Bilirsiniz işte, hemen  her mahallede vardır onlardan. Eskiden , kapı eşiğine minder atıp beklerlerdi avlarını . Sanırım git gide azalıyorlar.Zahide Teyzemiz ,artık apartmanın  otomatiğine  basmaz oldu.Birinci katın merdiveninden  parmaklarımızın ucunda çıkardık birzamanlar.Yakalanmadan koşmak,zevk verirdi  çoğu kez.Pencerede yolunuzu gözleyen , her seferinde, sizinle sohbet etmek için bahaneler bulan, kimin çocuğu olduğunuzu tam çıkaramasa da anne babanıza selamsöyleyen…Bilirsiniz işte, her mahallede , her köşe başında vardıZahideler , teyzeler… 
Otomatiğe basmaz oldular, yolumuzu gözlemez oldular bir gün. Önce , pencereden  sallanan elleri silindi ; sonra , perdenin titrek gölgesi . Ardımızdan okuyup üflemez oldular, gittiler bir bir. Nurumuzmuş , belki nârdan  kurtuluşumuzmuş.
   Basmaz oldu Zahide Teyzem otomatiğe.Gün olur , elinde birnazar boncuğu ;yakanıza takayım ister,direnmeniz nafiledir; takmışsa teyzem,boncuğu üzerinize iliştirmeden geçemezsiniz kapısından.Yasin okur bir de durmadan.Dilinde , elinde  tesbih” sen kimin kızısın,  yaz bakayım adını defterime?”diyor. Kayıt bedava , kontenjan sınırsız , dua defterine eklenmenin huzuru anlatılamaz.Fakat her gördükçe soracaktır  Zahide’m ,  teyzem: Neydi senin adın , kaçıncı kattaydı eviniz ? Arada” mîde ilacım bitti “ der. Aldırmak ister , genç birini apartmana girmeden eşikte yakalar otomatik teyzem. Mîde ilacını ne bilsin çoluk çocuk? Anlatamaz derdini , anlatır anlatır da  anlatamaz gazoz istediğini bakkaldan. İçini  yakmıştır geçen yıllar. Söndürmek ister . Hele bayram ziyaretine gittiyseniz , rahmetlinin  nasıl da dağ gibi bir adam olduğunu , bir anda onu yapayalnız bıraktığını ,  Romanya’dan nasıl her şeylerini bırakıp geldiklerini,  anlatır durur. Trenleyurda dönüşlerini ,artık  hayatı boyunca burnundan gitmeyecek olan  beş parasızlığın kokusunu , açlığın kokusunu anlatır Zahide Teyzem : Simit kokusu…
Alıp gitsem,  takma dişleriyle ısırabilir  mi , şekeri mi çıkar , damağına susam mı kaçar , ağlar mı o günlere yeniden  dönüp ? 
Kapısına poşetler asılır bazen. Konu komşu asılır teyzeme.. Teyzem basmıyor otomatiğe artık . Anahtarla kapıyı açmaya üşeniyoruz , bu ilgiye alışmışlık, belki bu şımarıklık yüzümüzü düşürüyor. Şimdi kim açacak kapıyı?Avcundabayram şekerleri , yüzünde Şeker Bayramıyla kim basacak otomatiğe ? Bilirsiniz işte ; her köşe başında vardır Zahide’ler , teyzeler ; kalmadı. Elimde simit ,kapıya astım.Suratını astı perde , titremedi . Elleri hiç titremezdi verirken. Alırken sesi titrerdi .Geçmişin  tünelinden süzülen ses ; notası parmaklarımdan kayan  bir flüt gibi titrerdi o vakit.  O vakit cırcır böcekleri susar , saygıyla dinlerdi merdiveni. Mermer basamaklara düşerdi gözleri .Tansiyonu çıkmışsa sararırdı mermer. Şekeri çıkmışsa kızarırdı basamak basamak.Geçen yaz , henüz diktiği Romanyalı asmaya , can suyu döktürmüş ,çoluk çocuğun diline düşmüştü. O asma büyüyecekte…
Balkondaki çamaşırlar el sallıyor peşimizden, asma yaprakları , Romanya’nın kahraman Türklerinden Mürvet’in cömert yüzü gibi  salınıyor. Mürvet “Türklere bir iyilik yaptıysanız, bunu kat kat fazlasıyla alırsınız.” dedirten kahraman olarak anılmakla  kalmaz Romanya’da . İnsanların dertlerini dinler,  sıkıntılarını, ,ekmeğini , her şeyini paylaşır.Romenler , köylerine “Mürvet” ismini verirler.Yıllar sonra”Mürvet” ismi , dilin canlı bir varlık olması hasebiyle  “Murfat” halinedönüşecektir.Mürvet , Romen bir kızla evlenecek  ve “Radu” adında bir de oğulları olacaktır.Romanya’da  zenginler , yoksullara hayatı yaşanmaz kılacak ve topraklarına el koyacaklardır.Mürvet’in sıcak dostluğunun da, misafirperverliğinin de eder akçe olmayacağı günler yaşanacaktır Romanya’da .Radu ve arkadaşları, zenginden alıp fakire veren kahraman haydutlar olacaklar, günün birinde , hazinelerle dolu bir gemiye saldıracaklar ,gemide binlerce çuval dolusu üzüm çubuğu kökü  bulacak ve babasıyla birlikte topraklarına dikeceklerdir”.Murfat Bağları”olarak anılacak bu topraklar, zenginlik ve neşenin menbaı sayılacaktır.
Romanyalı asma büyüdü, çardağımızı  sardı bugün.Zahide Teyzem, gölgesini bıraktı bizlere. Bağlarımız yoksa da , ip atmıştık dostluğa , bir asma çardağını bahane ederek.
Şimdi kim açacak bize apartman kapısını ?
Balkonda asılı kalmış çamaşırlar , el sallıyor ardımızdan.Konserve  kutusundan bozma saksı devrilmiş , tangır tungur yuvarlanıyor zeminde .Alüminyum  kazanı alamamış içeri, yağmur damla damla deliyoreskiyi. kim açacak şimdi  kapıyı bize  ?!Yapraklar titriyor , elimde simit, asılı kaldım  kapıda . Bilirsiniz işte ,sahi sizin mahallede kaldı mı ki ; Zahideler , teyzeler?
Kaldıysa , benim yerime de ellerinden öpüverin.