Memur ve idareciler aslında tüketici sınıfının bir parçasıdır. Ne kadar çok memur bulunursa israfta o surette artmaktadır. Toplum hayatının devamı ve ihtiyaçlarının giderilmesi ancak sanat, ticaret ve ziraat alanındaki üretime bağlıdır. 
Şayet ihtiyaçtan fazla üretim olursa o zaman ülke halkı fazlasını dış ülkelere ihraç ederek ülke kalkınmasına ve zenginliğine hizmet etmiş olurlar. İsrafa alışan idareci ve memurların çok olduğu, tüketimin arttığı, üretimin azaldığı, herkesin gözünü devlet kapısına diktiği bir ülke daima fakir düşer.
Günümüzde üretim gücü yükselen başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkeleri yavaş yavaş dahi olsa dünyanın ekonomik ekseninin doğuya kaymasına sebep olmaktadır. Batı dünyası tüketim yüzünden eski gücünü yitirmeye başlamıştır. İskandinav ülkeleri gibi Batıdaki bazı refah toplumlarında çalışanların tasarrufa yönelmek ve israfın önlenmesi konusunda göstermiş oldukları tepkiler manidardır. Bu durum dahi Batının masallardaki “pembe yüzyılının” sona erdiğini göstermektedir. 
ABD’nin aşırı tüketim yüzünden içine düştüğü zorlu ekonomik değişim karşılıksız para basmak sureti ile önlenmeye çalışmaktadır. Rezerv para olan Amerikan Doları, Çin ve Rusya başta olmak üzere büyük ülkelerin ortak hareket etmesi sonucunda tahtından indirilirse yakın bir gelecekte daha ciddi ekonomik krizlerin içine düşmesi ABD için sürpriz sayılmamalıdır.
Çünkü neredeyse bütün sektörlerde üretim azalmış son derece güçlü bir tüketim ABD toplumunu içten içe ele geçirmiştir. Dünyanın en büyük borçlu devleti olan ABD, her yıl bir trilyon dolara yakın cari açık vermektedir. Bu miktarı azaltmak bir yana her geçen yıl daha da fazla artışla karşılaşılmaktadır.
Ülkemize dönecek olursak üretim gücü her ne kadar artmakta olsa bile tüketim miktarımız oldukça fazladır. Ülkemiz her yıl milyarlarca dolar cari açık vermektedir. Bunu önlemenin en önemli yolu ise yukarıda belirttiğimiz üzere israfı önlemek ve tasarrufa yönelmekle mümkün olacaktır. Aileler devlet gibi yönetilmeli israftan elden geldiğince kaçınmalıdır. Geçenlerded Ekonomiden sorumlu bakanın kamudaki makam araçlarına dair israfı önleme kampanyası pek yerinde bir gayret ve çabayı göstermektedir.
Evet, bir yerde örneğin evde cari açık var ise yani gelirler giderlerden eksik çıkıyor ve devamlı surette borçlanılarak devam ediliyorsa iflas kaçınılmazdır. Ayağını yorganına göre uzatmalı diyen atalarımız gibi israftan ve aşırı tüketimden kaçınmak zorundayız. 
Eğer gelir seviyemizi arttırma imkânı bulabilir isek işte o zaman cari açığa düşmeden ihtiyaç duyduğumuz yatırımları yapabiliriz. Aksi takdirde ekonomik kriz; hepimizi ezip geçecektir, vesselam…