Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki eylemlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri albay Ali Yazıcı ile eski alay komutanı albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 534 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam ediliyor.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya sanık eski Uzman Erbaş Hasan Çiçek'in savunmasıyla başlandı.

Yüzbaşı Recep Karabayır'ın bütün personele tatbikat yapılacağı bilgisini verdiğini, daha sonra doldur boşalt istasyondaki mühimmatları kontrol ettiğini belirten Çiçek, tatbikatta kullanılacağı belirtilen malzemeleri tutanak karşılığında teslim ettiğini anlattı.

Bir gün sonra tabur içtima alanında Binbaşı Fedakar Akça'nın da tatbikatın olacağını söylediğini aktaran Çiçek, akşam saatlerinde evinde bulunduğu sırada tatbikatın başladığına dair mesaj aldığını, bunun üzerine geldiği karargaha kargaşanın hakim olduğunu belirtti.

Bölük komutanı Karabayır'ın kendisinden tatbikata katılmamasını ve karargahta kalmasını istediğini dile getiren Çiçek, daha sonra geçtiği gazinoda televizyondan İstanbul'daki köprülerin kapatıldığına ilişkin haberleri izlediğini ancak duruma anlam veremediğini savundu.

Başbakan Binali Yıldırım'ın darbe girişimine yönelik açıklamalarını izledikten sonra içtima alanına gittiğini ancak burada kimseyi göremediğini kaydeden Çiçek, "Kalkışmadan ne olduğu açıktı. Bir şeyler oluyordu ancak alay bunun neresindeydi bilmiyordum. Daha sonra telsizden uzun bir konuşma geçti. TSK'nın yönetime el koyduğunu, sıkıyönetim ilan edildiğini, birlik komutanlarının gereğini yapmasını isteyen bir anonstu. Bu anonsu Binbaşı Haydar Aktaş'ın yaptığı anlaşılınca birliğin darbe girişimi içinde yer aldığını anladım." ifadelerini kullandı.

Yanındaki askerelere bu ihanetin içinde yer almayacaklarını açıkladığını savunan Çiçek, "Tabancamda 7 mermi vardı. Askerlere bu mermiler bitene kadar onları koruyacağımı, kimseye güvenmeyeceğimizi söyledim. Alayın bu işin içinde olduğunu da kaydettim." dedi.

Saat 02.30'da Hüseyin Kaplan'ın kendisini arayarak terör saldırısı olduğu gerekçesiyle TRT binasına getirildiklerini, daha sonra Oran'daki sitelere geçtiklerini söylediğini aktaran Çiçek, "Kaplan kandırıldıklarını söylüyordu. Birliğe gelmek istediklerini söyledi. Bunun üzerine ilgili komutana durumu bildirdim. O da alay personelinin içeri girmesinde bir mahsurun olmadığını söyledi." diye konuştu.

TRT baskınına giden askerlerin birliğe geldiklerinde mühimmatlarından arındırıldıklarını anlatan Çiçek, sanık eski yüzbaşı Karabayır'ın ağlayarak kandırıldıklarını söylediğini dile getirdi.

"Binbaşı, polisleri içeri almayın emrini verdi"

Sanık eski Uzman Erbaş Hakan Yurtdağ ise hazırlık aşamasında adli makamlara verdiği ifadeleri kabul ettiğini belirterek savunmasına başladı.

14 Temmuz Recep Karabayır'ın tatbikat yapılacağını, mesajı alan herkesin acil bir şekilde birliğe gelmesini istediğini anlatan Yurtdağ, 15 Temmuz'da görevli olduğu 1 nolu nöbet bölgesindeki mesaisini tamamladıktan sonra evine gittiğini söyledi.

Saat 20.30'da takım komutanı Üsteğmen Hakan İnaç Bıçaksız'ın WhatsApp'tan görev dağılımını gösteren bir liste gönderdikten kısa bir süre sonra tatbikatın başladığına dair mesaj aldığını kaydeden Yurtdağ, bunun üzerine karargaha giderek görev yerine geçtiğini belirtti.

Nizamiye girişinde araç kontrolünü yaptığı sırada içinde tam teçhizatlı özel kuvvet personelinin bulunduğu 6 araçlık bir konvoyun birlikten ayrıldığını anlatan Yurtdağ, bu sırada savaş uçaklarının alçaktan uçmaya başladığını, bunun da tatbikat kapsamında yapıldığını düşündüklerini iddia etti.

Binbaşı Ecir Dede'nin nizamiye gelerek "Alay personelin dışında kimseyi almayın, sivil polisi de içeri almayın" dediğini aktaran Yurtdağ, söz konusu binbaşıyı tanımadığını, o an için bu emri neden verdiğine anlam veremediğini kaydetti.

Bu sırada telsizden sıkıyönetim ilan edildiğine dair anons geçildiğini, kısa bir süre sonra patlama sesleri gelmeye başladığını ifade eden Yurtdağ, sabah saatlerine kadar nizamiyede beklediklerini savundu.

Bu ana kadar Muhafız Alayının darbe girişiminin hangi tarafında yer aldığına ilişkin kesin bir değerlendirme yapamadığını belirten Yurtdağ, "Bir darbe olayı var. Nasıl söyleyeyim ben alaya bunu yakıştıramıyorum. Darbeyi kim yapar? Biz darbe için gitmemiştik ki? Darbeye yönelik bir faaliyet de yoktu aslında. Duruma bir türlü anlam veremedik." ifadelerini kullandı.

"Sabaha kadar yemekhanede oturduk"

Sanık eski Uzman Erbaş Mustafa Demirdöğen de muhafız alayından bando uzman erbaş olarak görev yaptığını, 15 Temmuz'da birlikteki rutin faaliyetlerine devam ettiğini, olağan dışı bir gelişmeye şahit olmadığını iddia etti.

Evinde televizyon izlerken askeri hareketlilik olduğuna dair haberleri gördüğünü anlatan Demirdöğen, "Saat 01.00 sıralarında birlikten arayan nöbetçi astsubayı güvenli bir şekilde birliğimize toplanacağımızı söyledi. Bunun üzerine birliğime ulaştım. Birliğin yemekhanesinde sabaha kadar oturup bekledik. Herhangi bir faaliyete karışmadık." savunmasını yaptı.

Sanık eski Uzman Erbaş Ramazan Daşer de darbe girişiminde yer almadığını, emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini belirterek, "Uzman erbaş olarak bana verilen emirleri sorgulama konumunda değilim. Hain kimse, darbeci kimse cezasını çeksin. Bizim suçumuz nedir? Emirlere uymak. Tahliyemi istiyorum." dedi.

Sanık Melikşah Öngöz ise 15 Temmuz'da akşam saatlerinde muhafız alayında olağan dışı bir gelişme olmadığını ancak telsizden sıkıyönetime ilişkin geçilen anonstan sonra bu durumun değiştiğini söyledi.

Öngöz'ün "Telsizden anons geçtiği sırada bir şey anladık" demesi üzerine Mahkeme Başkanı Murat İlhan "Ne anladın peki? Herkes bir şey anlamış ama bir türlü bunu anlatmıyor?" diye sordu.

Anonstan sonra haberlere bakmaya başladıklarını anlatan Öngöz, "Bu saatten sonra patamalar başladı. Aldığımız haberlerden kimin ne olduğu belli değildi. Küçük bir grup deniliyordu, başka şeyler anlatılıyordu." diye konuştu.

Can güvenliğini sağlayacak şekilde sabaha kadar rutin görevlerini icra ettiklerini savunan Öngöz, "Sabah saatlerinde bir grup asker nizamiyeden içeri girip kandırıldıklarını söyledi. Bunlar TRT'ye gidenlerdi. O zaman muhafız alayın darbe girişimindeki konumunu anladık. Kanunsuz bir emri yerine getirmedik, darbe girişiminde yer almadık." savunmasını yaptı.

Öngöz, sanık eski alay komutanı Barış başta olmak üzere darbe girişiminde yer alanlardan şikayetçi olduğunu belirterek tahliye talebinde bulundu.

Duruşmaya ara verildi.