Başkanlık sistemi konusunda AK Parti ve MHP arasında sıcak rüzgarlar esiyor. 18 Ekim'deki grup toplantısında başkanlık sistemiyle ilgili konuşan Bahçeli, "Türkiye'nin siyasi ve hukuki istikrarı için üzerimize düşeni harfiyen yaparız. MHP parlamenter sistemin revize edilip, reforma tabi tutularak devamından yanadır. Milletimize görüşünü sormanın, fiili çelişkiyi sona erdirmeyle ilgili müdahil olmasını istemenin hiçbir mahsurlu ve sakıncalı tarafını da görmüyoruz" ifadesini kullanmış, bu açıklamalar siyasi çevreler tarafından MHP başkanlık sistemine yeşil ışık yaktı diye yorumlanmıştı.

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Mehmet Acet, bugünkü köşe yazısında Bahçeli'nin 7 Haziran-1 Kasım 2015'dan sonraki tutum değişikliğiyle ilgili "Yedek bir hesapla hareket etmiyor, gerçekten bir sistem değişikliği ihtiyacı olduğunu gördüğü için, bu tıkanıklığın Türkiye'ye olan maliyetinin giderek daha bir arttığını düşündüğü için, böyle bir hamle yaptı" ifadesini kullandı.  

İşte Acet'in yazısından satır başları; 

MHP'nin Meclis Grubu dün, hiç olmadığı kadar hareketli, hiç olmadığı kadar canlı idi. 

Daha önceki gözlemlerimizin aksine, partililer sanki üzerlerindeki ölü toprağını atmışlardı ve olup bitmekte olan her şey onlara ayrı bir mutluluk veriyor gibiydi. 

'Kıyıya vurduktan sonra yeniden denize atılmış balık' misali can gelmişti herkesin yüzüne. 

İlgi odağı olmak bunun sebeplerinden biriydi. 

Ki, Salı günleri Meclis'i mesken tutan gazeteciler, daha önce selam verip geçtikleri MHP milletvekillerinin bu defa peşine düşmüşler, AK Parti'nin sunduğu Anayasa değişiklik tasarısını elde etmek için çaba harcıyorlardı. 

İkincisi, Devlet Bahçeli'nin yaptığı Başkanlık hamlesi, zihinlerdeki 'Lider' tasavvuruyla bu defa yüzde yüz örtüşüyordu. 

Bir Genel Başkan'dan çok daha fazlası, yani, herkesten daha fazlasını düşünebilen, kimsenin yapamadığı siyasi hesapları yapabilen, kimselerin ulaşamadığı ufuk çizgisine tek başına ulaşabilen, icap ettiğinde bir hamleyle rakiplerini
tuş edebilen bir Başbuğ, bir siyasi lider…

Aidiyeti güçlü MHP'li dediğinizde, böyle bir lider tasavvuru bulunan kişi aklınıza gelir. 

Doğrusunu söylemek gerekirse, 7 Haziran-1 Kasım 2015 tarihleri arasında Devlet Bey, bu yerleşik anlayışa hasar veren bir profil çizmişti. 

Belki de bu son hamleyi, o hasarı gidermek için yaptı, yapmaya devam ediyor. 

DEVLET BAHÇELİ'Yİ ANLAMA KILAVUZU

Gittiğimiz her yerde, karşılaştığımız herkes bu soruyu soruyor. 

Düne kadar, kendi hesabıma bu soruya genelde ihtiyat payı bırakarak cevaplar vermiştim. 

Dün tekrar düşündüm ve şu noktaya geldiğimi fark ettim. 

Bahçeli'nin Başkanlık hamlesi üzerinde düşünürken hiç de öyle arka plan, siyasi hesap, rakibi punda getirme gibi şeyler aramaya gerek yok. 

Bence, Devlet Bey, “İçinden ne geçiriyorsa, sadece onu söylüyor.”

Yedek bir hesapla hareket etmiyor, gerçekten bir sistem değişikliği ihtiyacı olduğunu gördüğü için, bu tıkanıklığın Türkiye'ye olan maliyetinin giderek daha bir arttığını düşündüğü için, böyle bir hamle yaptı. 

Bu kadar basit yani. 

Böyle düşündüğünüz zaman hem zihin dünyanızdan ağır bir yük kalkmış gibi oluyor, hem de gerçekliğe en yakın yorumun bu olduğunu fark ediyorsunuz. 

Bu düşünceye gelirken bir referansım da var artık. 

Devlet Bey'in geçen hafta attığı twitler. 

Orada şöyle diyordu: 

“Devlet düğümlendi, sistem tıkandı, rejim krize doğru gidiyor uyarısında bulunuyorum; duymayıp TBMM'de ne yapacağımızı soruşturuyorlar. Referanduma evet mi hayır mı diyeceğimizi sorguluyorlar.”
Bu cümlelerde hiç siyasi bir hamle yapıp sonra topu orta yerde bırakarak siyasi rant elde etme çabası görüyor musunuz?

BAŞKANLIK DEĞİL, CUMHURBAŞKANLIĞI

Şimdi biraz da meslektaşlarımızın peşine düşerek elde etmeye çalıştıkları o tasarıdan söz edeyim. 

Dün Ak Parti'nin, üzerinde çalışılmak üzere MHP kurmaylarına teslim ettiği Anayasa değişiklik tasarısı. 

Kendi namıma, önceki akşam Ülke Tv'de yaptığımız Akşam Baskısı programında bu tasarının ana hatlarını öğrenmiştim. 

Nasıl mı?

Şöyle: 

Program konuklarımızdan 21. Dönem Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, bizim yayından önce, taslağın bütün detaylarını bilen birkaç Ak Partili isimden biri ile konuşmuş, bizim programda da dinlediklerini enine boyuna anlatmıştı. 

Dün sabah Devlet Bahçeli, gazetecilerin “AK Parti'nin hazırladığı anayasa değişikliği teklif taslağında “cumhurbaşkanlığı” ifadesi mi yoksa “başkanlık” ifadesi mi var?” şeklindeki sorusuna, “Metinde 'cumhurbaşkanı' geçiyor” deyince, Başkanlık değil, Cumhurbaşkanlığı sistemine doğru ilerlediğimizi herkesten önce bizim yayında söyleyen Ömer Vehbi Bey'in sözleri aklıma geldi. Tasarı iki parti arasında kurulan komisyon tarafından enine boyuna ele alınacak. 

İçerikte bir takım değişiklikler olacaktır muhakkak. 

İkinci bir nokta daha var ki, önemli. 

Sorumuz şu: 

İlkbahar'da referandum yapılırsa, hemen seçime mi gidilecek? Yoksa 2019 seçimleri beklenecek mi?

Tasarıya göre, referandumda anayasa değişikliği kabul edilirse hemen seçimlere gidilmeyecek. 

-Geçici bir madde ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2019 seçimlerine kadar yeni yetkileriyle görevini sürdürmesi öngörülüyor. 

-Bu durumda Cumhurbaşkanı Meclis dışından atamalar yaparak Cumhurbaşkanı yardımcısı ve Bakanlar Kurulu'nu oluşturuyor. 

-Milletvekili olan aynı zamanda bakan olamıyor. Meclis'ten atama yapılırsa, söz konusu isim milletvekilliğinden istifa edecek. 

Tabii, bu yazdıklarımızın müzakereler sırasında değişme ihtimali unutulmasın.