Bu satırlar Dr. Elif Güveloğlu’nun kitabından, beni oldukça etkiledi bu söz. Uzun süredir hayatında bir şeyleri yoluna koyamamış ve en sonunda hastalığa yenilmiş bir arkadaşım şöyle söyledi geçen gün.‘’Daha önce kendimi hiç bu kadar halsiz ve hasta hissetmemiştim.’’
Onun bu sözleri üzerine bu haftaki yazımı şekillendirip sunacağım size.  
Eski bir Çin Atasözü der ki: Hastalıklar Öğretmendir. Ruhunuz mesajı alınca hastalık geçer…
Çok çarpıcı ve güzel değil mi sizce de? Eminim ki Allah istese hiç hasta olmayan bir beden yaratabilirdi ama istemedi… Neden mi? Çünkü hastalıklarla bize sinyal vermek istedi. Hangi organ yada sistemimizi yanlış kullandık, nerede hata yaptık da işleyişi bozduk diye! Bazen bedenimize, bazen de ruhumuza yaptığımız yanlışları düzeltmemiz için bize ayna tuttu hastalıklarımızla. Çin atasözünde anlatılmak istenen düşünce de tam da bu aslında. Hastalıklar öğretmendirve biz ölelim diye gelmiyorlar. ÜstelikAllah’ın bizim hayatımıza son vermek için hastalıklara ihtiyacı da yok. İşin esas büyülü yanı da şurada; hastalıklar, onlardan almamız gereken mesajları almayı başardığımız noktada giderler! 
----
Çok sevdiğim bir ‘insan’ tanımını paylaşmak istiyorum sizinle. Danimarkalı bir filozof diyor ki: İnsan, ‘sonlu’bedeni ile ‘sonsuz’ varlığı arasında sıkışıp kalmış bir ruhtur… İnsan, dünyada kendini ‘sonlu’ bir bedenin içinde bulmuştur, oysa ruhu ‘sonsuz’ bir varlıktır. Bu çatışma, eğer kişi inançlı değilse, onu yaratan güçle olan bağlantısını keserse, umutsuzluk doğurur. Danimarkalı filozof tek çıkış yolunun inanç olduğunu savunur. 
Filozof inanç tanımını: ‘Ben’in kendine dönerken, kendi olmak isterken, onu yaratan gücün içine atlamasıdır. İnanç, varoluş deviniminin sonsuza vurmasıdır ve her şeyi kaybetmeyi göze almak demektir.’ Ona göre inanç, bir anda kendiliğinden, tepeden inen bir olay değil, büyük çabaların sonucunda ulaşılacak bir tepe noktasıdır. İnsan doğasında yaşayan bütün umutsuzluklarda bu inanç noktasına ulaşamamaktan gelir. Filozof, umutsuzlukla inancı çok güzel bir şekilde karşı karşıya getirir. Oldukça nettir; umutsuz olmanın zıttı inanmaktır, o halde umutsuzluğun bertaraf edilmesinin formülü olan şey, aynı zamanda inancın ve ‘iyileşmenin’ formülüdür.  Son olarak dilimizden düşürmesek ‘’ Allahım, işe yaramaz şeyleri görmemize engel ol ve Sen’in tüm gerçeğini görmek için her şeyi gören gözler ver’. Çünkü biz biliyoruz ki; bu her şeyi gören gözler, hastalığa isyan etmek yerine,içindeki mesajı görebildiğinde, hastalığı sağlığa çevirebilmenin esas adımı atılmış oluyor. 
Hastalıklarımızdan ders çıkaracağımız ve iyileşeceğimiz sağlıklı güzel günlere dua ile…