Ne öğrenebildik

Ne de anlayabildik.

Ya beceremedik mi ? Neyi mi?

Doğduğumuzda ki , insan ismine layık olmayı. Kul olabilmeyi başarabilseydik belki insan sıfatıyla hüDoğduğumuzda ki, insan ismine layık olmayı… Kul olabilmeyi başarabilseydik belki insan sıfatıyla hükmetmeyi, dünyaya anlatabilirdik.

  İnsanız derdik, eksikler ile geldik dünya âlemine...

Aslında fıtratımıza kaydedilmişti, tüm hayatımız için lazım olanlar.kmetmeyi ,dünyaya anlatabilirdik. İnsanız derdik,eksikler ile geldik dünya alemine...

Aslında fıtratımıza kaydedilmişti,tüm hayatımız için lazım olanlar.

Neler di ! Onlar?

Kendimizi tanıyarak yaşamak!!!

İşte ,tam bu nokta da sıkıntılarımız varlık göstermekte değil mi!!

Her insan kendini yüce bir varlık olarak kabul eder. Doğrudur. Asla tartışılacak bir konu değil. İnsan eşsiz bir varlıktır. Eğer böyle mükemmel olarak yaratılmamış olsaydı,kopyaları yapılırdı. İnsan ;Allahın yeryüzündeki vekilidir. Kul ,rabbini yansıtır. Hane muhteşem bir tabloya baktığımızda, alt köşesinde kime aittir diye mutlaka gözlerimiz araya ya. Sonra da “vay be harika yapmış.”deriz.

İnsan da eşsiz yaratılmış her biri tek olan dır. İnsanların tek yaratılmış olması, Rabbimizin sonsuz ve muhteşem ilahi bir yaratan olmasının Örneği dir. Bizler değil yaratanı yansıtmayı, Yaratıldığımız muhteşem halimizi bile taşımayadık. Tek tek kaybettik!!

Vasıflarımızı,bizlere yüklenen sıfatları... Güzel ve iyi olan herşeyi tükettik. Bizler dost olmayı dahi beceremedik. E,yaradana kul olamayan dan beklenmez de. Dost denince durup düşünmeli insan !!! Dost kimdir ki!? Dost muyum? Dostum var mı ki!? Dost; sevincin de ,düğünün de,doğumda...) Üzüntünde,
(cenazende,hastalığında..) Başarın da,(konuşmanda,yazmanda,..) Elbette sorgusuz sualsiz değil, Ama hep yanında olandır. Mesafelerin ne hükmü var dır ki! Kah yanında , Kah,kılometrelerce uzakta. Uzun uzayan yollar dahi olsa,yüreğinde varlığı ile olandır. Dualarında seni anandır. Hele gurbet diyarlarında adına “ana-baba-kardaş”deninlendir. Dostun ile aynı fikirde olmak zorunda değilsin.Tartışa bilirsin.Ama kavga edemezsin. Hade ettin diyelim ,bir fincan kahve ile gönül alabilirsin. Acı bir kahvenin kırkyıl hatırı var demiş ,atalarımız. Peki ,bir dostluğun hatırı ne kadar !? Ya bizler, dostluğu bilemedik! Ya da herkese “dostum”dedik! Bir yerde hata yaptık da... Neresi öğrenemedik. Bilemedik.

Sevgili peygamberimiz , bakın dostun özelliklerini nasıl bizlere aktarmış;”

“Kardeşine gülümsemen, iyiliği emredip kötülükten sakındırman, yolunu şaşıranlara yol göstermen, yol üzerinde eziyet veren diken, kemik gibi şeyleri kaldırman, senin su kabından onunkine boşaltman sadakadır” (Terğîb)

  Belki seninle aynı çoğrafyada büyümedik, Ben vatanımın doğusunda Sen ta batısındaydın. Uzak diyarlarda buluştuk. Yürekten yüreğe akan duygular vardır ya... İşte öyle sevdik birbirimizi. Ağladık, Güldük, Tartıştık

Bir keresinde günlerce konuşmadık. Ne yiye bildim ne içe bildim, Seni kaybetmenin hüznünü  Taşıyamadı,biçare yüreğim. Ama sensiz olmazdı! Deyip,
Attım gurur diye yürekleri aldatan O nefis şeytanını. Sen benim ,Dostumsun!! Riyasız seversen Dost olabilir, Yüreğin başka bir yüreğe. Bunun adına da “dostluk aşkı”  Denir ha bilesin “dostum.” Dostlarımız ile kavgaya doğru yürüyen cümleler kurmayalım.

Aslında siyaset ve maç konuşmayalım. Bırakalım sagcı olsun Solcu olsun Sarı lacivertsiz olmaz  Ya da kırmızısız yaşanmaz desin. Eksiktir insan Eksikleriyle seve bilmektir. “Marifet” Değerli okur dostlarım Kalın sağlıcakla.  Sevgilerimle

Dostunuz Tülay