27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül1980, 28 Şubat 1997 ve 15 Temmuz 2016’da ABD’nin azmettirdiği ve Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış Sabetaycı Generallerin yapmış olduğu darbelerin yaraları hala sarılmış değildir.

Bu darbecilerden Batı Çalışma Gurubu (BÇG) isimli yasadışı bir kurucusu ve yöneticisi olan general ve amirallerden sadece birkaç tanesi hüküm giymiş diğerleri hala paşa paşa gezmektedir. Üstelik bu hain darbecilerin mağdur ettiği binlerce insanın mağduriyeti devam etmektedir.

“Kör ölür badem gözlü olur” diyen atalarımız gibi darbeseverlerin bir kısmı sanki darbecilerin açtığı yaralar kapanmış gibi her 8-10 yılda bir yapılan bu azgınlığın hesabının sorulmasını istememektedir. Balık hafızalı olan bu kişilere hatırlatılması gereken önemli olayları ve bu darbeci generallerin yaptığı edepsizlikleri tekrarlamakta yarar görüyorum.

Darbecilerin açtığı yaraları, BÇG’ye indirgeyerek kapatmak bu millete yapılmış olan haksızlıkların en büyüklerinden bir tanesi olacaktır. Hele hele yapılan edepsizlikler yetmemiş gibi ardından çirkin sözler sarf eden generallere hadlerini bildirmemek Hükümet ve Adalet Bakanlığının büyük suçlarından birisi olarak tarihe geçmiş ve 20 yıldan fazla devam etmektedir.

Çirkin söz ve icraatlar çoktur. O halde sık sık bazılarını ikaz edip “Adalet” yazan Ak Parti yöneticilerine ve adaletin sağlanması ile yükümlü kamu görevlilerine hatırlatarak vazifelerini yapmaya davet edelim.

Dönemin Erzurum Bölge Jandarma Komutanı olan Tuğgeneral Osman Özbek İHA’nın kaydettiği bir konuşmasında rahmetli Başbakan Erbakan için şöyle demişti: “Ulan p... dinde krallık mı var?”

Özbek yıllar sonra bu sözüyle Başbakan’ı hedef almadığını söylese de yargıya sızmış FETÖ mensubu hakim, savcılar ve bir de Erbakan’ın oğlu Fatih’ten başka kimseyi inandıramamıştı. Zira Özbek’in Artvin’de bir denetleme sırasında Suudi Arabistan Kralı’nın davetlisi olarak umreye giden Erbakan ve ailesiyle ilgili sözlerinin devamı olarak aynen şunları da söylemişti:

“Adam olan gidip o krala misafir olmaz. Kusura bakmayın adam olan sülalesini, devletin bilmem nesini kiralayıp da misafir götürmez. Ben bunu kabul etmiyorum. Başbakan değil bilmem ne bakan olsa, etmiyorum.”

Özbek’in sözleri çok açıktır. Fakat bu yetmemiş gibi sonrasında da şu darbecililerin dolduruşuna gelip emekli olduktan sonra şu haltları yemeye devam etmişti. Almış olduğu Emekli Tümgeneral maaşının boğazından kolaylıkla geçmemesi için bu yazıları basında tekrar etmek gerekiyor:

Başbakan’a ve Türk milletine ağır hakaretten çekinmeyen Özbek şu sözleri söylemişti:

“Bu kadar angut millet mi olur, salak millet mi olur? Gerekirse OHAL de gelir, sıkıyönetim de...,  ‘Sözde değil özde’ dedin, adam seçilince istifa etmeliydin”.

Evet, önceki darbelerin yanlarına kar kalmasının verdiği cüretle 28 Şubat süreci generallerinden Osman Özbek, ortaya çıkarak Âşık Veysel Kültür Derneği’nin 29 Ekim’de düzenlediği panele konuşmacı olarak böyle çirkin ifadelerde bulunabilmişti.

28 Şubat sürecinde dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’a kamera önünde ve açıkça küfreden Özbek, bu kez AK Parti, Başbakan ve bakanlara ağız dolusu hakaretler yağdırmıştı.

OHAL’in geri getirilmesini istemiş, 28 Şubat post-modern müdahalesini desteklemiş, AK Parti hükümetini yıkmaya dönük girişimleri de çok masum bulmuştu. Özbek, Erbakan’a ettiği küfür sebebiyle herhangi bir ceza almamış üstelik tümgeneral rütbesine terfi ettirilmişti.

Darbeci askerlerin yediği haltlara karşın hiçbir ceza almadan paşa paşa gezmeleri sıradan bir hal aldığı için ölmez kalır isem, bu çirkin tutumları yazmaya devam edeceğim. Umulur ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan bir girişimde bulunur. Elbette bu sayede açılmış ve hala kanamakta olan yaralarımız bir parça şifa bulur.

Biz de gazeteci olarak memleketimizin daha önemli meselelerini yazmaya devam ederiz, vesselam.