Polis Akademisi öğretim üyelerince hazırlanan raporda, Türkiye'de geçici koruma altında bulunan Suriyelilerle ilgili oluşturulmaya çalışılan olumsuz kanaatlerin ardında önyargı olduğu tespitine yer verildi.

Polis Akademisinde görevli öğretim üyelerince hazırlanan "Suriyeli Sığınmacılara Dair Tehdit Algısı: Önyargılar ve Gerçekler" başlıklı rapor yayımlandı.

Raporda savaş ve olağanüstü koşullar nedeniyle ülkelerini terk ederek Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan Suriyeli sayısının 3 milyonu aştığı belirtilerek bu büyüklükteki bir göçmen-sığınmacı nüfusun Türkiye'ye gelmesiyle birtakım sorunların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğuna işaret edildi.

Suriyelilerle ilgili yalan ve yanlış bilgilerin toplumun gündemine sürekli sunulmasının insanların hem yanlış bilgi sahibi olmalarına hem de şiddet ve zulümden kaçarak Türkiye'ye sığınan masum insanlara karşı nefret duygusu oluşturulmasına zemin hazırladığı aktarılan raporda, Ankara’da 400 kişi ile yüz yüze gerçekleştirilen anketlerden ve ilgili kurumların istatistiksel raporlarından elde edilen verilerin, Suriyelilerle ilgili önyargıların deneyimlerden ve gerçek yaşamdan bir hayli uzak olduğunu gösterdiği ifade edildi.

Ankete katılanların Suriyelilerle ilgili kaygılarının "ekonomik, asayiş ve sosyo-kültürel" olarak üç ana başlık altında toplandığı raporda bu 3 kaygıdan hareketle ankete cevap verenlerin kanaatleri ve bu kanaatlerin gerçek durumla ne ölçüde örtüştüğü bilimsel veriler ışığında ele alındı.

İşsizlik artmadı

Rapora göre, ankete katılanların yüzde 87'si “Suriyeliler geldikten sonra işsizlikte artış oldu.” ifadesine katıldığını ifade etti ancak Ankara'daki işsizlik oranı 2010'da yüzde 12,11, geçen yıl ise yüzde 11,4 oldu. Ankara’daki toplam Suriyeli sayısının geçmiş yıllara göre en yüksek seviyelerinde olduğu yıl 2016'da bile il bazındaki işsizlik oranı, Ankara’da hiç Suriyelinin olmadığı 2010'dan daha düşük oranda gerçekleşti.

Sosyal yardımlar azalmadı, arttı

Ankete katılan kişilerin ekonomik kaygılarını ifade eden bir diğer husus ise “Suriyelilerin ülkemize gelmesinden sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yönelik sosyal yardımlarda azalma yaşandığı” biçimindeki kanı oldu. Araştırma kapsamında bu iddiaya katılanların oranı yüzde 70’i buldu.

Sosyal koruma kapsamında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yapılan devlet yardımlarının toplam miktarı yıl bazında azalmadı, tam tersine artış gösterdi. 2010'da yardım ve maaş alan kişi sayısı 10 milyon 510 binden, 2016 yılı itibariyle 12 milyon 498 bine ulaştı.

Türkiye ekonomisine katkıda bulunuyorlar

Rapora göre, Suriyeliler devletten ve vatandaşlardan sadece yardım alan kişiler değil ve Türkiye ekonomisine önemli ölçülerde katkıda bulunuyor. Suriyeli yatırımcılar, son 3 yıllık dönemde Türkiye’de açtıkları anonim ve limited şirketler aracılığıyla önemli miktarda yabancı sermayeyi Türkiye ekonomisine kazandırdı.

Suriyeliler, asayiş olaylarının yüzde 1,32'sine karıştı

Rapora göre, ankete katılanların en yoğun şekilde paylaştıkları bir diğer konu başlığı ise asayişle ilgili kaygılar oldu. Ceza ve İnfaz Kurumunun 2015 verileri bu kaygıların da yersiz olduğunu ortaya koydu. Türkiye’de 2015'te TCK ve bazı özel kanunlar kapsamında mahkumiyet alan tüm şahısların yalnızca yüzde 0,59’u Suriyelileri de içeren yabancı uyruklu kişilerden oluştu.

İçişleri Bakanlığı verilerine göre ise Suriyelilerin karıştıkları olayların Türkiye’deki toplam asayiş olaylarına oranı yüzde 1,32 olarak kayıtlara geçerken söz konusu asayiş olaylarının büyük bir kısmı kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan kaynaklandı.

Sonuç

Raporun sonuç bölümünde, Türkiye'de 3 milyondan fazla Suriyelinin yaşaması nedeniyle birtakım sorunlar yaşanabileceği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

"Zikredilen bu sorunların, çeşitli mecralarda iddia edilen kadar olmadığını ve yine toplumun endişe ettiği derecede büyük sorunlara yol açmadığını belirtmek gerekmektedir. Burada en büyük sorun, bazı kişilerin gündelik hayatta karşılaştıkları bazı bireysel temelli ve geçici problemleri, toplumun geneline teşmil etmeye çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Özellikle kamusal hizmet sunumu esnasında hizmeti sunan ve alan arasında yaşanan gündelik sorunlar bir anda Suriyeliler yüzünden ortaya çıkan aksaklıklar olarak değerlendirilebilmektedir.

Suriyeliler, şehirlerimizde yaşamakta, sokaklarımızda dolaşmakta, yüzde 10’luk bir yasal kota dahilinde iş yerlerimizde çalışmakta, getirdikleri sermaye ile iş yerleri açmakta, hastanelerimizden ve okullarımızdan faydalanmakta, sosyal yardımlar almaktadırlar. Bu insanların gerçekleştirdikleri bütün bu faaliyetlerin sosyal ve ekonomik yaşantımıza belirli bir tesiri olduğunu düşünmek elbette doğrudur. Bu hususta yanlış olan, bu tesirin toplum hayatını derinden etkilediğini, etkileşimin sadece olumsuz yönde geliştiğini ve geçmişte sahip olduğumuz sosyal ve ekonomik imkanların tamamen yitirildiğini zannetmektir"