Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Die Zeit gazetesine verdiği demeçte, Türkiye'nin Menbiç tarafından da saldırıya uğradığını belirterek, ''Fakat bu saldırı sona erdi. Şimdi Amerikalılarla, Münbiç ve Fırat'ın doğusundaki kentlerin istikrara kavuşturulması yönünde mutabık kaldık. Bunun için çalışma grupları kurduk. 19 Mart'ta Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’la görüşeceğim. ABD'nin terör örgütlerine destek vermekten vazgeçeceğini ümit ediyoruz. Bunlar ülkenin yüzde 25'ini kontrol altında tutuyor fakat şehirlerde yaşayan halkın çoğunluğu Arap'tır. Örneğin Rakka. Bu kenti kim kontrol ediyor? YPG. YPG'nin sürdüğü 350 bin civarında Suriyeli Kürt, Türkiye’de yaşıyor.'' ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin başlattığı Zeytin Dalı Harekatı'na değinen Çavuşoğlu, "Hedef, tehlikeyi ortadan kaldırmaktır. Tehlike son olarak Afrin'den gelmekteydi. Afrin'den Türkiye'ye yaklaşık 700 civarında roket atıldı. Çok sayıda sivil kaybımız var. Bunlardan bazıları, Türkiye'de yaşayan Suriyelilerdi; bazıları ise Türklerdi. Başka seçeneğimiz yoktu. PKK ve YPG’den kaynaklanan tehlikeyi ortadan kaldırmak istiyoruz.'' değerlendirmesinde bulundu.

ABD Kongresinde senatörlerin Türkiye'ye yaptırım uygulanmasını tartıştıklarının hatırlatılması üzerine Çavuşoğlu, Türkiye olarak ABD'nin bunu yapmamasını tercih edeceklerini belirterek, ABD'nin Türkiye’yi yaptırımlarla cezalandırmak istemesi halinde de Türkiye'nin, Rusya veya diğer ülkelerden farklı bir tepki göstereceğini, buna yanıt vereceklerini vurguladı.

ABD'nin Türkiye'yi tehdit etmemesi gerektiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, ''ABD bizi tehdit etmemeli. Biz NATO müttefikiyiz. ABD, birçok ülkeye yönelik tehditte bulunarak, 'bu veya şu ülkede doğalgaz alma' diyor. Böyle olmaz. Güçlü olmak haklı olmak değildir.'' dedi.

"Kilit müttefiklerden biriyiz"

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin NATO üyeliğinin tehlikede olup olmadığının sorulması üzerine de şunları kaydetti:

''Biz NATO’nun kurucu üyesi olup, ittifaka birçok katkılar sağladık. Afganistan ve başka ülkelerde etkiniz. Biz, kilit müttefiklerden biriyiz. Bu, bizim stratejik tercihimizdir. Hiç kimse bizi NATO’dan çıkaramaz, bu teknik açıdan mümkün değildir. Burada, Türkiye karşıtı duygular söz konusudur. Ancak NATO üyeliğimizin sorgulanmasına izin vermiyoruz. NATO bizim evimizdir. Birisi gelip, NATO’nun evimiz olmadığını kim söyleyebilir? Bazı Batı ülkeleri, Türkiye gibi ülkelere karşı nasıl davranıldığını maalesef halen bilmiyorlar. Artık Türkiye'ye 20 yıl öncesi gibi muamele edilemez. Türk milleti bunu reddediyor. ABD ve AB, Türkiye’nin eşit ortak olduğunu anlamalıdır.''

Türkiye'nin Rusya’dan NATO sistemleriyle uyumlu olmayan S-400 füze savunma sistemini almasına gerekçe olarak ABD Kongresinin çekincesini hatırlatan Çavuşoğlu, ''Kendi füze savunma sistemimiz olmaması nedeniyle buna acilen ihtiyacımız vardı. Kongrenin çekincesi nedeniyle, ABD’den basit tüfek almakta dahi zorluk çektik. Birisinden almak zorundaydık. ABD yönetimi, Kongrenin bunu onaylayacağına dair güvence verirse, onların Patriot sistemlerini alırız.'' diye konuştu.

Dışişleri Bakanı, tutuklanan Yunan askerlerinin Yunanistan’a iltica başvurusunda bulunan helikopter pilotlarıyla takas edileceği iddialarını ise reddetti.

"Terör örgütünü yok etmeliyiz"

Mevlüt Çavuşoğlu, Guta ya da İdlib'de yaşananların prensipleri ve Astana ile Soçi’de varılan anlaşmaları ihlal ettiğine dikkati çekerek, Rusya’yla bir buçuk yıldır siyasi bir çözüm bulmak için ateşkes ve gerginliği azaltma bölgeleri konusunda ilerleme kaydettiklerini dile getirdi.

Rusya ve İran’dan bu nedenle söz konusu anlaşmaların ihlal edilmesine son vermelerini beklediklerini belirten Çavuşoğlu, ''Guta’da yaşananlar suç teşkil etmektedir. Birçok sivil, gaz kullanılmak suretiyle öldürülmüştür. Bunlar, Suriye rejiminin savaş suçlarıdır. Rejimin hangi kimyasal silahlar kullandığına dair soruşturma yapılmaktadır.'' ifadelerini kullandı.

Bakan Çavuşoğlu, BM'nin 2041 sayılı son kararının adı geçmeyen Afrin'le alakası olmadığını vurgulayarak, ''Guta ve İdlib’den söz edilmektedir. Söz konusu olan rejim ile muhalefet arasındaki çatışmadır, terör örgütlerine karşı mücadele değildir. Teröristler, bu kararın dışında tutulmaktadır. PKK, terör örgütü olarak tanınmaktadır. Terör örgütünün adının PKK veya YPG olmasının önemi yoktur, zira bunlar aynı örgüttür. Askeri harekatımız, bir terör örgütünü hedef almaktadır. Bu nedenle, söz konusu terör örgütünü yok etmeliyiz.'' değerlendirmesinde bulundu.