Gözlerim; gözlerinin içine baktığı günden beri, gözlerini gözlerimde saklıyor. Ondan mıdır gözümü her kapadığımda, en çok yakın oluşum sana…
Sesinin her tınısı, kulaklarıma işlenmiş bir oya misali, iplik iplik düğümler atıyor yüreğim yüreğine; seni severken…
Gözlerin gözlerime resimler çiziyor; tebessümlerinden boyalı. Ah hasretim, ah yürek sızım… Kokun avuçlarımın içine böylesi doluvermişken; ben, bir an olsun seni düşünmeden, nasıl vakit geçireyim…
Yokluğunun; kış kokulu nar ağaçlarından şiirler yazdım ben sana. Tane tane dökülürken cümlelerim yüreğimden, avuçlarımın arasından uçurdum sözcüklerimi; gökyüzüne. Adresini tembihledim her birine, onlar mı uyandırdılar seni; ey Haziran kokulum…
Senin uyanışınla mı boyandı her yer yeşillere, gökyüzüne maviler süren; senin gülüşünün renginden midir? Sen varlığınla; kalbime güneş diye doğarken, ışıklar mı döktün ardından da, yaza boyadın her bir yanı…
Ellerinle topladığın papatyalardan, resimler mi çizdin; gelişinin neşesine dair. Başa taç olası nasihatler mi tembihledin, topladığın papatyalara ve papatya bahçelerine mi çevirdin cümlelerini. Seviyor, sevmiyor diye söylediğin; nakaratı mıdır, diline dolanan o ayrılık şarkısının…
Şimdi mevsimler hep yaz bana… Varlığından mutluluklar yazan, bir yaza emanet yüreğim. Hiç üşümesin diye ellerim, ellerinin güneşi ilaç bana. Sen ki, Haziran’a şiirler mayalayan kıymetli; kıymetinden midir, bu denli kıymetli hissedişim ismimi. Sırf sen seslenesin diye; saklıyorum dilimde “efendim” diyebilmeyi... Sırf sen seslenesin diye, bir kelama muhtaç; bir ses bekliyorum senden, kalbimin efendisi…
İsmimi oluşturan harflerin yüzü gülüyor, Haziran çiçekleri açıyor gözlerimin, sen bana her seslendiğinde; sadece kulaklarımın değil kalbimin pası siliniyor, ciğerlerime nefes oluyor sesin ve ben sesini duyduğum her ana şükürle “efendim” diyorum da, efendisi biliyorum seni yüreğimin…
Sen yokken; kalbimin hüzün kokulu sararmışlıklarından, güller uçukluyor kalbimde. Özleminin tahammül edilmez ateşinden pişiyor, tomurcuklar etrafına dizili yapraklarım, sana benzeyen gül-i Ranalarla doluyor yüreğim… Umutlar biriktiriyorum, sen dolu hayallerle demliyorum kalbimi, sessizliğimden pişiriyorum sana diyemediklerimi… Uzaklardan gelen bir şarkının sesine eşlik ederken dilim; sana fısıldıyor usulca ”bahar geldi geçti sen gelmez oldun” diyor duyuyor musun?
Gitme benden bir daha, mevsimler geçip gideni olsun da, sen benim gönül iklimimin vazgeçilmezi ol, Haziran güneşinden imzalar at gözlerime; bende kalacağına dair. Gitme; kışa emanet etme beni, senin için topladığım gelincik çiçeklerinin boynu bükülür, dallarımdan taşan mutluluklarım, kurumaya yüz tutar sensiz; gitme…
Adı Haziran olan kalbimin lisanından, mektuplar yazılsın yaza dair; ”biz konulu”… Gönül yazgımızın resmi olup da sözlerimiz; çiçekleri olsun mevsimin… Lügatimin en kıymetlisi desin senin için, canıma can bildiğim desin, dimağımın sükût-u ikrarı bilip de seni, sensiz tarifsizim desin kalbim. Eklesin sonra; sen gidince kimsesizim, sen benim ezelden ebedime yazılan, silinmez yazgım; huzur musun ömrüme desin… Manalı gözlerin, gözlerimde suskun bir nehir, yüreğin durgun bir ırmak bende. Akmayacaksa gönlün ömrüme eğer, göm beni gözlerinin dehlizinde, ardımdan son kez bakışın; toprağı olsun gözlerimin… Sevmesen de, gitsen de, gömsen de ben yine de; hiç değilse adımın geçtiği bir dua, sana kalbimin emaneti olsun... Özlemek ki seni ey yar; kalbime Haziran’dan düşen bir rahmet, gözlerinden üzerime damlayan bir yağmur tanesi olsun… Kalbime değen o Haziran gülüşün, kalbime senden hatıra kalsın…