması için diğer ülke liderleri gibi bir taahütte bulunması gerekiyordu. Oy potonsiyelini almak için ilk önce ekonomiyi ön planda tuttu. Seçmenlerine ekonomik büyümeyi hedef göstererek, iç ekonomik değerleri ön planda tutarak seçimi kazandığını düşünüyorum.

“KOLTUĞUNU SAĞLAMA ALMASI GEREKİYOR”

Trump, göreve geldikten sonra gerçekleştireceği anlaşma iptalleriyle seçmene vefa borcunu ödeyecek. (Trans-Pasifik Ortaklığı Anlaşması (TPP) iptal edildi, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) ile Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması’nın da (NAFTA) iptal edilmesi bekleniyor.) Önce ABD seçmenlerine sonra küresel piyasalardaki diğer ülke ekonomilerine bir mesaj veriyor. Ancak Trump’ın ekonomik anlamda küresel piyasaları olumsuz yönde etkileyecek adımlar atacağını tahmin etmiyorum. Bu süreç içerisinde daha nelerle karşılaşacağı malum. Trump’ın ilk önce ABD siyasetiyle alakalı olarak göreve devam edip, etmeyeceği yönündeki tedirginliğim devam ediyor. Belki ekonomik darbelerle görevine devam ettirmeyebilirler. ABD’deki protestolar bunun habercisi. Ekonomik adımları atabilmesi için ilk önce koltuğunun sağlam olması gerekiyor. 

Trump’ın ekonomik adımlarının küresel piyasalarda en çok etkisi dolar kuru üzerinde etkili. Şimdi iki senaryo var; Trump vaatlerini gerçekleştirirse ne olur, gerçekleştiremezse ne olur? Dolar gelişmekte olan ülkelerde düşer mi, yükselir mi? Trump’ın tüm ekonomik vaatlerini gerçekleştirebileceğini düşünmüyorum.

“AVRUPA MERKEZLİ EKONOMİK KRİZ ÇIKACAK”

ABD’nin resesyona gireceğini şahsen bekliyorum. Bunun başlıca nedenlerinden bir tanesi; hazirandan sonra dünyada Avrupa kaynaklı ciddi bir ekonomik kriz bekleniyor. Bu kriz İngiltere ile başlayacak ve AB ile devam edecek ama ucu ister istemez ABD’ye dokunacak. Trump, krizi gördükten sonra bütün söylemlerini rafa kaldıracak. Bir yandan Trump kendini ABD halkına sevdirmeye çalışırken, bir yandan da küresel ekonomi ağlarını kendisine küstürüyor.

“TÜRKİYE’NİN AVANTAJI VAR”

Trump’ın ekonomik söylemleri küresel piyasalarda resesyon etkisi oluşturur ama Türkiye ekonomisi olarak bizim şöyle bir avantajımız var. Türk ekonomisi 2016 ve 2017’nin bugünlerinde bizi en kötüyü gördük. Dolayısıyla küresel piyasalardaki yatırımcılar gelişmekte olan ülke ekonomilerini tercih edecekleridir. Şuan doların karşısında en ucuz borsa dünyada ikinci sırada yer alan Türkiye borsasıdır. Yatırımcıların gelişmekte olan ülkeleri tercih etmesi, bizim sıcak para akışımızı artıracaktır. Haziran ayı sonrasında beklediğimiz ekonomik krizler ABD ve AB’yi yakıp soğana çevirecektir. Tabii ki de gelişmekte olan ülkeleri de olumsuz etkileyecektir ama sıcak para akışıyla biz bu süreci daha olumlu geçirebiliriz.

“TÜRKİYE’NİN KRİZE NE KADAR HAZIRLIK YAPTIĞI ÖNEMLİ”

Yurt içindeki dolar kuruyla Trump’ı aynı keseye koyamam. Trump bir ülkenin başkanı ve direkt olarak dolara müdahale etmesi mümkün değil. Sadece FED’e müdahale ederek küresel piyasalarda doların biraz değer kabetmesini sağlayabilir. Bizdeki dolar kurunun nedeni ABD bazlı değil; içsel ve dışsal olmak üzere 2 nedeni var. Türkiye ekonomik ve jeopolitik anlamda bir savaş içerisinde. 2016 yılında 32 tane terör eylemiyle karşı karşıya kaldık ve Suriye’de devam bir savaş sürecimiz var. Karşımızda ekonomisi baskı altında olan ve işsizlik rakamı her geçen gün artan bir Türkiye tablosu var. Dolar 4 TL veya üzerini görebilir, bunda bir sıkıntı yok. Önemli olan kurum, kuruluşlar, Merkez Bankası veya hükümet nasıl tedbirler alabiliyor. Bizim beklediğimiz ekonomik krizin tepkilerini kendileri görebiliyorlar mı yoksa piyasalarda bir hazırlık aşaması var mı? Asıl belirtilmek istenen hükümetin buna ne kadar hazırlık yaptığıdır.”

"ABD'NİN ÇİN İLE REKABET ETME GÜCÜ YOK"

“Çin’le değil ABD, hiç bir ülke rekabet edemez. Hem nüfus olarak hemde dünyadaki ekonomik gücü anlamında Çin, dünyada ekonomi anlamında en büyük pasta dilimine sahip ülke konumunda. ABD’nin Çin’le rekabet etme gücü yok. Burada tamamen siyasi söylemlerden dolayı hedef gösterilmiştir. Trump aslında şunu söylemek istiyor: ABD Doları, ABD ve küresel piyasalarda aşırı değerli. Biz bu kadar değerli bir parayla ithalat ve ihracat yapamayız. O yüzden Çin’i hedef gösterdim. 

1 Şubat’ta FED Trump’a karşı ilk kez karar verecek. Faizleri yükseltecekler mi, yükseltmeyecekler mi? FED’in vereceği karar bir yandan da şu siyasi anlamı taşıyor; Trump’ı karşılarına alacaklar mı, almayacaklar mı, bağımsız bir kurumlar mı, yoksa değiller mi? Mart’taki toplantıya kadar FED’in faizleri artıracağını beklemiyorum. Bu süre zarfı içerisinde FED Başkanı Janet Yellen görevde kalacak mı, bence kalmayacak. ABD’nin ekonomik şartları uygun değilken ve dolar küresel piyasalarda bu kadar değer kazanmışken, FED’in yıl sonuna kadar faiz artırımı yapacağını düşünmüyorum. Diyelim ki, faiz artırımına gidildi. Bu ABD enflasyonunu çok ciddi anlamda daraltacaktır. Faiz artırımı ve ihracatın azalması özellikle de şirketlerin rahatsızlığı, Trump’ı koltuğundan bile edebilir.”

“DOLAR ABD'Yİ DE ETKİLİYOR"

“Trump’ın iç ekonomiye dönüşü; ABD ekonomisinin yatırımlarının hızlanması, ister istemez doların çok güçlü olması yalnız gelişmekte olan ülkeleri değil, kendi ülke ekonomilerini de olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye ithalatta ne kadar olumsuz etkileniyorsa, ABD’deki şirketler de ihracattan da bir o kadar olumsuz etkileniyor. 

Trump, yemin törenindeki söylemiyle seçmenlerinin güvenini kazanmak ve insanların sokağa çıkmasını engellemek için tribünlere oynuyor. Trump’ın bu söylediklerini gerçek anlamda bütün ABD seçmenlerini arkasında alarak gerçekleştirebilir. “Ortadoğu’daki gelişmelere tarafsız kalacağım” ya da “Meksika sınırına duvar öreceğim” söylemlerine devam ediyorsa bu küresel piyasa ekonomilerine çok aykırı bir söylem olarak kabul görülür. Kendi iç ekonomisini sürdürebilmesi için de ister, istemez diğer ülkelerde ticaret yapmak zorunda.”