Mimar Sinan, Kayseri'nin Ağırnas köyünden çıkıp Yeniçeri Ocağı'na katılmasıyla değişen hayatında bıraktığı yüzlerce eserle bugün de hayranlıkla anılmaya devam ediyor.

"Çağları aşan mimar" olarak anılan Sinan'ın kesin doğum tarihi bilinmiyor. 1491 ile 1499 arasında Kayseri'nin Ağırnas köyünde doğduğu ve bazı kaynaklarda babasının isminin "Abdülmennan" olduğu bilgisi yer alıyor.

1512'de Yeniçeri Ocağı'na alınan Sinan'la ilgili Alman sanat tarihçisi ve müzeci Ernst Kühnel, "Sinan'ın eserleri en küçük ayrıntılarına kadar o denli Türk'tür ki onun Arnavut mu, Rum mu olduğu tartışmaları tamamen yersizdir." ifadelerini kullanıyor.

Kühnel'in de belirttiği gibi Sinan, yetişmesi, mesleği öğrenmesi ve sanatıyla Osmanlı asırlarında nadir yetişen bir deha kabul ediliyor.

Mimar Sinan'ın ailesi hakkındaki bilgiler de sınırlı. Adına düzenlenen vakfiyeye göre eşi Mahmud kızı Mihri Hatun. Yine aynı belgeye göre Mimar Sinan'ın 3 çocuğu bulunuyor. Biri Sinan hayatta iken şehit olan oğlu Mehmed, diğerleri ise Neslihan ve Ümmühan isimlerini taşıyan kızları.

"Tıpkı bir pergelin sabit ayağı gibi kararlıydım"

Acemi Oğlanlar Ocağında dülgerliği isteyip inşaat ustalarının yanında çalıştı. Yıllar sonra bu dönemi için, "Tıpkı bir pergelin sabit ayağı gibi kararlıydım. Pergelin gezen ayağı gibi başka diyarları gezmeye özenirdim" diyen Mimar Sinan, Yavuz Sultan Selim döneminde orduyla Doğu seferlerine, Kanuni Sultan Süleyman döneminde de Batı seferlerine katılarak, mimari alanda büyük bilgi ve tecrübe edindi.

Yavuz Sultan Selim'in Mısır, 1521'de Kanuni Sultan Süleyman'ın Belgrad Seferine yeniçeri olarak, 1522'de Rodos seferine Atlı Sekban olarak katılıp, 1526 Mohaç Meydan Muharebesi'nden sonra, başarıları sebebiyle Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına (bölük komutanı) terfi ettirildi. Sonraları ise Zemberekçibaşı ve başteknisyen oldu.

1533'te Kanuni Sultan Süleyman'ın İran Seferi sırasında Van Gölü'nde karşı sahile gitmek için Mimar Sinan iki haftada üç adet kadırga yapıp donatarak büyük itibar kazandı. İran Seferinden dönüşte, Yeniçeri Ocağı'nda itibarı yüksek olan Hasekilik rütbesi verildi. Bu rütbeyle, 1537 Korfu, Pulya ve 1538 Moldavya seferlerine katıldı.

1538'deki Kara Buğdan seferinde Prut Nehri üzerine kısa sürede bataklık alanda inşa ettiği köprü, 40'lı yaşlarındaki Mimar Sinan'a büyük ün kazandırdı.

Mimarbaşı Acem Alisi'nin ölümü üzerine Sadrazam Lütfi Paşa, Mimar Sinan'ı Subaşılık'tan Mimarbaşılığına getirdi. Sinan böylece askerlikten ayrıldı ve büyük eserlerini vereceği mimarlığa kendini adadı.

Sinan, baş mimarlık görevini I. Süleyman, II. Selim ve III. Murat zamanında 49 yıl süreyle yaptı.

Mimar Sinan, yarım asırlık mimarlık serüveninde bazı kaynaklara göre irili ufaklı 477 yapıyı tasarladı, inşasını denetledi yahut inşa ve tamir etti.

En çok göze çarpan eserleri camiler ve külliyeler olsa da Mimar Sinan, köprü ve su kemeri gibi farklı alanlarda da çok önemli eserler ortaya koydu.

Mimar Sinan, devrinin sanat dallarının hemen hepsi ile yakından ilgilendi. Eserleri 16. yüzyıl Osmanlı çini, hat, oymacılık ve tezyinat sanatlarını da bünyesinde barındırıyor.