Tayfun Daştan/ Diriliş Postası

TürkAvrupa Birliği’nde olan ülkelerin birleştirici noktası sömürge sistemi üzerine kurulu olmasına rağmen ve menfaat çatışmasında birbirleriyle savaşmasınlar diye bu birlik kurulmuşken, İslam ülkeleri Hz. Adem’den (as) bu yana İslam bayrağı altında “Mü’minler kardeştir” (Hucurat Suresi/10) ayet-i kerimesi ile kardeş olmalarına rağmen yıllardır birliği sağlayamıyorlar.
Dünya geneline bakıldığında İslam ülkeleri halkı zulüm gören, yöneticileri halkına silah doğrultan, küresel güçlerin işgali altında olan ülkeler olmaktan bir türlü kurtulamadı.

İslam ülkelerinde yaşanan bir sorunda, çıkan bir anlaşmazlıkta, diğer İslam ülkeleriyle birleşip bir çözüm ve çıkar yol aramak yerine haçlı zihniyetli batılı ülkelerden yardım ister hale geldiler.

Arakan’da ayrımcılık ve zulüm gören Müslümanlara Türkiye dışında sahip çıkan, haklarını arayan hiçbir İslam ülkesi yok. Aynı şekilde Filistin’de, Gazze’de Müslümanları katleden Siyonist İsrail’e karşı İslam ülkeleri birlik olup tepkisini ortaya koyamıyor.

Suriye’de yaşanan zulümde ise kendi Müslüman halkını haçlı zihniyetli ülkeler ile bir olup katleden rejime karşı, Türkiye dışında “dur” diyebilen hiçbir İslam ülkesi yok. 

Bölgede varlık gösteren diğer aktörler ise Suriye’de yaşanan olayların el altından müsebbibi, görünen yüzünde ise zulüm gören halkın kurtarıcısı rolüne soyunan eli kanlı batı ülkeleri…


Halep/Suriye

Aynı şekilde Irak’ta, Doğu Türkistan’da Afganistan’da ve neredeyse Tüm İslam coğrafyasında sıkıntılar ve iç savaş bitmedi, bitmiyor…

İslam birliğini sağlamak için ne yapmamız gerekir? Tüm bu yaşananlara rağmen İslam dünyasında neden birlik yok? Bugün şiddetle ihtiyaç duyulan bu birliğin inşası için ne yapılması gerekiyor? Birlik olmaya engel sebepler hangi süreçte nasıl ortaya çıktı? Birlik olmanın şartı ne? Hilafetin olmadığı bu dönemde İslam birliğine kim liderlik yapacak?

Bu ve benzeri sorulara cevap bulmak için Yeni Akit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak ve Star Gazetesi Yazarı Ahmet Taşgetiren’in görüşlerini aldık.


Yeni Akit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak

Tefrikanın sebebi: Cahillik, tembellik ve ahlâki zaaf

Bugün İslam Coğrafyasına baktığımızda hep kan var. İslam ülkelerinde neden birlik yok?

İslam ülkeleri arasında birlik olmamasının dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik, felsefi ve vicdani bir çok sebebi var. Tarihsel sebepleri ve uluslararası sistemin komploları da var. Kuşkusuz Şeytan’ın varlığı günah işlememizin bahanesi olamaz. Burada cahillik, fakirlik ve ahlaki zaafın da sebep olduğu sonuçlar söz konusu.

Bunu biraz daha açar mısınız?

Farklı din algıları üretildi ve pazarlandı. Hatta dayatıldı. Mesela; Şii, Selefi ve Sufi/Sünni ayırımı. Bunu örgütleyen, tahrik edenler var. Liberal İslam, folk İslam, Radikal İslam, Ilımlı İslam ve Gülenciler… Düşünebiliyor musunuz, sadece Türkiye’de aktif, kendini “Cemaat” olarak tanımlayan 60’dan fazla topluluk var. Bunlardan sadece kendini Risale-i Nur’a nispet edenler 13 grup…En fazla okumuşu olanlar, refah seviyesi daha iyi olanlar bunlar. Ama bir araya gelmiyorlar. En son Gülenciler, Tahşiye ve 28 Şubat’ta da Aczmendiler çıkmıştı ortaya…Herkes, başkalarını bırakıp kendi din kardeşlerini, Allah’a, kitaba, resule değil, kendi liderlerine, örgütlerine, şeyhlerine, kendi din yorumlarına çağırıyorlar. İstişare, şûra yapmıyorlar. Sadece kendi gruplarını “ihvan” kabul ediyorlar. Muhkemleri bırakıp müteşabihler üzerinden birbirlerini tekfir ediyorlar.

O zaman cemaatler arasında birliğin oluşması nasıl gerçekleşecek?

Allah’a, aynı Resul'e, aynı kitaba iman edenler, tek bir millet, tek bir ümmet, tek bir cemaattir. Kim ki, 2. Bir cemaatten söz ediyorsa, kendine ya yeni bir ilah, ya yeni bir kitap, ya da yeni bir resul uydurmuştur. Biz Müslümanlardanız ve Müslümanlar kardeştir. Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati din günü bize gösterilecektir. Din büyüklerimizi İlah ve Rab edinmeyeceğiz…Birlik o zaman gerçekleşecek. Tefrikanın asıl sebebi cahillik, tembellik, korkaklık ve ahlaki zaaf. Akif’in dediği gibi: “Tefrika girmeden bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”


Halep/Suriye

İslam ülkelerinde birliğin şartı nedir?

Cahillikten vazgeçeceğiz. İşi ehline vereceğiz. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacağız, zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa. Bir topluluğa olan öfkemiz, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek. Allah; cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez. Özün sözü: Yeniden Müslüman olacağız. Allah’ın dini; yeri-göğü, ölümü ve hayatı açıklar, ama bizim yaşadığınız din, karı-koca, gelin-kaynana arasındaki ihtilafı bile çözmüyor..

Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz… Müslümanlar arası ittihat, mazlumlar ve erdemli insanlarla ittifak, bize düşman olmayan herkes nimet ve külfet dengesine dayalı itilaflar gerçekleştireceğiz.

Bu itilafları nasıl gerçekleştireceğiz?

Bu konuda herkes görev düşüyor. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel alanda. Devlet, üniversiteler, STK’lar, iş adamları hep birlikte el ve gönül birliği yapmamız gerek. Tarihi doğru okuyacağız. Övgü ya da sövgü kitabı olarak değil. Bugünü doğru okuyacağız ve gelecek bir medeniyet tasavvurumuz olacak. Malımızı, canımızı, sevdiklerimizi fedayı göze aldığımız bir davamız olacak… Müslümancı, mezhepçi olmayacağız. Sadece Müslüman olacağız. Allah’ın dinine tabi olacağız.
Mezhebimiz olacak ama mezhepçi değil. Tarikatımız olabilir ama Tarikatçı filan değil. Irkımız vardır ama ırkçı değiliz. Akıllı olacağız ama akılcı değil…


Arakan

Türkiye İslam ülkelerine liderlik yapabilir mi? 

Yapabilir ya da yapamaz. Onu zaman gösterecek. Jeopolitik, jeo stratejik, tarihi arka plan, yetişmiş insan, yaşanan süreç, ekonomik yeterlilik, evrensel anlamda Müslümanların teveccühüne bakarak bunu en yakın ülkelerin başında geldiğimizi söyleyebiliriz. Allah (cc) kimseye mecbur ve muhtaç değil. İlmin kapısı, ehlibeytin kaynağı, Allah’ın aslanı olan Hz. Ali’ye (ra) iktidar vermedi.

Ebu Zer (ra) ilk iktisat kuramcısı sahabe idi, acından öldü. Allah (cc) bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman azaltarak, kimi zaman artırarak imtihan edecektir. Ebu Zer’in (ra) karısı da, keçisi de aynı şekilde vefat etti. Mümkün ama sonuçta hüküm Allah’ındır.


Doğu Türkistan

Bugün yaşanan bu ayrılık sürecinin başlangıcı neresi?

Kırılma noktası Osmanlı’nın yıkılışı. Kırılmanın başlangıcı Tanzimat. Batılılaşma. İlim, sanat, tefekkürün kopma, heva, heves, dünya metaına tamah ve tabi ki tespihin imamesinin kopuşu, hilafetin -makam olarak da olsa- ilgası. Halifenin İT (İttihat ve Terakki) tarafından Selanik’e iskana mecbur tutulması tarihi bir kopuş noktasıdır aslında…

Hilafet olduğunda bu birleşme olacak diyebilir miyiz?

Bugün, “Halife gelecek, İslam ümmetini birleştirecek” diye bir şey yok. Müslümanlar bir araya gelecek, kendi evrensel temsilcilerini seçecekler. Yani halifelerini seçecekler. Halife Allah’ı ya da İslam’ı değil, Müslümanları temsil edecek ve onların maslahatını gözetecek. Sözün özü, yeniden iman edeceğiz, Allah’ın kitabındaki gibi, Resul’ün bize öğrettiği gibi… Ve bugün bu fikre çok daha yakınız. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır…

Mezhebimiz olacak ama mezhepçi olmayacağız. Tarikatımız olabilir ama tarikatçı olmayacağız. Irkımız vardır ama ırkçı değiliz. Akıllı olacağız ama akılcı değil…Müslüman Olacağız.

Cahilliği,tembelliği ve ahlaki zaafları yeneceğiz, sonunda inşallah birlik olacağız.

Nasipse devamı yarın...