Yazıma başlarken, 
Geçen haftaki “Gıda ve İlaç Etkileşimi” başlıklı yazımın ilk bölümünde, günlük hayatımızda yaygın olarak kullanılan bitkisel gıdaların bazılarını örnek vermiş, bunların sadece ilaçlarla etkileşerek değil tek başlarına yani herhangi bir etkileşim olmaksızın da bizim için devadan derde dönüşebileceği vurgulamaya çalışmıştım. Gıda ve sağlıkta beraber başladığımız aydınlanma yolumuza bu hafta yine aynı başlıkla, ancak bu seferhayvansal gıdalar ile ilaç etkileşimleriniele alarak devam etmek istedim. 

SÜT ve SÜT ÜRÜNLERİ (YOĞURT, PEYNİR, DONDURMA, TEREYAĞ, AYRAN. . )
Süt besin ögelerinden protein, karbonhidrat, yağ, mineraller (Kalsiyum, fosfor, potasyum, çinko) ve vitaminlerden (A, B2, B12, B3, D, E ve K) oluşan zengin içeriği ile bebeklik çağından yaşlılığa çok tercih edilen bir gıdadır. 
Sütün besin içeriği, hayvanın türü (inek, keçi, eşek, at. . . vb. ) ve cinsine, bulunduğu bölge hatta şehre, beslenme koşullarına, süt üretme zamanına, sütün hayvandan sağılma zamanı ve şekline göre değişmektedir. 

YARARLARI
Sağlıklı bir büyüme ve düzenli bir gelişim gösterebilmek için her gün süt içilmesi şarttır. Özellikle bebekl ve çocukların vazgeçilmez bir gıdası olarak bilinen süt, aynı zamanda yetişkinler için de en önemli gıdadır. 
Hayatımızdaki en bilinen rolü, zengin kalsiyum içeriği nedeniyle kemik gelişimi ve kemiğin yapısının korunmasıdır. Bunun yanında, kalsiyum içeriğinin kötü kolesterol (LDL) seviyelerini azaltıp iyi kolesterol (HDL) seviyelerini artırarak damar sertliğini önlediği ve metabolizmayı hızlandırarak kilo kontrolünün sağlanmasına ve vermeye katkıda bulunduğu çalışmalarda da gösterilmiştir. 
Sırasıyla sütün içinde doğal olarak bulunan kendi şekeri olan laktoz, sütte bulunan yağlar ve proteinlervücut için enerji kaynağıdır. Sütün yüksek protein içeriğinin, laktozun kan şekerini hızlı yükseltmesini engellemesi ve yağlarında mide boşalma zamanını azaltması sonucunda tokluk süresini uzatarak acıkmayı geciktirmesi, sütün sadece kalsiyum yönüyle kilo kontrolünde etkin olmadığını göstermektedir. 
Sütteki yağ gruplarından biri olan fosfolipidler, beyin ve sinir hücrelerinin oluşumunda çok etkilidir. Sütün içinde vücudun üretemediği mutlaka besinle alınması gereken ve Amerikan Diyet Kurumu tarafından fonksiyonel gıda olarak kabul edilen Omega 6 yağ asidi (Linoleik asit) de bulunmaktadır. Bu yağ asidikanserden koruyucu, bağışıklık sistemini geliştirici, kolesterol düşürücü, damar sertliğini önleyici, gelişmeyi ve büyümeyi teşvik edici, vücutta yağ birikimini azaltıcı, şeker hastalığına (Diyabet) karşı koruyucu, bakteri üremesini önleyici, kas gelişimini arttırıcı, oksijenden türetilmiş zararlı bileşikleri toplayıcı böylece yaşlanmayı ve kanseri önleyicietkileri ile karşımıza çıkmaktadır. 
Ayrıca sütün yağ içeriği, yağda çözünen vitaminler olan A, D, E, K vitaminlerinin bağırsaktan emiliminiyani vücuda alımını sağlar, kolaylaştırır. Kısaca A vitamini görmede, D vitamini kalsiyum ile birlikte kemik gelişiminde ve kemik yapısının korunmasında, E vitamini oksijenden türetilmiş zararlı bileşikleri toplayarak Redwin yaşlanma ve kanserden korunmada ve K vitamini ise kan hücrelerinin biraraya gelerek bariyer oluşturup (kan pıhtılaşması) herhangi bir yaralanmada kan kaybının engellenmesinde görev almaktadır. 
Sütün içerdiği diğer vitaminler suda çözünen vitaminler olan B vitaminleridir. Görevleri ile ilgilikısa bir açıklama yapmak gerekirse B2vitamini şekerlerin enerjiye dönüşmesinde, kan yapımında, doku onarımında görev alırken B3 vitamini şekerlerin enerjiye dönüşmesinde, kas gevşemesinde, yağ seviyelerinin azalmasında (Kötü kolesterolü azaltan, iyi kolesterolü artıran), sinir sistemi gelişimi ve korunmasında, beynin çalışmasında (en etkili vitamin) ve sindirim sistemini korumada etkili olupB12 vitamini ise sinir sistemi gelişimi ve korunmasında, demirin vücutta kullanımında, kan yapımında, genetik materyalimiz olan DNA’nın üretilmesinde etkilidir. 
 
DEVADAN DERDE: ZARARLARI

TEK BAŞINA SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNİN ETKİLERİ

Sizi ÇOK ŞAŞIRTACAK zararlarından ilki, fazla alındığı zaman kemik erimesine neden olmasıdır.
Yanlış okumadınız: “Evet, kemik erimesi”. Kemik yapımı olsun, yıkımı olmasın, kuvvetlensin diye aldığımız sütün aşırı miktarda tüketimi kemik erimesine dolayası ile kemiklerin zayıflamasına, kırılmasınaneden olabilmektedir. Bunun nedeni, süt proteinlerin vücudun asit-baz dengesini bozması yani asitliği artırmasıdır. Vücut, başta böbrekler olmak üzere tüm organları korumak için asitlik durumunu ortadan kaldırmak ister. Hızlı müdahale için kalsiyuma ihtiyaç duymaktadır ve bunu da en kolay kemikleri yıkarak elde eder. Bu nedenle de sütle alınan kalsiyum, vücut için yararlı olmayacaktır. 
Diğer şaşırtıcı zararı ise sütün içerdiği linoleik asitten kaynaklanmaktadır. Sık görülen bazı yan etkileri ishal, bulantı, mide ekşimesi, iyi kolesterol düzeylerinde azalma, deride kızarıklık, deri iltihabı, deride kaşıntı, artmış kan şekeri veinsülin direncidir. En ağır tablo, şeker hastalığı (diabet) ile sonuçlanabilen artmış kan şekeri ve insülün direncidir. 
Sütün zararları arasında zengin besin içeriğinden dolayı metabolizma bozukluklarına yol açması ve bunun sonucunda da kilo alımına neden olması yer almaktadır. 

İLAÇLARLA SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNİN ETKİLERİ
Antibiyotikler hayatımızda oldukça yaygın ve maalesef bilinçsizce kullanılmaktadır. Bazı antibiyotikler(Tetrasiklinler…vb. ) kullanılırken süt ve süt ürünleri ile beslenmekten kaçınılmalıdır. Sütün kalsiyum içeriği antibiyotik emilimini azaltarak etki göstermesini engellemektedir. Bu da hastalığın tedavi dozunda antibiyotiğin kullanılamamasına, bakterilerin direnç kazanmalarına (bakterilerin öldürülememesi veya çoğalmalarına engel olunamaması) ve bunun sonucunda da gereksiz yere ilaç dozunun artırılarak vücudun zarar görmesine neden olur. Aynı beslenme şekli ile artan antibiyotik miktarıdaetkili olmaz, bu sefer başka bir tedavi seçeneği olarak farklı bir antibiyotik çeşidi kullanılır ve aynı tip beslenme nedeniyle bu girişim de başarısız olur, vücut zarar görür. 
Süt ve süt ürünleri Flekainid, Satalol gibi bazı kalp atışını düzenleyen (Anti-aritmik) ilaçlarınve Merkaptopurin gibi kanser tedavisinde kullanılan (Anti-neoplastik, Anti-kanser) ilaçların antibiyotiklerde olduğu gibi emilimini azaltır, bu ilaçlar kanda tedavi edici dozlarına ulaşamadığı için başarısız olurlar. 
Geçen haftaki yazımda bahsettiğim bazı bitkisel gıdalarla ve bu hafta bahsettiğim bazı hayvansal gıdalara yalnız hastalığınızda değil sağlığınızda da sofranızda bu bilinçle yer vermenizi diliyorum. Yazılarımla ele aldığım gıda örnekleri yaygın olarak kullanıldığı veya tercih edildiği için tarafımdan seçilmiştir. Bu örnekler azdır, buz dağının su üstünde gözüken küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Dolayısıyla vücut yapınıza, zevkinize, imkanlarınıza göre beslenme şekilleriniz elbette değişecektir, gıdalarınız çeşitlenecektir. Bununla ilgili, uzman görüşü almanız sizin hayat sürenizi ve kalitenizi artırmanıza vesile olacaktır.