Fetullahçı Terör Örgütü kapsamında meslekten ihraç edilen savcılar firari Bilal Bayraktar ve tutuklu yargılanan Sadrettin Sarıkaya hakkında, PKK/KCK soruşturması yürütürken MİT'te irtibat görevlisi olarak çalışan eski gazeteci müşteki M.Ö'yü deşifre ederek hedef gösterdikleri iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede, "Şüphelilerin üyesi oldukları FETÖ/PDY'nin amaç ve gayesi doğrultusunda planlı ve sistematik şekilde yürüttükleri soruşturmayla yargı yetkisini kötüye kullanarak meşru hükümeti devirmeye çalıştıkları, böylece MİT'i kamuoyu nezdinde yıpratmayı amaçladıkları anlaşılmıştır." denildi. 

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, FETÖ'nün kuruluşu, amacı, hiyerarşik ve mali yapısı, istihbarat ağı, illegal yapılanması, haberleşmede kullandığı yöntemler, eğitim alanı, yargı ayağındaki yapılanması ile faaliyetlerine yer verildi.

İddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki süreçte, FETÖ/PDY'nin silahlı terör örgütü olduğuna dair yargı kararı bulunduğu vurgulanarak, hiyerarşik yapıya, sıkı disipline, eylemli iş birliğine sahip yüz binlerce kişiden oluşan örgütün, üye sayısıyla araç ve gereç bakımından amaç olunan suçları işlemeye elverişli silahlı bir terör örgütü olduğu hususunda herhangi bir kuşku bulunmadığı anlatıldı.

Meslekten ihraç edilen eski savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın eylemlerinin sıralandığı iddianamede, eski gazeteci M.Ö. "müşteki" olarak yer aldı.

İddianamede, M.Ö'nün, 2005'te MİT'ten gelen teklif üzerine irtibat görevlisi olarak çalışmaya başladığı aktarılarak, PKK/KCK silahlı terör örgütünün bitirilmesi amacıyla başlatılan çözüm sürecinde, M.Ö'nün iki arkadaşıyla kurduğu haber ajansı aracılığıyla PKK yöneticileriyle irtibata geçerek aldığı bilgileri analiz edilmek üzere MİT'e gönderdiği belirtildi.

FETÖ'nün, karşı olduğu için çözüm sürecini engellemeye çalıştığı kaydedilen iddianamede, kapatılan özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında savcı olarak görev yapan şüpheliler Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın da PKK/KCK soruşturması yürüttükleri anlatıldı.

İddianamede, şüphelilerin, MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve M.Ö'nün de aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında "PKK/KCK silahlı terör örgütüne bilerek yardım etme" ve "soruşturmanın gizliliğinin ihlal" suçlarından soruşturma yürüttükleri aktarıldı.

Müşteki PKK'nın hedefine konuldu

İddianamede, 13 Eylül 2011'de kamuoyunda "Oslo görüşmeleri" olarak bilinen ses kayıtlarının basına sızdırıldığı, MİT adına çalıştığı bilindiği halde müştekinin evinde arama yapılarak gözaltına alındığı ifade edilerek, şüpheli Bayraktar tarafından 23 Aralık 2011'de ifadesi alınan müştekinin aynı gün salıverildiği ve hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulduğu belirtildi. İddianamede, aynı gün müştekinin telefonunun dinlenmeye alındığı, gizlilik kararı bulunduğu halde savcılıktaki beyanının basına sızdırıldığı, Taraf gazetesinin internet sitesinde ismi ve fotoğrafının yayınlandığı kaydedildi.

Bu şekilde müştekinin MİT adına çalıştığı deşifre edilerek PKK/KCK silahlı terör örgütüne hedef gösterildiği ve can güvenliğinin tehlikeye sokulduğu vurgulanan iddianamede, Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar'ın yaptığı soruşturmayla kamuoyunda MİT'le ilgili "PKK ile organize hareket eden teşkilat" algısı oluşturdukları belirtildi.

Zincirin ilk halkası

İddianamede, FETÖ'nün 7 Şubat 2012'de MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak bir yandan kendilerinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT'i ele geçirmek, bir yandan da aynı soruşturmayla hükümetin Güneydoğu sorununu çözmek amacıyla başlattığı barış sürecini durdurmak için harekete geçtiği anlatılarak, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"MİT yöneticilerinin, hükümetin ve dönemin başbakanının terör örgütüne yardımla suçlanmak istendiği bu soruşturmanın, hükümeti yıpratıp gözdağı vermek için yapıldığı anlaşılmıştır. Örgütün bu denemesi, istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilerek önlenmiştir. Kamuoyunda çözüm sürecini sabote etmek ve meşru hükümeti zor duruma düşürmeye yönelik olarak gerçekleştirildiği anlaşılan ve süreç içerisinde görev alan kamu görevlileriyle müştekinin de dahil edildiği, şüpheli savcıların yürüttüğü soruşturma dosyasında müşteki ifadesinin basına sızdırılarak kamuoyunda algı yönetimi yapılması şeklinde tezahür eden olayın, sonraki süreçte 7 Şubat MİT krizi, 17-25 Aralık ve MİT tırları adıyla bilinen yargı darbesi ve en nihayetinde 15 Temmuz 2016'da meşru Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya yönelik darbe girişiminin ilk zincirini oluşturduğu değerlendirilmiştir.

Şüpheliler Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın, üye oldukları FETÖ/PDY'nin amaç ve gayesi doğrultusunda planlı ve sistematik şekilde yürüttükleri söz konusu soruşturmayla yargı yetkisini kötüye kullanarak meşru hükümeti devirmeye çalıştıkları, böylece MİT'i kamuoyu nezdinde yıpratmayı amaçladıkları anlaşılmıştır."

Ceza istemleri

İddianamede, firari Bilal Bayraktar hakkında FETÖ kapsamında yakalama kararı düzenlendiği, Sadrettin Sarıkaya'nın Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde "FETÖ'ye üye olmak" da dahil birçok suçtan yargılandığı ve Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunduğu hatırlatıldı.

İddianamede, şüpheliler Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek", "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak", "gizliliği ihlal etmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak", "görevi kötüye kullanma", "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 12 yıldan 30'ar yıla kadar hapis cezası istendi.

Son soruşturmanın açılması kararı verilmesi için Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianame, değerlendirme aşamasında bulunuyor.

Son soruşturma izninin verilmesi halinde şüpheliler, eskiden 1. sınıf savcı oldukları için Yargıtay'da yargılanacak.