Bir Ramazan günü Abdulkadir Geylani Hazretleri ve dostları bir çölden geçiyorlardı. Hava oldukça sıcaktı. Tuttukları oruçtan dolayı açlık onların takatini kesmiş ve onları halsiz bırakmıştı. Buna rağmen, yollarına devam ediyorlardı. Bu sırada karşılarında bir ışık belirdi ve onlara şöyle seslendi: Ben sizin rabbinizim Ramazan'da yemek içmek size haramdır. Ama şimdi size helal kıldım. Yiyiniz içiniz.

Bu ilginç durum karşısında heyecana kapılan bazıları, hemen su kaplarına ve yiyeceğe el attılar. Tam bu sırada Abdulkadir Geylani hazretleri dostlarını uyardı: Sakın oruçlarınızı açmayın!

Sonra sesin geldiği tarafa dönüp: "Euzu billahi mine'ş-şeytani'r-racim. Euzu billahimine şerri zalike" kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım.

Bu görünen şeyin zararından Allaha sığınırım, der demez nur görünen şey bir anda kapkara kesildi ve ev Abdulkadir benim şeytan olduğumu nasıl anladın diye sordu. Abdulkadir Geylani Hz. “Üç ilimden” diye cevap verdi. “Birincisi Allah helali haram haramı helal kılmaz ikincisi sen bir cihetten göründün oysa Allah mekandan münezzehtir ve sonuncusu senin konuşmanda hem harf var, hem de sesin bir yönden geliyor. Allah (cc) kulları ile harfsiz, savt'sız (yönsüz) konuşur. Anladım ki şeytansın” diye buyurdu.