SÜLEYMAN UĞUR / MÜLÂKAT

Son günlerde ülkemizdeki sentetik madde kullanımına bağlı ölümlerin artışı ve başlama yaşının 9’lara düşmesi içler acısı. Diriliş Postası Gazetesi olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi prof. Dr. Gökhan Oral ile madde bağımlılığının öncesini ve sonrasını konuştuk.

Gençlerde ve çocuklarda hangi yıldan sonra madde kullanım hızında patlama yaşandı?

1995’lerde bir şeyler oldu. 1995 diyorum çünkü yakalanan maddeler tahlil için laboratuvarlara gönderildi ve inanılmaz artış vardı.

Bazı kimseler, polisin önceki dönemlere oranla daha fazla madde yakalamasını göz önünde bulundurarak bu artışın sebebini, polisin iyi çalışmasına bağladı. Sonra baktık ki; belki de öyle değil. Belki de ülkemize daha çok uyuşturucu girmiş olabilir.

Kimler tarafından ne sebeple ülkemize uyuşturucu madde sokuluyor? Bunun ekonomik amacının dışında siyasi bir amacı olabilir mi?

Siyasi bir boyutu var mıdır bilmiyorum. Bu soruya cevap verebilecek makamda değilim. Ben sadece bilim insanı olarak datalardan yola çıkarak Türkiye’de 90’lı yılların ortasında işler karışmaya başladı diyebilir ve dikkatleri çekebilirim. Ergen ve gençlerde 90’lı yıllarda madde kullanımı bariz bir şekilde patladı. O dönemde haberlerde bunları sürekli görüyorduk. Konuya ilişkin olarak “tinerci çocuklar” diye adlandırılan o dönemlerin sokakta yaşayan çocuklarını örnek verebiliriz. Aslında onlar evden kaçmış, sokakta yaşayan veya kimsesiz çocuklardı. Büyük bir kısmı çok kısa sürede yani birkaç yıl içinde uçucu madde bağımlısı oldu. Çeşitli nedenlerden dolayı sahip çıkamadık çocuklara.

Madde kullanımı sokakta yaşayan çocuklarda daha fazla? Buradaki etken faktör aile eğitimi ya da başka bir sebep olabilir mi?

Biz bunu hastalık statüsünde incelemeyi öngörürüz. Türkiye’de kolera salgını ortaya çıkmış olsaydı bu salgın doğal olarak hijyeni kötü olan, bedensel ve fiziksel yönden daha zayıf olan insanlarda başlardı. Bağımlılık da en riskli grupta başlıyor. Birincisi her çocuk ve ergen en riskli gruptur, ikincisi bunlar sokakta yaşıyor; ruhsal bakımdan zor durumdalar, sosyal bakımdan da zor. Sokak çocuklarında başlar ve geniş halkalar şeklinde yayılır. Doğal olarak ki öyle de oldu maalesef. Hastalığı orada izole etmek lazımdı ama edemedik.

Uyuşturucu kullanımının bulaşıcı olduğunu söylediniz, toplumdaki her bireyin risk altında olduğunu işaret ettiniz. Peki bulaşıcı hastalıkların tedavisinde, örneğin verem hastalığının tedavisinde herhangi bir ücret alınmazken bağımlıların tedavisinde ücret talep ediliyor. MeselaAMATEM’de madde tedavisi özel başvuruda SSK’lı veya Genel Sağlık Sigortası’ndan faydalananlardan ücret talep edilmezken, sigortasız olanlardan bağımlının durumuna göre her seferinde 45 TL ile 400 TL arasında ücret talep ediliyor ki bu rakam toplamda 4000-5000 TL arası bir rakamı bulabiliyor. Bu konuda bir çalışma yapılması gerekmiyor mu, ücret konusunda bir kolaylık sunmaları gibi?

AMATEM’de çalışmadığım için bilmiyorum para alıyorlar mı, bilgim yok. Adli işlemle gidenden para tahsil edilmediğini biliyorum. Özel başvurularda ücret talep ediliyordur ama ben sizinle aynı fikirdeyim. Bir kolaylık sunmaları gerekiyor.Bu konuda fon sağlayıcı vakıflar kurulabilir,Yeşilay gibi dernekler kurulabilir. Kim bilir belki şuan bizim bilmediğimiz fon vardır ve bahsi geçen kişiler fon üzerinden ücretsiz tedavi ediliyordur.

Ülkemizde çocuk ve ergenlerde kullanıma başlama hızı ürkütücü boyutlarda. Bunun sebebi nedir, neden çocuklar arasında bu kadar hızlı bir şekilde yayılıyor?

Bu maddeler kullanıma başlama aşamasında kullanılan maddelerdir. Batı’da da öyle. Bu maddelere ulaşmak çok kolay ve ucuz. Şimdi bazı yasalarda önlemler alındı.

- Anayasa’da uyuşturucu madde imal ve ticareti ile ilgili maddeler

Madde 188. - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye'de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.

(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(4) Uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya baz morfin olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Gençlerin ve çocukların madde kullanımına başlama sebepleri nelerdir?

Şimdi bunun birçok boyutu var. Sosyal, hukuki, tıbbi, sosyal adli tıp dediğimiz boyutu gibi birçok boyutu var. “Genellemek istemiyorum” dememin sebebi şu; herkes olayı farklı bir noktadan görüyor. Narkotikçi başka bir yerden görüyor meseleyi, psikiyatri uzmanı başka bir yerden, adli tıpçılar başka bir yerden görüyor.

Maddeye başlama yaşıbaz alındığında ülkemiz dünya ortalamasında hangi noktada?

Avrupa ülkelerine oranla sevindirici boyutlardayız ama artış hızı çok korkutucu. Buna önlem alınmalı. Aile desteği, sosyal aktiviteler ve buna benzer maddeleri sıralayabiliriz, ama birlik olarak bu sorunun çözümünde ortak paydada buluşmamız şart.

Türkiye’de son dönemlerde sentetik madde kullanımı sonucunda birçok gencimizi ve çocuğumuzu kaybettik. Bu ölümlerin nedeni nedir, direkt ölümlere yol açan madde yapısı mıdır?

Madde kullanımı çeşitli sebeplerle öldürür.Birincisi maddenin vücuda aşırı yüklenmesinden kaynaklanan ölümler, ikincisi, vücudun maddeye aşırı duyarlılığı sonucunda yaşanan ölümler, üçüncüsü bağımlının halüsinasyonlarla kendini farklı ortamlarda hayal etmesi sonucu kazaya bağlı ölümler, üçüncüsü bu maddeyi kullananlarda bağışıklık sistemi zayıflar ve ölümcül hastalığa kapılarak gerçekleşen ölümlerdir. Bir diğer ölüm çeşidi ise endirekt ölümlerdir, madde etkisi altındayken işlenen cinayetler gibi...

Madde bağımlılığını önlemek açısından neler yapılabilir, ya da yaptığımız teşvik edici yanlışlar nelerdir? Eğitim mi, aile yapısı mı, ne gibi yanlışlarımız var ve 1995 yılından günümüze kadarki süreçte bu yanlışların düzeltilmesi için ne gibi adımlar atıldı?

Kişisel kanaatimi söyleyeyim, bir kere devlet politikası gerekir. Öyle bir politikadan bahsediyorum ki okulda okutulan kitaplardan öğretmenlerin tutumlarına, anne babaların çocuğa vereceği eğitim biçiminden çocukla ilgili alınacak koruyucu mahalle içi tedbirlere, sokaktaki insanların tutum ve davranışlarından, narkotik ve polisin tutum ve davranışlarına,  sınır güvenliği ve gümrüğün tedbirine kadar tüm ülkeyi kapsayacak önlemlerin alınması lazım. Yani öyle bir politika ki, bunun izlerini gazetedeki haberde bile göreceksiniz, televizyondaki filmde bile göreceksiniz.

 RTÜK diyecek ki; sen uyuşturucunun zararlarını sunuyorsun ama yanlış yol izliyorsun ve bu özendirici oluyor, gibi...

Konuyla alakalı bir anımı anlatmak istiyorum müsaadenizle hocam.

Lise yıllarında okulumuz bizi Adana Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği tiyatro oyununa götürmüştü. Oyunun teması uyuşturucuydu. Ses efektleriürkütücü ve dram konulu bir oyundu. Bu oyunun sonunda öyle korkmuştum ki, sanki korku filmi izlemişim, sokakta zorla uyuşturucuya alıştırılacağım hissine kapılmıştım. O gün bu gündür bu illete bulaşmaktan uzak durdum çok şükür.

Bu tarz etkinlikler, sanatsal faaliyetlerin de etkisi olmaz mı önlem açısından?

Bu senin için geçerli. Yani bu oyunu izleyen 150 kişi içinde aynı sonuca ulaşılacak bir oyun düzenlendiyse mesele yok. Lakin öyle bir oyun yok. Uzmanlarla birlikte çok hassas biçimde hazırlanmalı. Eğitim verecek kişinin de tam donanımlı olunması lazım.

Bakın ABD bunu yaşadı. 60’lı, 70’li yıllarda uyuşturucu zararları hakkında eğitim verildi, aksine uyuşturucu kullanımı artış gösterdi. Bu nedenle uzmanlar tarafından eğitim verilmelidir.

Uyuşturucu madde satıcıları veya baronları, ülkemizde genç nüfusu hedef alıyor, ülkemizin en büyük gücünü hedef alıyorlar yani, bu nedenle bu konuyu terör olarak değerlendirmemiz ve terör kapsamına almamız doğru olmaz mı sizce, yani hukuki boyutta soruyorum?

Bunu keşke bir hukukçuya sorsan. Benim görüşüm ‘Evet’ terörle ilişki içindedir. Tüm terör örgütlerinin bu ticaretin içinde olduğu gerçek ama hukuki boyutu bilemem, “yasa kapsamına alınabilir mi? alınamaz mı?” bu benim yetkimde değil.

Bu tablonun düzelmesi için ne gibi önlemler alınabilir?

Nasıl engelleneceği ile ilgili muhtelif şeyler var fakat bu çok büyük bir mesele. Terör gibi dünyayı ilgilendiren bir mesele haline gelmiş durumda.

Yani hocam sentetik maddelerin üretimini durdurarak alternatif geliştirilemez mi?

Çok zor, sentetik madde 10 katı kadar daha karlı olduğu için bunların yasaklatılması çok zor. Eskiden ilaç endüstrisinden temin ediliyordu bu kafa yapıcı maddeler.

Önlem konusunda kişinin kendini koruması için azami tedbir alması lazım diyebiliriz. Kişiler önce kendilerini korumalı. Aileler çocuklarını korumalı. Bunu uzatabiliriz.