15 Temmuz günü valilik, güvenlik birimleri ile yaptığı toplantıda şehre 10-15 kadar PKK militanın sızdığı ve PKK'nın şehir yapılanmasından da 20-25 kadar kişinin silahlandırıldığı istihbaratı/tespiti üzerine 5 mahallede sokağa çıkma yasağı ilan etti ve operasyon yapmak için sivilleri tahliye etti...
Ancak; valiliğin operasyon için komando desteği talebine, Tugay Komutanı “2. Ordu’dan bilgi verdiler başka bir görev var” diyerek asker vermeyeceğini belirtti.
Ve 15 Temmuz gecesi… O gün Hakkâri/Yüksekova'da olan Asayiş Kolordu Komutanı da helikopter ile Siirt'e gelecekti ama Yüksekova'dan havalanan komutan önce Van'a uğramak istedi ve Van'da işgal kalkışmasını haber alınca Siirt'e gelmekten vazgeçti. Kolordu Komutanı’nın Siirt'e geleceğini bilen işgalciler aynı saatte Silopi’den Özel Kuvvetler’e ait bir helikopteri Siirt'e göndermişti.

Evet, İşgalciler kendilerine destek vermeyen Kolordu Komutanı’nı iner inmez derdest edecek ve Ankara'ya götüreceklerdi. Ama planları tutmadı ve kaçmak zorunda kaldılar.

Tugay kendi kışlasında yeteri kadar taburları olduğu halde komutanlarının işgale destek vermeyeceği değerlendirilerek kendi taburlarını tugayda bekletip ve 'arazi arama-tarama faaliyeti' için kırsala görevlendirip; komutanı işgale destek veren Eruh Taburu’nu Siirt merkeze “PKK'ye karşı operasyona gidiyoruz” diyerek vali ve emniyet müdürünü gözaltına almak için getirmişti.

Eruh Tabur Komutanı kendi askerlerine “PKK operasyonu için gidiyoruz” demişti, Tugay Komutanı kendi askerlerine tatbikat demişti, Jandarma Alay Komutan Vekili de kendi askerine “Halk 6-8 Ekim olaylarında olduğu gibi isyan etmiş, vali ve emniyeti korumaya gidiyoruz” demişti.

Ancak işgalci komutanlar vali ve emniyet müdürünü gözaltına almakta ısrarcıydı...

Valinin onlara kesin bir dil ile “Vatana ihanet ediyorsunuz, polise gerekli talimatı verdim; kışlanıza geri dönmez ve yanlış bir şey yaparsanız gerekeni yapacak ama Anadolu çocuğu olan askere yazık olacak” demesi ve tabii Asayiş Kolordu Komutanı’nın telefon ile verdiği “Kışlana dön” talimatı vali, emniyet ve halkın dik duruşu onları geldikleri gibi geri dönmek zorunda bıraktı...

Şimdi gelelim asıl konuya...

Bir gece önce şehre sızdığı söylenen PKK militanları [ki vatandaştan bazıları onların ilk başta asker elbisesi ile mahalleye geldiğini söylüyor] işgal teşebbüsü sırasında askeri zırhlı araçların PKK ablukasını bırakıp valiliği işgal etmeye gelmesi üzerine açılan koridordan faydalanarak kaçtılar.

Tüm bunlardan sonra şimdi soralım!

1- Neden İşgalciler bölgede sadece Siirt’te kışlalarından çıkarak Valiliğe ve halka bu denli büyük bir taarruzda bulundu; Siirt Valisi’nin Fetö örgütü ile mücadele ediyor olması mı yoksa aldığı tedbirler nedeniyle PKK’nin Siirt’te faaliyet/varlık gösterememesi mi?

2- Bölgenin diğer illerindeki işgalciler harekete geçmek için Siirt’in Asayiş Kolordu Komutanını derdest etmesini mi bekledikler?

3- Asker, PKK ablukasını kaldırınca sözde savaşmak için bir gün önce şehre gelen teröristler neden savaşmadan gitti; İşgalciler ile PKK’nin anlaşması mı böyleydi yoksa PKK’lılar “Zaten Erdoğan devrildi savaşmaya gerek kalmadı” mı dediler?

4- Aylardır devam eden çukur savaşları, canlı bombalar, bombalı araçla yapılan eylemler ve diğer tüm hadiseler tıpkı 12 Eylül darbesinde olduğu gibi 15 Temmuz itibari ile bıçak gibi kesildi. Bir yıldır DAEŞ ve PKK’nın yaptığı saldırı ve eylemler bu işgale/darbeye zemin hazırlamak için miydi?

5- PKK yöneticileri ‘Bizim Devlet, Bayrak, Ordu, Misak-ı Milli ile sorunumuz yok; amacımız Erdoğan’ı devirmek’ derken bu Darbe/İşgali mi kastediyorlardı.!?! PKK’nın medya sorumlusu Zana Azadi’nin “Fethullah Gülen’i hiç sevmem ama Erdoğan’ı devirmek için PKK’nin onlarla yaptığı ittifakı doğru buluyor ve destekliyorum” itirafındaki ittifak Siirt’te herkesçe net olarak görüldü. 

Fatih Sevgili/Diriliş Postası