Desem ki size, koca bir su kütlesi var. Ve en dibine kadar çöple dolu. Bir çok yanı kirlenmiş durumda. Siz elinize bir olta alıp derindeki kiri, çöpü yok sayarcasına, su yüzeyindeki çöpleri toplarsanız, her topladığınız çöpten sonra derinlerden temizlendi sandığınız yerden yeni çöp gelse ve yeniden yüzeyi kaplasa. Yaptığınız temizlik boşa kürek çekmekten başka ne işe yarar ki?
İsimlere, kelimelere, adlara, sıfatlara takılıp sorunları bu isimleri yok ederek çözebileceğini sanmak büyük handikaptır.  Kafamızda “hero” ilan ettiklerimizi, sıfatlarla alkışlayarak, sorgulamayan kafa tası, boş bir bakış açısına sahiptir.
Bir toplumun içinde kargaşa, türlü türlü olaylar varsa, birey başkasına değil,ilk ve en evvel aynanın karşısına geçip, kendini yoklamalı. Kendinden sonra, kendi ailesini, ailesinden sonra sülalesini, sülalesinden sonra muhitini, ilini, elini, belini, dilini düşünmeli. Eksilerini ve eksiklerini, ortaya çıkarmalı, çıkarmakla kalmamalı, çözümlerini görebilmeli. görmekle de kalmamalı, bu çözümleri uygulamalı.
Bir kişinin terörist, kötü, satılmış, olmasından daha kötüsü nedir? Diye sorsam, kötünün ardından giden insan kitlesidir dersiniz. 
Devlet dairesinde elişi yapan hatun, telefonla aradığınız ya da yanına gittiğiniz vakit, sizi top gibi sektiren çalışan zihniyet, sen kendi işine olan saygıyı yitirmişsin, hangi vatan, millet, kavramından bahis edersin ki?
Ne alakası var demeyin. Milletleri ekonomileri ayakta ve güçlü tutar yer yer. 
Yarından itibaren mesailer akşam 17:00 değil, 20:00 olacak, herkes 3 saat ücretini almaksızın çalışacak desem isyanlar başlar. Sendikalar dolar, taşar.  Ekonomimizin canlanması adına böyle bir zorunluluk getirilse bilemedim ki kaç kişi sıcak bakar ?
Masa başlarında, sokaklarda tabi ki vatan, millet ve memleket aşkımızı haykıralım da, dilde var olan hiç bir kavramın derinliği ve altının doluluğu yoksa etkili değildir. Ve samimiyetinizden bahis edemezsiniz. Toplumsal handikaplarımız, kültürel yozlaşmalarımız, kültür erozyonlarımız, milli kimliğimiz, şahsi duruşumuz olması gereken gibi olmadığı sürece, yanisi sorunu asıl kaynağından çözmedikçe geçici çözümlerle isimleri iyi ilan etmek, meseleye yüzeysel bakmak, çözümleri geçici sonlandırmaktır. 
Özel sektörde, devlet bünyesindeki iş yerlerinde KADINI META GİBİ GÖREN ZİHNİYET, KENDİNİNKİNİ NAMUS, DIŞARDAKİNİ BİLMEM NE SIFATIYLA ETİKEYLEMEYE MÜSAİT KAFATASI, SENDEN BİR KERE HİÇ BİŞEY OLMAZ.
İnancını gösteriş için, menfaat için, pazarda gösteren kadın ya da erkek, dünyadaki EN BAHTSIZ, EN AHMAK VARLIKSIN. Oturup düşünmen gereken çok MÜHİM sorunların var. 
* RÜşvet alan, veren bir toplumda, 
*Kendininkini namus, elinkini eğlence ve etiket malzemesi bellemiş kafataslarıyla
* Gösterişten İslam inancı ve yalancı oyuncu Müslüman halleriyle, 
*Yerine göre, adamına göre doğruların şaştığı yerlerde.
* At gözlüklerini üçer, beşer takmış, adı fikir olan komik fıkraların anlatıldığı masalarda.
*Menfaat ve satılmışlık, satın alınmalık bu denli benimsenmiş bir ticari dünyada, Gelin, dürüst olalım, kendimizi tartalım. Niyetlerimizi hep birlikte bir daha objektif geçirelim gözden. Olması gereken hallerimizi, içindeki hallerimizi, 
Gerekli güncellemeyi yapıp, “ toplumsal kafatasımıza” olması gereken reseti atalım.
AKSİ TAKDİRDE, DAHA ÇOK UZUN HAVA DİNLEYECEK, VE DAHA ÇOK UZUN HAVALAR SÖYLEYECEĞİZ.