15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra terör örgütlerine yönelik başlatılan operasyonlar, Batı'nın tepkisini çekmiş ve her defasında bu tutumu dillerine getirmişlerdi. Darbe girişimi esnasında tüm partiler birlikte tek yumruk olarak darbe girişiminin karşısında olduklarını belirtmiş, 7 Ağustos'ta İstanbul Yenikapı'da düzenlenen Demokrasi ve Şehitler Mitingi'nde birliktelik pekiştirilmişti. 

Bu süreçten sonra AB'nin tepkisini çeken operasyonlar CHP'nin de tepkisini çekmiş, 'hukuk kurallarına' aykırı diyerek karşı çıkmıştı. 

Akşam Gazetesi yazarı Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, bugünkü köşesinde  kaleme aldığı 'Gerçek aydın ve siyasetçi sorumluluğu…' başlılıklı yazısında, "Gerçek aydın ve siyasetçinin önceliği ülkesi ve milleti olmalıdır" diyerek "CHP, gerçek dışı yaklaşımlarla Türkiye’nin dış dünyada maalesef zor duruma düşmesine hizmet ediyor. Ve ne yazık ki, bu haliyle de FETÖ’nün uluslararası düzeyde faaliyetleriyle paralellik gösteriyor" ifadesini kullandı. 

İşte Prof. Hacısalihoğlu'nun yazısından satır başları: 

Ne yaşadığını, niçin yaşadığını bilen toplumlar için gelecek vardır. O toplumun gerçek aydınları ve siyasetçilerinin öncelikli görevi ve sorumluluğu bu bilinci yerleştirmek olmalıdır.
Gerçek aydın ve siyasetçinin önceliği ülkesi ve milleti olmalıdır. Hiçbir gerçeği ıskalamamalı, halkıyla hem hal olmalıdır. Başkalarının mikrofonu, mızrak ucu değil, ülkesinin ve milletinin sevdalısı olmalıdır.

Gerçek aydın ve siyasetçi; Türkiye’yi zor duruma düşürmek isteyenlere, geleceğine ipotek koymayı arzulayanlara, her türlü tezgâhı planlayıp sahaya sürenlere ilk sözü söyleyen, ilk tepkiyi veren olmalıdır.

Gerçek aydın ve siyasetçi; 15 Temmuz’un fikriyatını oluşturan ve unutmayan, unutturmayandır. Avrupa, Batı ne der ezikliğine, kompleksine kapılmadan, doğruyu, gerçeği, haksızlığa karşı hakkı, adaleti ve mazlumu savunandır. Ezilmeyendir, köleleştirilemeyendir. Özgüvensiz, halkına yabancı, ülkesinin ve milletin değerleriyle kavgalı, dışarının boynuna geçirdiği kementle mankurtlaştırılmış güruhun sahte yüzlerine, maskeli balosuna kapılmayandır.

Bir ülkenin iktidar partisi kadar muhalefet partileri de hiç şüphesiz demokrasisinin ayrılmaz bir parçası olarak çok önemli değeridir. Bu değerin sorumluluğunu asla unutmamak gerekir. Her şeyden önce memleket meselelerinde parti çıkarlarını ülkesinin ve milletinin çıkarlarının önüne koymaması gerekir.

Bu anlamda Türkiye’de iktidardan beklentilerimiz olduğu kadar muhalefet partilerinden de taleplerimiz olmalıdır. Örneğin özellikle ana muhalefet partisinden Avrupa Birliği (AB) ilerleme raporuyla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalıştığında iktidardan da önce ülkesinden ve milletinden yana haksızlığa karşı tepkisini ortaya koymasını beklerdik. Zira söz konusu rapor; Türkiye’den PKK terörüne karşı mücadelenin orantılı yapılmasını isteniyor, 15 Temmuz’ da demokrasisine ve istiklaline canı pahasına sahip çıkararak destan yazan halkın direnişini görmezden geliyor, FETÖ ihanet şebekesinin adını bile doğru bir biçimde anmayarak örgütü cesaretlendiriyor. Tüm bunlar için CHP den büyük bir tepki ve üyesi olduğu sosyalist enternasyonali harekete geçirmesini ve FETÖ nün Batı ülkelerindeki zemininin köreltilmesi için ülkesi ve milleti adına görev üstlenmesini beklerdik.

Maalesef bu yeterince yapılmadığı gibi, CHP Parti Meclisi’nin yayımladığı bildiride ; “FETÖ, PKK, IŞİD terör örgütlerinin yardım ve yataklık eden Saray…” ve “…AKP yöneticileri, demokrasimize ve ülkemiz bekasına yönelik en büyük tehdittir…” ifadeleri geçiyor. Bu ifadeler 15 Temmuz ile başlayan birlik ruhunu zedelediği gibi, gerçek dışı yaklaşımlarla Türkiye’nin dış dünyada maalesef zor duruma düşmesine hizmet ediyor. Ve ne yazık ki, bu haliyle de FETÖ’nün uluslararası düzeyde faaliyetleriyle paralellik gösteriyor.

Sonuç olarak hiç bir şey Türkiye’den daha kıymetli olamaz ve hiç kimsenin 15 Temmuz’da bu ülkenin istiklali ve demokrasisi için canını feda eden şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaya hakkı ve haddi olamaz...

Buna kim yeltenirse aslında kendine zarar verir… Unutmamak gerekir ki, bu milletin feraseti, her şeyin farkına varılmasına yetecek kadar kuvvetlidir.