Önemli bir mühendislik çalışması olan bu köprü, Elbe nehrinin istenilen güzergâhta Mittelland Kanalı ile karışmaması ve üstüne üslük gemilerin üzerinden rahatça geçebileceği şekilde tasarlanmıştır. Köprünün tek taşıdığı ağırlık üzerinden akan suyun ağırlığıdır. Yani üzerinden geçen gemilerin ağırlığı etki etmemektedir. Suyun kaldırma gücü ile köprünün ayaklarına bindirdiği ağırlık kuvveti gemiler için sıfır olmaktadır.
Almanlar bu köprüyü yaparak denizcilik konusuna ne derece önem verdiklerini göstermişlerdir. Almanlara bu hayali veren ve nehrin üzerinden başka bir nehrin akıtılması fikrini veren de Osmanlı mühendisleridir.
Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa’da gördüğü suyollarından ilham alan Türk mühendisleri, aradan iki asır geçtikten sonra bu sefer Konya’da suyolu ile hem sulama hem de nehir taşımacılığı maksadı ile nehrin üzerinden nehir akıtma fikrini projelendirip hayata geçirmeye çalışmışlardır.
Devrin Padişahı Sultan Abdülhamid Han, projeye destek vererek inşaatın başlamasına sebep olmuştu. Fakat şimdiki “istemezükçüler” o dönemde de vardı. Sonunda bu projenin de bitirilmesine engel oldular. Müsait yerlerine kına yaksınlar zira temelleri atılan Konya Suyolu Projesi” aynı Volga-Don Kanalı gibi yarım kalmıştır.
Ömer Faruk Yılmaz, bu konuda yazmış olduğu kitap ile bu projeye ışık tutmaktadır. Kitabında Beyşehir Gölünden gelen suyun Çarşamba nehri üzerinden geçirilmesi düşünülmüştür. Bu maksatla nehir üstünden nehir geçirilmesi için bir su köprüsü inşa edilmesi düşünülmüştür. Konya Ovası Sulama projesi başlıklı kitap bilim insanlarının çalışmaları için fevkalade güzel bir eserdir. Aynı zamanda Abdülhamid Han’ın denizciliğe verdiği önemi de göstermektedir. Öyle ki Padişah, dünyada o güne kadar örneği bulunmayan su köprüsünü de planlamış nehir üstünden nehir akıtarak ticaretin gelişeceğini düşünmüştü.
Türklerin hayal ettiği ve projelendirdiği önemli denizcilik işlerini Almanlar hayata geçirmiştir. Denizaltı gemisinden tutun; ticaret savaşı stratejilerine kadar yarım bıraktığımız birçok işi tamamlayıp hayata sokmuşlardır. Hamidiye Krüvazörünün Akdeniz’deki harekatı dillere destan olmuş Almanlara ilham vermiştir. Ayrıca Konya Su köprüsünün benzerini Magdeburg’ ta inşa edip kullanıma açmışlardır. İşte bu denizcilik endüstrisindeki başarılı ve sonuç alan gayretlerinden dolayı Avrupa’nın en güçlü ekonomisine sahip devleti olmuşlardır.
Ülkemizde birçok nehir suyolu taşımacılığına elverişli olsa da ne yazık ki bozkır kültürünün egemen olması ve “denizciliği boğazda rakı içmek” olarak algılayan zavallılar yüzünden hiçbir suyoluna sahip olmadan 2020 yılına gelmiş durumdayız. Tuna nehrini ticari maksatlı olduğu kadar askeri yönden de ustaca kullanan cihan devleti Osmanlı’dan hiç ders alamadık. Sultan 2. Abdülhamid’in projesinden ise hiç haberciğimiz bile olmadı.
Abdülhamid Han, savaşlarla ve Batı meftunu anarşistlerle uğraşmaktan bu projesini hayata geçirememiştir.