Deniz BİLGEN/ Diriliş Postası

Bir uçak düşünün... Diğer uçaklarla yaptığı hava savaşlarından bugünün avcı uçakların 4, kara hedeflerine saldırı yapan uçaklardansa 8 kat, keşif ve hava savunması yapan uçaklardan 3 kat daha etkili. Tasarımı yapılırken, bugünün anlayışı ile değil, yirmibirinci yüzyılda değişen savaş stratejilerine göre dizayn edilen bir uçak. 2040’lı yılların ihtiyaçlarına göre şekillenen ve geleceğin uçağı denilen F-35 Lightning II, bu yüzden yeni yüzyılın savaşçısı olarak tanımlanıyor.

F-35’ler, jet uçaklarının gelişiminde ‘5. Nesil’ olarak kabul ediliyor. F-35’lerin en önemli özelliği durumsal farkındalık ve sensörleri sayesinde günümüz savaş uçaklarının kurtulmasının mümkün olmadığı durumlardan kurtulabilme yeteneği. Bu yetenek ona düşman hatlarının derinliklerinde daha önce yapılması mümkün olmayan görevleri yapabilme gücü kazandırıyor.

DEĞİŞEN ŞARTLAR YÜZÜNDEN ORTAYA ÇIKTI

İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarında ortaya çıkan ve pervaneli uçaklara göre daha hızlı, daha çevik ve daha güçlü olan jet motorlu savaş uçakları havacılıkta yeni bir çağın başladığını gösteriyordu. Birinci nesil jetler, pervaneli uçaklara karşı olağanüstü yeteneklerine rağmen sınırlı havada kalış süreleri, hassas motorlarıyla tam randımanlı kullanılamıyordu. Soğuk Savaş’ın başlamasıyla birlikte devam eden silahlanma yarışında savaş uçakları da gelişmeye devam etti.

Teknoloji sıçrama yaptıkça bir sonraki nesil doğdu. 4. Nesil olarak adlandırılan F-15, Su-27 ve türevleri yapıldıkları dönemin koşullarına uygun olarak, daha çevik, daha güçlü ve daha büyük olmak zorundaydı. Birinci Dünya Savaşı’nda başlayan iki uçağın birbirini düşürmek için yaptığı dogfight’lar uçakların önce makineli tüfeklere sonra da hava-hava füze teknolojilerinin gelişmesine olanak sağladı. Fakat Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle savaş uçaklarının gelişiminde önemli bir yol ayrımına gelindi. Benzer yol ayrımı otomobil teknolojisinde de yaşandı, ikinci dünya savaşının ardından Amerika’nın başını çektiği sektörde, büyük motorlu, geniş, kaslı modeller piyasaya sürülürken, 70’lerde yaşanan petrol krizi ve ardından gelen teknolojik gelişmeler motor hacimlerini küçültüp güvenliği ön plana çıkaran modellerin daha fazla satış yapmasını sağlamıştı. Benzer bir değişim Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle askeri havacılık alanında da yaşanmasına sebep oldu.

YENİ SAVAŞ STRATEJİLERİ İÇİN DİZAYN EDİLDİ

Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte, dünya jeopolitik sistemi ve askeri stratejiler ve askeri sistemler tamamen değişime uğradı. Çift kutuplu dünyanın tahmin edilebilir hamleleri yerini, tek kutuplu dünyanın belirsiz, aniden ortaya çıkan tehditlere bıraktı. Daralan savunma bütçeleri, gelişen elektronik sistemler, iletişim teknolojilerinde yaşanan başdöndürücü yenilikler, askeri planlamacıları için 21. yüzyıl için tamamen yeni bir strateji ihtiyacı doğurdu.

Bugünün 4. Nesil’i temsil eden savaş uçakları, yeni yüzyılın savunma konseptini karşılamada giderek yetersiz kalıyor. Geçmişin uçakların birbiriyle yaptığı hava savaşları (it dalaşı-dogfight) yerini ufuk ötesinden vurmak, düşman seni görmeden onu imha etmeye bırakıyor. Soğuk Savaş’la birlikte şekillenen daha güçlü uçak konsepti yerini görünmeyen, durumsal farkındalığı yüksek savaşçı uçaklara bırakıyor. Bu durum varolan görev anlayışını temelden değiştiren bir strateji.

Bugünün uçakları, sadece verilen görevi yerine getiren, atak ve yakın dövüş yeteneği yüksek savaşçılarken, F-35, düşman kuvvetlerini bulma, görünmeden saldırma, izleme ve yönlendirme yeteneğiyle savaş alanının yöneticisi konumuna geliyor. F-35 görevi sırasında, sensörlerinin topladığı verileri deniz, hava ve karada bulunan komutanlarla anında paylaşarak, sürmekte olan operasyonların anlık ve yüksek performanslı görünümünü aktarabiliyor ve pilotun yeni durumlara anında tepki vermesini sağlıyor.

ÜRETİMİNDE TÜRKİYE DE YER ALIYOR

Türkiye’nin proje kapsamında 10 yıllık bir takvim altında Türk Hava Kuvvetleri envanterinde yer alan ve ekonomik ömürlerinin sonuna yaklaşan F-4E 2020 Phantom uçaklarının yerine 100 adet F-35A uçağı alacak. 2018’de Türk Hava Kuvvetleri’ne katılması planlanan F-35’ler aynı zamanda Türk havacılık sanayisi için de önemli fırsatlar barındırıyor. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, İtalya, Hollanda, Kanada, Avustralya, Norveç ve Danimarka’yla birlikte F-35’lerin üretim programına katılan Türkiye, uçağın kullanımda olduğu süre boyunca üretime devam edecek.

12 MİLYAR DOLARGELİR GETİRECEK

F-35 üretimine katılan TUSAŞ ve Kale Havacılık tarafından yürütülen çalışmalar sayesinde Türkiye’nin kazancının 12 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

TUSAŞ, Amerika Birleşik Devletleri dışındaki tek üretici olarak uçağın orta gövdesinin yanı sıra, F-35 A/B/C modelleri için kompozit komponentler, F-35A metalik alt gövde, F-35A hava alığı, F-35 A/B/C Hava-Yer Harici Yük Taşıyıcı-Pylon üretiyor. Türkiye’de faaliyet gösteren Kale Havacılık ise üretimde önemli bir tedarikçi olarak öne çıkıyor. Kale Havacılık, gövde, kanat, kokpit parçaları üretimi ve montaj gruplarının yanısıra, F-35’lerin F-135 olarak adlandırılan motorunun kritik parçalarını da üretiyor.