Irak'ta ordunun Kerkük'e karşı askeri harekât başlatmasının ardından bölgeyi terk eden Peşmerge'nin yerini İran’ın Şii örgütü Haşdi Şabi’nin alacağı bilgileri gelmekte. Haşdi Şabi’nin bölgede Sünniler açısından nasıl bir durum teşkil edileceği merak edilirken PKK’nın Sincar ve Kerkük’teki varlığı Türkiye açısından operasyon hakkı doğurup doğurmayacağı tartışmalarını beraberinde getirmekte. Türkiye-Irak-İran işbirliği ile beraber bölgede oluşacak bir denge, İran’ın PKK’ya karşı nasıl tavır alacağı merakla bekleniyor. Diriliş Postası olarak Kerkük’te yaşanan gelişmeleri ve merak edilen soruları AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ’a sorduk.

Kerkük’ün Türkiye için önemi nedir; ne anlama geliyor?

Kerkük öncelikle bir Türkmen yurdu. Yıllar öncesinden bizim kültürümüzü, türkülerimizi terennüm eden bir Türkmen yurdudur. Aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nda top sesleri meclisten duyulurken Ali Şükrü, Hüseyin Avni gibi milletvekilleri Güneydoğu Anadolu’muzun müdafaası Urfa’dan başlamaz, Güneydoğu Anadolu’muzun müdafaası Kerkük’ten, Musul’dan, Süleymaniye’den başlar demişler. Batı Anadolu’muzun müdafaası Edirne’den başlamaz, Kosova’dan Balkanlar’dan başlar diyorlardı. O zamanlar en zor şartlarda dahi yenilmişlik duygusunu sinelerinde barındırmıyorlardı. Bugünde aynı şekilde tarihi bizlere hazine olarak bırakılan Kerkük bizim için ve aynı zamanda Irak için çok önemli. Çünkü Irak petrollerinin %40’ı bu bölgede çıkıyor. Egemen güçlerin buradaki bilek güreşmelerinin sebepleri kara altındır. Aynı zamanda Kerkük Kürtler’in de Araplar’ın da yıllarca huzur içinde yaşadığı bir bölgedir. Bugünde aynı şekilde Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin huzur içinde yaşadıkları bir yer olarak değerlendiriyoruz. Burası hem Araplar’ındır, hem Kürtler’indir hem de Türkmenler’indir. Bizim meselemiz egemen güçlerin etnik kavgasını önlemektir. Kerkük bu nedenle önemlidir. Biz dünyanın neresinde bir mazlum varsa ona sahip çıkarız. Geçmişte Boşnaklar’a sahip çıktık çünkü onlar dindaşlarımızdı, aynı zamanda kültürdaşlarımızdı. Biz geçmişte Kürtler’e sahip çıktık. Saddam’ın zulmünden kaçan 500 bin Kürt’ü Anadolu topraklarında ağırladık. Biz ırkçı değiliz, biz her mazluma Anadolu topraklarının kapısını açtık. Kerkük’te meseleye Türk, Kürt meselesi olarak bakmak doğru değildir. Orada demografik yapıyı bozan Barzani ve arkadaşlarına karşı Kürtlerinde hukukunu koruyoruz, Türkmenler’in de hukukunu koruyoruz. Irak’ın, Suriye’nin İran’ın ve Türkiye’mizin toprak bütünlüğünü muhafaza etmek zorundayız.

Haşdi Şabi’nin bölgeye girmesi Sünniler açısından bir tehdit oluşturur mu?

Biz burada istiyoruz ki Sünniler ve Şiiler, Müslüman olduklarını unutmasınlar. Biz bölgede bütün terör örgütlerine karşıyız. Kim burada insan öldürüyorsa, kim demografik yapıyı bozuyorsa, kimler huzuru bozuyorsa, kim Irak’ın toprak bütünlüğüne halel getiriyorsa hepsine karşıyız. Sünniler ve Şiiler birbirleriyle dövüşmemelidirler. Batı dünyası kendi devletlerini milletleştirirken mezheplerini ön plana çıkarmazken, etnik kökenlerini ön plana çıkartmazken ki; bütün Avrupa çok etniklidir, bize de tam tersini etnikleşin, mezhepleşin, ideolojilerinizi ön plana çıkartın diyorlar. Biz burada akıllı hareket etmeliyiz. Özellikle Kerkük’te Barzani’nin bulunduğu Kuzey Irak’ta kesinlikle bir savaş olmamalı, Müslüman kanı akmamalıdır.

Barzani referandum kararını kimlerle aldı; neden yalnız bırakıldı?

Egemen güçlerle birlikte karar alındı. Egemen güçler baktılar ki İran, Türkiye, Irak kararlı. Bölgenin fiziki şartlarının da düz olması sebebiyle gerilla harbinin yapılamayacağı bir yer olması nedeniyle Barzani’nin Peşmerge’nin yenileceğini anladılar. Şimdilik kendi topraklarınıza çekilin ve muhafaza edin diyerek zaman kazanmak istediler. 
Özerkliği korumak isteyen egemen güçler bu bölgede bütünü elde edemiyorsak parçayı elden kaybetmeyelim düşüncesindeler. Barzani’nin gerçekleştirdiği referandum bir referandum değildi, parti kongresiydi. Talabani kesimi referanduma karşıydı, Türkmenler ve Araplar da oylamaya katılmadılar.

PKK’nın Kerkük ve Sincar’daki varlığı Türkiye için operasyon hakkı doğurur mu?

Bütün terör örgütlerine karşı eğer o terör örgütleri DAEŞ, PKK, PYD, Türkiye üzerinde operasyon yaparsa Türkiye’nin her yerde operasyon yapma hakkı vardır. Uluslararası hukukta bunu emretmektedir. ABD Afganistan’da kendi ülkesine tehdit oluşturanlara operasyon gerçekleşmektedir. Bizimde operasyon yapma hakkımız vardır.

Türkiye-Irak-İran işbirliği gerçekçi mi? İran’ın Irak’ta PKK’ya bakışı ne olur? İşbirliği geçekleşir mi?

Biz bütün görüşmelerimizi; bizim ebedi düşmanımız yoktur, ebedi dostumuz da yoktur, ebedi menfaatimiz vardır diyerek düşünüyoruz. Bugün İran, Rusya, Irakla bölgede oluşturulacak Peşmerge devletine, terör devletine karşıyız. Bütün terör unsurlarına da karşı olmaya devam edeceğiz. İran ve Irak ile kadim bir dostluğumuz var. Hem dindaşlığımız hem de soydaşlığımız mevcut. Birlikte hareket etmek Ortadoğu’da doğru sonucu verecektir. FETÖ zamanında Türkiye ile İran’ı dövüştürmek istedi. Türkiye İran’la dövüşmemelidir. Bu coğrafyada İran da Türkiye de güçlü devlettir huzuru sağlamak iki devletin uzlaşmasından geçer. İran PJAK’la nasıl mücadele ettiyse bizim de PKK ile mücadelemizi aynı şekilde düşünmeli ve birlikte mücadele etmeliyiz. Çünkü İran’ın da huzuru demokrasiden geçer, her türlü terör unsuruyla mücadele etmek aynı zamanda egemen güçlere karşı ve geleceğimizi teminat altına alacağı fikrini taşımaktayım. 

Türkiye’nin toprağına göz dikti

Barzani’nin içişleri diyenler var. Bu, Irak’ın içişleri değildir. Çünkü Barzani’nin anayasasında Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu’su Barzani’nin kuracağı ülke sınırlarında gerilmektedir. Barzani TV’leri her fırsatta Güneydoğu Anadolu Bölgemizi kendi sınırlarında göstermektedir. Kuzeydoğumuzu da Ermenistan olarak göstermektedir. Suriye’den, Türkiye’den toprak isteyen bir yapının yapacağı hareket nasıl bir iç mesele sayılabilir. Gerek Barzani’nin gerek PKK’nın sözde anayasasında ki sözleşmesinde Türkiye’nin sınırlarını kendi topraklarında gösteriyorlar. Bu sebeple biz bunları Irak’ın içişleri olarak kabul etmiyoruz. Türkiye’nin içişlerine el uzatmak olarak görmekteyiz.

Burak Çolo / Diriliş Postası