Yeni bir çağa giriyoruz.Daha önce olduğu gibi yine Müslümanların dünyaya hâkim olduğu bu çağ artık çok yaklaştı. Her konuda İslam’ın güzelliklerinin ortaya konulacağı bu dönemde sulh, sükûnet, barış ve esenlik ortaya çıkacaktır. İslam’ın kelime manası bütün dünyaya hakim olacaktır.
Peki, hadislerde yer alan ve kıyametten önce İslam’ın bütün güzelliklerinin yaşandığı bu dönem nasıl olacak. Kahraman ecdadımızın kendisinden kat kat güçlü orduları dize getirdiği kılıç yolu ile mi?
Hayır, bu dönem İslam’ın güzel ahlakının yaşanması ile olacak. Kılıç kınına girecek maddi ve manevi terakki ile kıtalar grup grup İslam’a koşacaktır. Bunun delilleri çoktur. Yeri geldikçe çeşitli makaleler ile buna yer veriyorum. Bu sefer Rusya ile alakalı bilgiler ışığında bu konuyu biraz daha açalım.
Dünyanın en büyük İslam toplumu olan Endonezya’ya silahlı güçler ile girilmemiş İslam’ın güzel ahlakını yaşayan tacirler vasıtası ile bu beldeler Müslüman olmuştur. Dürüstlük, temizlik, teknolojiyi kullanma ve güzel ahlak; bölge insanını dağa taşa tapmaktan alıkoyarak tevhid dini olan İslam’ seçmesinde en önemli unsurlardan olmuştur.
Yine aynı şekilde ticaretin gelişmesi ve İslam kardeşliğinin sıcak yüzü Rusya’nın arayışta olan insanlarını cezb etmektedir. Tolstoy’dan ali Polosin’e kadar Rusların en değerli düşünürleri, Müslüman olmakta ve komünizmin açmış olduğu dehşetli dinsizlik felaketine karşı İslam’ı tek kurtuluş yolu olarak görmektedirler.
Bediüzzaman bu konuyu şu şekilde dile getirmektedir: “İki dehşetli harb-i umumînin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz, geri dönüp Hristiyan da olamaz. Olsa olsa küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikata dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna’ eden Kur’an ile bir musalaha veya tâbi’ olabilir. O vakit dörtyüz milyon ehl-i Kur’anakılınç çekemez”. (Emirdağ-2 – 72)
Bediüzzaman’ın öngörüleri insanları hayrette bırakacak şekilde bir bir çıkmıştır. Çünkü Kuran ve hadisler ışığında kainatta cereyan eden olaylara bakmakta, derin ilmi ile ayet ve hadislerin ardında yatan sırları araştırmaktadır. Onun ilmi kesbi yani çalışılarak elde edilen emekten ziyade; vehbidir. Yani Allah vergisi ve lütfudur. Bakın Rusya ile ilgili olarak Tiflis’te bir Rus polisi ile geçen mülakatı ve iddiaları büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir.1911Yılında İstanbul’dan Van’a dönerken Batum ve Tiflis yolunu kullanmış burada Rus polisine “Rusya üç karanlığını yaşayacak” demişti. 
“Tiflis’te, Şeyh San’an Tepesine çıkar. Dikkatle etrafı temaşa ederken yanına bir Rus polisi gelir ve sorar:
“Niye böyle dikkat ediyorsun?”
Bediüzzaman der: “Medresemin plânını yapıyorum.”
O der: “Nerelisin?”
Bediüzzaman: “Bitlisliyim.”
Rus polisi: “Bu Tiflis’dir!”
Bediüzzaman: “Bitlis, Tiflis, birbirinin kardeşidir.”
Rus polisi: “Ne demek?”
Bediüzzaman: “Asya’da, âlem-i İslam’da üç nur, birbiri arkasından inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde üç zulmet (karanlık) inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek. Ben de gelip burada medresemi yapacağım.”