AB'nin 15 Temmuz itibariyle Türkiye'de yaşanan olaylarda terörü destekleyici yaklaşımları ile açıklamalarının yanı sıra  haklarında gözaltı kararı bulunan HDP'li bazı milletvekilleriyle görüşmesi Türkiye-AB ilişkilerinde gerginliğe yol açmış, Türkiye AB'den uzaklaşıyor mu sorularını da akıllara getirmişti. 

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Aydın Ünal, bugünkü köşesinde kaleme aldığı "AB ve Türkiye: Kim kimden uzaklaşıyor?" başlıklı yazıda "Türkiye AB'den uzaklaşmıyor; tam tersine AB hızla Türkiye'den uzaklaşıyor. Türkiye AB'den değil, AB Türkiye'den kopuyor. Avrupa değerlerini ise, Türkiye değil, bizzat Avrupa çiğniyor" dedi. 

İşte Ünal'ın yazısıdan satır başları: 

Gerek Batı'da, gerek ülke içinde, son derece yaygın biçimde, Türkiye'nin hızla Avrupa Birliği'nden uzaklaştığı, Türkiye'nin AB'den koptuğu, Avrupa değerlerini çiğnediği; Recep Tayyip Erdoğan'ın politikalarının Türkiye'yi Batı'dan, Avrupa'dan ve Avrupa Birliği'nden uzaklaştırdığı iddia ediliyor.

Bu iddiaların tamamı asılsız.

“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" ya da “hem suçlu, hem güçlü; hem arsız, hem de yüzsüz" ifadeleri, içinde olduğumuz durumu açıklamaya yetiyor.
Türkiye AB'den uzaklaşmıyor; tam tersine AB hızla Türkiye'den uzaklaşıyor. Türkiye AB'den değil, AB Türkiye'den kopuyor. Avrupa değerlerini ise, Türkiye değil, bizzat Avrupa çiğniyor.

'MİLLİ İRADEYE KASTETTİLER'

15 Temmuz akşamı, seçilmiş Cumhurbaşkanı ve seçilmiş parlamentoya karşı bir darbe girişimi başlatıldı. Yani demokrasiye, milli iradeye kastettiler.
Avrupa'dan beklenen neydi? Daha ilk andan itibaren, daha darbe girişimi duyulduğu andan itibaren, kimin yaptığına bakmaksızın bu girişime karşı çıkmasıydı. Yaptılar mı? Hayır.

Sonraki günlerde darbeye ve darbecilere karşı kararlı, net, samimi bir tutum takındılar mı? Hayır.

Tıpkı Mısır'da Mursi devrilirken yaptıkları gibi, izlemekle, durumu idare eden açıklamalar yapmakla yetindiler. Samimiyetten uzak, darbecilere güç veren, içten içe sevindiklerini belli eden ikircikli bir tutum sergilediler.

Son günlerde yaptıkları açıklamalar ve takındıkları tavırlarla, niyetlerini daha da açık ettiler, maskelerini daha da indirdiler: Türkiye'nin, PKK ve FETÖ terörüne karşı mücadelesinden rahatsız olduklarını artık gizleme gereği bile duymuyorlar. PKK'ya, FETÖ'ye, onların uzantısı olan siyasi oluşumlara, onların propaganda araçları olan medyaya ve gazeteci maskesi ardına saklanmış hain/teröristlere açık açık destek vererek, terörün arkasında olduklarını gösteriyorlar.

Avrupa Birliği, 15 Temmuz darbe girişimine gizliden sahip çıkarak, FETÖ ve PKK terörünü açıktan savunarak, Türkiye ile ilişkilerinde onarılamaz yaralar açtı. 
Diktatörlükle yönetilmeyen, ya da darbecilerin iş başında olmadığı hiçbir ülke, böyle bir ilişkiyi sürdüremez. Ülkenin güvenliğine, bütünlüğüne, istikrarına, ekonomisine ve demokrasisine böyle açıktan saldırı yapılırken hiçbir ülke eli kolu bağlı kalmaz.

'AB ÜYELİĞİNİN BİZE GERÇEKTEN BİR FAYDASI VAR MI?'

Artık, bir “tabu"yu da konuşmanın, sorgulamanın vakti gelmedi mi?

Yönümüzü Batı'ya dönmenin, Avrupa Birliği değerlerini benimsemenin, Avrupa Birliği'ne üye olmanın bize gerçekten bir faydası var mı? Böyle bir fayda gördük mü, görecek miyiz?

“Ekonomi" diyorlar... Türkiye ekonomisinin büyümek için, güçlenmek için gerçekten AB'ye ihtiyacı var mı? AB ile ihracat ve ithalatımız, üyelik müzakereleri yaptığımız için mi var, yoksa ekonominin gerçekleri mi bu rakamları oluşturuyor? Uluslararası yatırımcılar Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerine bakarak mı, yoksa başka koşullara bakarak mı karar veriyorlar? AB ile Türkiye ipleri koparsalar, ekonomi bundan olumsuz mu etkilenir, yoksa başta Gümrük Birliği Antlaşması olmak üzere, Türkiye ekonomisi zincirlerinden mi kurtulur?

Dış politikada AB'nin Türkiye'ye ne faydası var? Mülteci krizine çözüm mü üretiyorlar örneğin? PKK, FETÖ ve DEAŞ terörüyle mücadelede bizi mi destekliyorlar? Kıbrıs sorununu mu çözerler? Ermeni meselesine çözüm mü üretirler? Bölgedeki hemen her çatışmanın temelinde bulunan Filistin sorununa bir son mu verirler?

'BASIN, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜYMÜŞ'

Ya demokratikleşme? AB gerçekten Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sağlıyor mu? Türkiye'nin attığı demokratikleşme adımları, yaptığı reformlar, acaba AB olmasaydı, AB ile üyelik müzakereleri olmasaydı, olmaz mıydı? 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında duran bir AB'nin, Türkiye'nin demokratikleşmesiyle ilgili bir derdi, bir meselesi olduğunu kim iddia edebilir? Basın özgürlüğüymüş, ifade özgürlüğüymüş... Cemil Bayık'ın Kandil'den telekonferans yapmasına izin verip, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın telekonferans yapmasına izin vermeyenler mi bize ifade özgürlüğü dersi verecek? Anti-Erdoğan olduğu için, ülkesine ihanet ettiği için Can Dündar'a sahip çıkıp, kendi kirli çamaşırlarını ortaya döken Edward Snowden'ı, Guardian'a yapılan baskıları, Çiçero Dergisi baskınını konuşmayan, konuşamayan bir Avrupa mı bize basın özgürlüğünden bahsedecek?

Türkiye Avrupa'dan uzaklaşmıyor; zira Türkiye Avrupa'ya zaten hiç yakınlaşmamıştı. Daha doğrusu, Türkiye'nin Avrupa'ya yakınlaşmasına da Avrupa'dan uzaklaşmasına da müsaade etmemişlerdi.

İşte şimdi Türkiye, Avrupa ile ilişkilerini haklı bir zeminde konuşuyor ve sorguluyor. Avrupa ile bağımlılık zeminindeki ilişkisini koparan bir Türkiye, bundan kesinlikle kazanç sağlar.

Özetle: Bundan sonrası Türkiye'nin değil, Avrupa'nın sorunudur. Avrupa Türkiye ile ya eşit ve dürüst bir ilişki tesis eder; ya da kendisi bilir.