ALİ CAN TİRYAKİ
ÖZEL HABER

Roma, Bizans ve de en önemlisi Osmanlı döneminden kalma birçok tarihi esere ev sahipliği yapan İstanbul için bir “açık hava müzesi” benzetmesi yapmak yanlış olmaz. Ancak şehre kimliğini kazandıran bu eserlerin birçoğu bugünlerde bilinçli ya da bilinçsiz olarak kaybolmanın eşiğine getirilmiş durumda. Özellikle insanlığa asırlar boyu hizmet eden çeşmeler, tarihî yıkımın en çok hissedildiği mimari unsurlar olarak dikkat çekiyor. 

Önemli su kaynaklarından birisiydi

Şimdilerde adeta cen çemkişen bu çeşmelerden biri de Osmanlı Devleti’nin en önemli sadrazamlarından biri olan Sokollu Mehmed Paşa’nın yaptırdığı Pir Mehmed Çeşmesi. Ttarihi Yarımada’da bulunan Pir Mehmed Çeşmesi, Yanıkkapı sokağında, her geçen gün artan kalabalığın arasında sıkışıp kalmış; bilinçsiz yapılaşmanın kurbanı olmuş bir ata yadigârı olarak dikkat çekiyor. Sanat tarihçilerinin anlattıklarına göre; Sokollu Mehmed Paşa ismiyle de bilinen çeşme, dönemin en önemli su kaynaklarından biri. Kitabesinde yapım tarihi olarak “Hicrî 976 (1568-69)” yazan çeşme, bu yönüyle Galata’nın da en eski çeşmesi. Ancak yapı, şu an yarıya kadar toprağa gömülmüş vaziyette. Dahası lülesinin ve teknesinin yerinde de yeller esmekte. Eserin çeşme olduğunu gösteren tek belirti ise nişi üzerinde bulunan üç satırlık manzum kitabesi.


Çeşmeyi dükkâna çevirmişler

Tarihi çeşmenin gördüğü zulüm bununla da sınırlı değil. Galata’nın göbeğinde olmasına rağmen hazne duvarı kırılarak çeşmenin içine bir dükkân yapılmış. Üst katı da etrafı camekânla çevrilerek iş yeri haline getirilmiştir. Tepkiler üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü çeşmenin üzerindeki dükkânı boşalttırmış.  Fakat dükkan boşaltılsa da varlığını depo olarak korumaya, çeşme de maalesef bir yok oluşa doğru yol almaya devam ediyor.