Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Manisa İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'na katılarak partililere hitap etti. Konuşmasına tüm partilileri selamlayarak başlayan ve toplantının hayırlar getirmesini temenni eden Erdoğan, kuruluşundan bugüne kadar AK Parti Manisa teşkilatlarında görev yapanlara şükranlarını sundu, ahirete irtihal edenlere de Allah'tan rahmet diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu vesileyle 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da meydana gelen elim maden kazasında hayatını kaybeden 301 kardeşimize bir kez daha Allah'tan rahmet niyaz ediyorum." diye konuştu.

"Bu kutlu çatıdan bir tuğla koparmak için tüm çirkeflikleri deniyorlar"

Partililere seslenerek "AK Parti teşkilatları olarak bu konuda en büyük görev size düşüyor." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdiden çalışmaya başlayarak şehrimizde kapısını çalmadık ev, iş yeri, sıkmadık el, kazanılmadık gönül bırakmayacak bir programı uygulamaya başlamalıyız. Gerek genel başkan olarak şahsım, gerekse diğer arkadaşlarımız daima sizlerin yanında olacaktır. 2019 yılındaki seçimlerde hedeflerimize ulaşabilmemiz önümüzdeki aylarda yapacağımız çalışmaların başarısına bağlıdır. Gördüğünüz gibi hem içeride hem dışarıda ne kadar şer güç varsa hepsi de ülkemizi ve partimizi yıkmak için var güçleriyle çalışıyor. Surda bir gedik açmak, bu kutlu çatıdan bir tuğla koparmak için tüm çirkeflikleri deniyorlar. Fitne girişimlerinden iftiralara, kara propagandadan siyaset mühendisliklerine kadar devreye almadık hiçbir araç bırakmadılar. Tüm bunlara karşı bizim verebileceğimiz en güzel cevap milletimizle bütünleşerek seçimlerde mümkün olan en yüksek destek oranlarına ulaşarak mücadelemizi sürdürmek olacaktır."

'Bu teşkilat içindeki hiç kimse AK Parti'nin üzerinde değildir'

Türkiye'nin gelecek çeyrek asrının, yarım asrının belirleyicisi olacak bir seçime hazırlanıldığının asla unutmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun için hiç kimsenin kendi kişisel ajandasını, kişisel kariyer planını, kişisel hırslarını AK Parti'nin üzerinde tutmaya hakkı yoktur. Teşkilatlarda ve belediyelerde başlattığımız değişim süreci, ülkemize ve milletimize karşı sorumluluklarımızı çok daha güçlü şekilde yerine getirme amacı taşıyor. Kimse bunu farklı yerlere çekmesin. Yoksa bizim ne teşkilatlarımızda görev yapmış arkadaşlarımıza, ne belediye başkanlarımıza vefasızlık göstermek gibi bir niyetimiz asla yoktur, olamaz. Milletimizin beklentilerine cevap verebilmek, şer şebekeleriyle giderek sertleşen mücadeleye çok daha sıkı şekilde hazırlanabilmek için bu değişimi gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz.

Bu anlayışla görevlerini devreden arkadaşlarımıza teşekkür ederek, görevi devralan arkadaşlarımıza başarılar dileyerek, bu süreci devam ettireceğiz. Bu teşkilat içindeki hiç kimse AK Parti'nin üzerinde değildir, AK Parti de Türkiye'nin üzerinde değildir. Bizlerin hem partimize hem ülkemize karşı sorumluluklarımız meseleye başka türlü yaklaşmamızı gerektiriyor. 'Türkiye yeni bir kurtuluş savaşı veriyor, Türkiye geleceğini inşa ediyor' derken bunları öylesine söylenmiş sözler olarak değil, yürekten inandığımız hakikatler olarak ifade ediyoruz."

"Bu millete hizmetkar olmaya geldik"

Şahsına yönelik "diktatör, faşist diktatör" ve benzeri söylemlerde bulunulduğunu hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti.

"Senin bunları söylemenin hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Benim milletim bu evladının ne olduğunu çok iyi biliyor. Biz milletimize efendi olmaya değil, biz bu millete hizmetkar olmaya geldik, bu yola böyle çıktık. Bu şahısta yalan üstüne yalan var. 7 Ağustos davetini yaptığım zaman Sayın Bahçeli, 'Evet' dedi. Önce ana muhalefetin başındaki zat 'Hayır' dedi. Daha sonra herhalde etrafındakiler bindirdi, bastırdı, bunun üzerine gelmeyi kabul etti. Geldikten sonra da çok fazla dayanamadı, bir müddet sonra bizim o 7 Ağustos, o dayanışma, kardeşlik, barış anlayışından hemen sıyırıp, çekildi. Çünkü bu zatın bu ülkede birlik, beraberlik, dayanışma, kardeşlik diye bir anlayışı yok."

"Amaç diyet borcunu, koltuk borcunu layıkıyla ödemek"

Türkiye'de gerçek anlamda ana muhalefet koltuğunun uzun zamandır münhal olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yani boş. CHP bırakın ana muhalefetlik vasfını, giderek siyasi parti hüviyetini dahi kaybetmektedir. 94 yıllık bir maziye sahip olduğunu iddia eden bir partinin mevcut yönetim altında geldiği yer gerçekten içler acısı. DHKP-C'den bölücü terör örgütüne kadar çiçek atmadıkları, destek çıkmadıkları, koruyup kollamadıkları hiçbir illegal yapı adeta kalmamıştır.

Atatürk'ün partisi iddiasındaki CHP bugün Pensilvanya'nın partisi haline dönüşmüştür. Bir dönem iktidara gelmenin yolunu vesayet odaklarına emir erliği yapmakta arıyorlardı şimdi de iktidara giden yolun Pensilvanya'daki şarlatana kapı kulluğu yapmaktan geçtiğini zannediyorlar. Sırf okyanus ötesindeki efendilerine şirin gözükmek için 250 şehit 2 bin 193 gazi verdiğimiz 15 Temmuz direnişini dahi sulandırmaktan çekinmiyorlar. Ülkemizin FETÖ ile mücadelesine ket vurmak için şu ana kadar yapmadık tezvirat bırakmadılar. Ağızlarını her açtıklarında 15 Temmuz demokrasi destanı için 'kontrollü darbe' diyorlar. Millete kurşun sıkanlara 'ana kuzusu' diye sahip çıkıyorlar. Burada amaç diyet borcunu, koltuk borcunu layıkıyla ödemektir.

En büyük mirası batık bir SGK, yani eski adıyla SSK. En büyük mahareti de seçim kaybetmek olan bir genel başkan başka türlü nasıl koltuğunu koruyabilir?"

"Akşam başka, sabah başka"

"Geldiği yeri birilerinin lütfuna, kumpasına borçlu olan bir genel başkandan farklı hareket etmesini elbette beklemiyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ziyaretine gidiyor Sayın Baykal'ın. 'Aday mısınız?' diye sorduklarında 'hayır aday değilim' diyor ama ertesi sabah bir de bakıyorsunuz ki adaylığını açıklıyor. Akşam başka, sabah başka. Ancak burada sorun CHP'nin içinde bulunduğu tükenmişliğin geçici bir bunalım olmaktan çıkıp, kalıcı bir arıza haline gelmesi. Hatta üstten aşağı tüm kadrolara sirayet etmesidir. Bugün CHP siyaseten tükenmiş, bitmiş bir parti olarak adeta siyasi kadavra haline gelmiştir. Bunu da böyle biliniz. Millete söyleyecek ne tek bir sözleri, ne de ülkeye önerebilecek tek bir projeleri vardır. Çok daha vahimi ise hamasetle iftirayla yalanla siyaset gemisini yürütebileceklerine inanmaları."