Yoksul insanların elinde bulunan gayrimenkullerin ve kontrol ettikleri üretimin miktarı oldukça büyük noktalara yükselmiştir. Bu devasa büyüklükteki ekonomiyi düzenli ve tutarlı bir yasal çerçeve içinde bütünleştirerek; ekonomik anarşi içindeki yaşam önlenmiş olacaktır. Bunun mümkün olabilmesi için Batılı ülkelerin büyük ölçüde başarılı oldukları mali dönüşüm ve mülkiyet sisteminin hukuki altyapısını hazırlamak en önemli unsurdur.
Eğer bu işlem gerektiği gibi yapılamaz, gelir vergisi kanunları halen olduğu gibi kalır ve çok az beyanname veren dolaysız vergi mükellefi olursa; ne kalıcı bir büyüme gerçekleşebilir ne de mali istikrar sürdürülebilir olur.
Yapılması gereken işin oldukça basit olduğunu iddia eden iktisatçılar da vardır. Bu iktisatçılar, 16 Yaş üstü tüm vatandaşlara beyanname verme yani maliye ile kişisel temas kurma mecburiyeti getirmeyi çözüm olarak sunmaktadırlar. Bu sayede belirli bir tarihte kabul edilecek bir eşiğin üzerinde geliri olanlardan yani mali gücü olanlardan tek ya da iki oranlı bir tarife ile vergi almak, tüm boşlukları kapatmanın gerekli olduğu savunulmaktadır. Hatta kayıtdışını adeta sıfırlamanın, mali gücü olmayanlara da negatif gelir vergisi uygulamanın yani para vermek ama mutlaka ve mutlaka tüm vatandaşları beyannameli mükellef yapmanın gerekli olduğu ifade edilmektedir. Şimdilik aşırı görülen bu görüşü bir kenara bırakıp kolay ve basit işlere odaklanmak gereklidir.
Sonuç olarak dünya üzerinde yapılacak kayıtdışılığı önleme çalışmaları ve benzeri uygulamalar sistemli bir şekilde geliştiğinde Malikiyet ve Serbestiyet Devrinin genel özellikleri ortaya çıkacaktır. Bu devrin en belirgin özelliği kayıtdışılığın en aza indirilmesi, mülkiyet sistemi ve çalışma alanlarının yasal çerçevesinin ortaya konulmuş olmasıdır, vesselam…