Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davanın 16. duruşması, 3 sanığın daha savunmasının alınmasıyla tamamlandı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada şüpheli eski Genelkurmay Harekat Plan Daire Başkanı Tümgeneral Baki Kavun da savunma yaptı.

Genelkurmay Karargahı'nda, darbeci askerlerle görüşmeler yaptığı, darbecileri engellemeye yönelik herhangi bir girişimde bulunmadığı, karargahta rahatlıkla dolaştığı ve derdest edildiğini öne sürdüğü saatlerde telefonunu kullandığı belirlenen Kavun, hakim karşısında, FETÖ'cü olmadığını, hain darbe girişimine karşı durduğunu iddia etti. Kavun, "Ben bu darbe girişiminin içinde yokum, eğer haberim olsaydı durdururdum." dedi.
Kavun, karargahta o gece terörle mücadele toplantısının bitmesinin ardından makamında gerekli çalışmaları yaptığını, mesaiyi terk etmek üzere hazırlandığını ancak Genelkurmay Başkanı ve İkinci Başkan çıkmadan teamül gereği karargahı terk edemeyeceğini, bu nedenle beklediğini savundu.

Birkaç saat sonra silah seslerinin gelmeye başladığını, ne olduğunu anlamaya çalıştıklarını ileri süren Kavun, darbe mesajlarının kendisine ulaşmadığını, bilgi almak üzere Genelkurmay Harekat Merkezini aradığını ancak bilgi alamadığını iddia etti.

Genelkurmay Harekat Başkanı olarak merkeze gidip ne olduğunu öğrenmek istediğini söyleyen Kavun, kapıda bekleyenlerin, "Genelkurmay Başkanımızın emri var, içeri alamayız." diyerek kendisini geri çevirdiklerini belirtti. Kavun, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, karargahtan çıkış yapmadığından bu emre karşı gelmediğini öne sürdü.

Karargahta serbestçe dolaşmasına izin verildiği yorumunu kabul etmeyen Kavun, "Ben komuta katında değildim, harekat merkezi bölgesindeyken burada kimseyi derdest etmediler. Daha sonra emir subayım, birisinin helikopterle tahliye edildiğini, tam göremediğini ancak Kara Kuvvetleri Komutanı'na benzettiğini söyledi. Bunların hepsi bende şüphe uyandırdı, hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordum." şeklinde savunma yaptı.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezini saat 22.35 sıralarında aradığını, telefona çıkan kişiye "Karargahta silah sesleri var, orada bir şey var mı?" diye sorduğunu ileri süren Kavun, "Bana, 'O konuda mesaj yayınlandı, haberiniz yok mu?' diye cevap geldi, mesajın ne olduğunu sorduğumda da 'Siz yerinizi söyleyin, ben mesajı size ulaştırırım.' yanıtını aldım. Askeri teamüllere uygun olmayan bu yanıtı alınca telefonu kapattım ama sanık olan bu kişiyle telefonla görüşmekle suçlanıyorum." diye konuştu.

Baki Kavun, harekat merkezinden de yanıt alamayınca emir astsubayı ile kendisini odasına kilitlediğini, silah ve bomba seslerinin yoğunlaşmasının ardından kendisinin de hedef olabileceğini değerlendirerek yer değiştirdiklerini anlattı.

Sanık Kavun, şunları söyledi:

"Harekat Başkanı emir astsubayının odasına yer değiştirdik, ışıkları kapattık, televizyonu açmadık. Tamamen kim olduklarını anlamaya yönelik arayış içinde oldum. Bu süre içinde ailem dışında kimseyle mesajlaşmam yoktur. Bu sırada, ÖKK Komutanı'nın beyanlarını öğrendim. Güveneceğim tek kişi olarak Zekai Aksakallı'yı düşünerek saat 03.07'de aradım. Olayın arkasında kimin olduğunu sordum, 'Partigöç var, onunla görüş, vazgeçir.' dedi. Bulunduğum yerin ortaya çıkması söz konusu olabilirdi. Karargahta silah sesleri duyulmaktaydı, kapı dışarıdan açılmaya çalışılıyordu. Koridordaki seslerin kesilmesini bekledim ve harekat merkezine gitmeye karar verdim. Emir astsubayım ile saat 03.30 sıralarında koridora çıktığımızda bizi aradıkları belli olan kurmay binbaşı, sivil silahlı ve teçhizatlı kişilerle karşılaştık. Fırat Alakuş ve ÖKK personeli geldi. Beni emniyetli bir yere götüreceklerini söylediler.

Şahsi cep telefonumu verdim, resmi telefonumu vermedim. Bu işlemler silahlar doğrultulmuş şekilde yapıldı. Ellerimi ve gözlerimi bağladılar. Komuta katına götürdüler. Ellerimi ve gözlerimi bağlamaları yaklaşık 20 dakikalık süreç almıştır. Kendimi bilerek derdest ettirdiğim gibi bir onur kırıcı suçlamayla karşı karşıyayım."

"Karargahta kaldığım için sanık konumundayım"
Kavun, görüntülerin ifadesini doğruladığını, derdest edilmesinin senaryodan ibaret olduğu iddiasının zandan öteye geçemeyeceğini savundu.

Darbecileri vazgeçirmek için saklandığı yerden çıktığını ve bu nedenle darbecilerce yakalandığını öne süren Kavun, "Akıncı Üssü'ne götürülenler mağdur, ben karargahta kaldığım için sanık konumundayım." beyanında bulundu.

Derdest edildikten sonra yetkili birisiyle görüşmek istediğini, başarılı olamayacaklarını söyleyerek, kan dökülmemesi için vazgeçmeleri telkininde bulunduğunu öne süren Kavun, burada kaldığı süre boyunca bu telkinlerine devam ettiğini anlattı. Kavun, yaklaşık 4 saat sonra tuvalete gitmek istediğini söylediğini ve burada kızına "Merak etmeyin." diye mesaj attığını kaydetti.

Darbe girişiminde bulunanların vazgeçme eğilimine girdiklerinde kendisini de serbest bıraktıklarını savunan Kavun, polislerle karargahtan ayrılabilecekken odasına çıktığını ve emir komutayı düzene sokmak için mesaiye devam ettiğini ileri sürdü.

Yunanistan'a helikopterle kaçan askerler olduğunu duyduğunu ve bu konuda çalışmalar yaptığını ifade eden Kavun, kaçak 8 darbecinin getirilmesi için muhafız görevlendirilmesini bizzat kendisinin emrettiğini öne sürdü.

Kavun, vardiya amirinden de ordu, kolordu komutanlıklarıyla temasa geçmesi ve durum raporu vermesini istediğini söyledi. Baki Kavun, darbe faaliyetine katılmadığını, darbeciler tarafından derdest edildiğini, delillerin kendisini doğruladığını savundu.

Duruşma, bugün Kavun'un savunmasıyla devam edecek.