"Ses, Ses bir iki."
Haykırmak istiyor için içine sığmıyor değil mi?               
İhtiyacımız var kısa da olsa küçük bir sevgi dolu cümleye, ufakta olsa minik bir süprize, yüzündeki tebessüme sıcak bir gülümsemeye ihtiyacımız var.
Bağıra Bağıra yüksek sesle herkese sevgimizi sunmak, menfaatsiz yaklaşımlar aşılamak, sebepsiz iyilikler saçmak gibi temiz duygularımız var,
Hiç bir çıkar beklentisi olmayan güzel yüreklere sahip insanlara ihtiyacımız var.              
Başını omzuna koyabileceğin, hep yanında olmasını isteyeceğin, sabah uyandığında gözlerine bakabileceğin biri olmalı hayatınızda..
Hafife alıyorsun ama bu duygular ile hayata daha sıkı tutunuyorsun.
Nasıl mı?
Çölde Susuz kalmış ağaç düşün; eksikliği acı verir, dayanılması zor, tek başına parçalara bölünmüş kurumuş dal misali kırılmaya mahkum..
Bir de yağmur kokusu olan toprak düşün huzur veren yeşillenmiş tomurcuk gibi filizlerini açmak için sabırsızlanan yaprak.                    
Aşk'ta böle birşey.
Tabi yarım yamalak elinin ucu ile sahiplendiğimiz, iteleyip öteye 
ittiğimiz, kenarda unuttuğun bayatlamiş ekmek misali ilgisiz bırakılan kalp'ten bahsetmiyorum.
Aksine avazın çıktığı kadar haykırmak istediğin, içini kıpır kıpır eden, neşe dolu duygulardan bahsediyorum..              
Çay ile Şeker gibi               
Tuz ile Ekmek gibi
Do ile Re gibi
Kalem ile Kağıt gibi
Sen onu çizip karalar iken, o sana yüreğini ortaya kocayacak kadar cesaretli.
                            
İçine atma sevgini, Haykır.
Sakın! Geç kalma aç açabildiğince kalbinin sesini sonuna kadar.
Sev sevebildiğin kadar.
Utanma! Hepimiz hakediyoruz leyla-mecnun gibi aşk yaşamayı..
BİR PRENS BİR PRENSES 'te SENSİN.