Hazreti Mevlana (kuddise sirruh) şöyle bir hikaye nakleder: Bir vakitler ormanda bir fare yaşarmış. Bu kibirli ve yaramaz hayvandan tüm orman halkı rahatsızmış. Herkesin yiyeceğine zarar verir, onlar görmeden onların yiyeceklerini çalar, kırıp dökermiş. Orman halkı birgün bu fareden kurtulmak için büyük bir toplantı yapmışlar. Herkes kendi fikrini söylemiş nihayet bu işi kediye havale ederek yerlerine dağılmışlar.
Bu işi kedi üstlendikten sonra farede huzur kalmamış. Kedi kovalamış fare kaçmış ve nihayet her ikiside ormandan çıkıp bir ovaya açılmışlar. Fare ovaya çıktığına bin pişman olmuş ama, ok yaydan çıktıktan sonraki pişmanlık faydasız olduğunun da farkındaymış. Fare son süratle hem kaçıyor, hemde kurtuluş çaereleri düşünüyormuş. Fare birden bire, merada kocaman bir mandanın otlandığını görüvermiş.
Fare kendi kendine:”İşte kurtarıcım, dev gibi bir cüssesi var. Kediyi bir boynuz vuruşunda parça parça eder.” demiş ve mandaya soluk soluğa yaklaşmış. Manda fareye sormuş:
-“Bu ne haldir ufaklık “demiş.
Fare Mandaya durumunu kısaca anlatmışve:
-“Ocağına düştüm ineklerin en irisi, beni şu kediden kurtarırsan bu iyiliğinin altında kalmam.”demiş.
Manda fareye arkasını işaret ederek:
-“Madem bana sığındın kuyruğumun altında bekle de seni kediden saklayayım”demiş.
Fare denileni yapmış ve manda ise, dışkılayarak fareyi dışkısına gömmüş. Fare yinede gururundan taviz vermek istemeyip, her şeye rağmen dışkının içinde de olsa, kuyruğunu dimdik tutmuş.
Bu esnada kedi mandanın yanında aniden kaybolan fareyi ararken manda dışkısının içinde dimdik duran farenin kuyruğu gözüne çarpmış ve sesizce yaklaşıp, farenin kuyruğundan tuttuğu gibi fareyi dışkıdan çıkararak, onu oracıkta parçalamış.
Hikayemiz burada biter, ama anlatmak istenilen elbette bu hikaye değil, burada verilmek istenilen mesajdır.
Bazı kimseler bazılarının üzerine pislik atmak suretiyle onu korurlar, tıpkı manda ile farenin durumu gibi. Bazı kimselerde gırtlağına kadar pisliğe batarda yinede gururundan taviz vermeyerek kuyruğunu hep dik tutar, tıpkı bu fare gibi. Bazı kimselerde vardır ki, sözde ve görüntüde yaptıkları bir iyilikmiş gibi pislikten kurtardıkları kimseleri kendileri helak eder, aynen bu fareyi kedinin parçalaması gibi.
Öyle ise her pislik atan düşman, her pislikten kurtaranda, dost değildir.