İlkokul kitaplarından bu yana zihnimize kazınan öğretilerin değiştiğini görüyoruz. Tüketen Türkiye modelinden üreten bir ülke konumuna geldik. Artık devlet büyüklerimiz diğer devlet büyüklerinin önünde eğilip düğmelerini iliklemiyorlar. Peki, böylesine değişen ve gelişen bir ülkeyi rahat bırakırlar mı? Tabi ki hayır. 

Ankara’da suikast sonucu öldürülen Rus büyükelçi olayına da bu perspektiften bakmak gerekir. Eskiden bir sorun hakkında alınan kararları bildirmek üzere bizi masaya çağırırlardı. Şimdi ise masayı kuran ülke haline geldik. Rusya’da yapılması planlanan Suriye görüşmelerini baltalamak isteyen provokatörlerin hedefi işte bu yüzden Türkiye oldu.  

Oluşturulan bu Yeni Türkiye modeli bazılarını rahatsız ediyor ve rahatsız etmeye de devam edecektir. Ardı ardına patlayan bombalar, ülke içerisinde yaşanılan suikastlar ve yapılması planlanan muhtemel hainlikler. Aslında herkes kendi işini yapmaya çalışıyor. Bir yandan düşmanlarımız ülkeyi zayıflatmak ve eski haline döndürmek için elinden geleni yapıyor. Diğer yandan ülkemizin has evlatları canları pahasına çalışmaya ve üretmeye devam ediyorlar. 

Biliyorlar ki Türkiye’nin şaha kalkışı bütün oyunları bozmaya yetecektir. İnsanların mağdur edilmediği, mazlum kanı akıtılmadığı, İslam coğrafyalarında yer alan rezervlerin sömürülmediği yenidünya düzeni. Bu yenidünya düzeni ancak Yeni Türkiye ile mümkün olacaktır. Çünkü tarih bu tecrübeyi altı yüz yıl boyunca en güzel şekliyle yaşadı. Barışın hüküm sürdüğü, adaletin ve huzurun daim olduğu bir dünya sistemi.  

Kim ne derse desin, Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin kazandığı nadir liderlerden biri. Bence şu ana kadar çıkarmış olduğu en iyi lider. Asil duruşu ve söylemleri ile ülkenin vizyonuna katkı sağlayan bir şahsiyet. Yeni Türkiye modelinin hangi düzeyde olduğunu merak ediyorsanız, cumhurbaşkanımızın söylemlerine dikkat etmeniz yeterlidir.

Israrla vurguladığı ‘Dünya 5’ten büyüktür’ söylemi, kabına sığmayan bir Türkiye’yi işaret ediyor. Sonrasında yine ısrarla vurguladığı Lozan Antlaşmasının gözden geçirilmesi meselesi… Türkiye’nin bunca yıllık geçmişinde bunları ifade edebilen başka bir lider var mıydı? Yoktu… Ne ülkemizin duruşu ve durumu buna müsaitti nede liderlerimiz de böylesi bir vizyon vardı. Ne kadar hamd etsek azdır. 

Nasıl ki Rus Büyükelçisinin suikast sonucu öldürülmesiyle birlikte Türk-Rus ilişkileri zarar görmedi. Bundan sonra da ülkemiz üzerinde ne yaparlarsa yapsınlar boş. Bu şaha kalkışı engelleyemeyecekler. 15 Temmuz hain işgal girişiminde ülkemiz bu sınavı güzel bir şekilde geçti. Bundan sonrası her türlü tehdit ve baskıya rağmen gelişmeye ve büyümeye devam eden bir Türkiye!

Bize düşen görev ise şu olacaktır: Birlikteliğimizi ve şaha kalkışımızı engellemek isteyen şer odaklar türlü türlü fitneliklerde bulunacaklardır. Millet ve devlet olarak el ele vererek buna müsaade etmeyeceğiz. Zaten güneydoğu illerimizde yapılan milli birliktelik mitingleri de bunun en güzel şahidi oldu. Yeni Türkiye’yi yolundan etmek için yapılacak her türlü tuzağa karşı uyanık olmak ve bunu güzel bir üslup ile dile getirmekte boynumuzun borcudur. 

Sonsuz hamd olsun ki, Türkiye eski Türkiye değil!