Uçmayı bilip de, göğe değemeyen kelebekler gibi bir yanımız. Kendi kendine konuşan vemutluluğun hisli namelerine kur yapan, bir nota defteri taşıyoruz adeta içimizde.

Bazen sözlerini bilmediğimiz bir türkünün melodisine emanet ediyor hislerini dokunaklı şarkıya.

Bazen ardı arkası kesilmiyor dinlemelerin. Çok sevince kesilmiyor bu ardardalar. Sonra dakikalarınhesabı yapılıyor; yanında bir dakika daha fazlası için.
Kelimeler patlamış mısır taneleriyle yarışıyor adeta; gönlümden uçarken gönlüne. Sırf tevafukolsun diye mutluluğumuz, sevmeleri çok severiz biz ..gökyüzünü severiz, mavileriseveriz,yağmurları,bulutların o karmaşık şekillerine mânâ yükleyen çocuk yanımızı severiz.

Hayatı yaşanır kılan her bir hisle nefes alır içimiz. Dokunduğumuz ne varsa bu alemde o kadarızaslında, hissettiğimiz kadar, gülümsediğimiz kadar, üzülebildiğimiz kadar bazen de. Peki ,yasuskunluğumuz. Gönlümüze tercüman edemediğimiz kimsesiz cümlelerimiz. Kaybolan neşelivirgüllerimiz. Yerini bıraktığı üç noktalarla öyle sükuta hapsolup da, uyur yüreğimizde. Bir kıpırtısıbinlerce çığlıklara nasıl da kapı açar bazen..
“Yetmez mi hüzünler perim yetmez mi?

Sana bir İnşirah Sûresi neşesi

Yetmez mi hüzünler perim

Bana bir Yasin sessizliği...” diyor ya dizelerinde Hüsrev Hatemi;ben hep o Yasin sessizliğinin ellerindentutup da binlerce hüzünler perisi uçuruyorum yüreğimden.
Sessizliğin ;karanlıklar arasında sıkışan ve duvarıma yansıyan gölgesinden korkarım bazıgeceler...sahipsiz tüm hislerimin sitemlerine, teselli olamayan yanıma yenilir gururum.. hep bir ümitder yine içimden bir ses;bilirim ki beslediğim güvercinlerin hatırına eser bu şefkat rüzgarı..Sensusarken, bozacının sesinden korkan saçı örgülü yaşlarımın gözleri açılır ;korkar ama sever yine deseni..
Aslında herkes mahcuptur kalbine karşı. Kimi umursamaz ;tıpkı kendisine hediye edilen ömrü gibi,lezzetini bilmediği ve çiğnemeden yuttuğu sayısız hisler ve gönül kırdığı kişilerle aynı muamelede.
Kimi sever kalbini ve siler mahcubiyetini narin bir kıymetle. Bu döngünün içinde benimle birlikteyaşlanan bir mevsimsin sen. Bazen yazdan sıcak bir kelamla ,bazen de yürek donduran buz gibi birsoğukla...Ne vakit gülüşünden sürersen gözlerime; bilirim ki o vakit baharı gelir yüreğimin..

Bahar dediğin hayat ve memat arasında ikram edilen bir rengin dramı değil mi? Herkes gönülrenginin etkisiyle nasiplenir bahardan. Çokça yağmurlar gerek bize gökkuşağına kavuşmak için.
Yağmur baharda sol yanımızı yıkayan bir iksir misali, tane tane bazen; bazen sağanak sağanak arındırırbizi tüm haksızlıklardan...
İlkin hayat kokulu çiçeklerle nefes alırken; sonrası hep bir yaprak dökümünden ibaret. Ömürgibi, gönül gibi, huzura maya çalan sol yanımız gibi değil mil?Herşey kelebeğin etkisiyle bir varmış biryokmuş gibi..