ABD, yapılmaması gerekeni yaptı ve 1.4 Milyar ödediğimiz ve üretim ortağı olduğumuz F- 35 uçaklarına el koydu. Bu durum 105 yıl önce İngiltere’nin aynı şekilde 4 Milyon Sterlin ödediğimiz halde el koyduğu Sultan Osman ve Reşadiye isimli savaş gemileri olayına da benziyor. Osmanlı Devleti “Üzerinde güneş batmayan imparatorluğu” olarak adlandırılan bu gaspçı devlete karşılık olara savaş açarak; cevap vermişti. Sonuçta; Çanakkale, Yemen ve Irak’ta binlerce İngiliz askeri öldürüldü ve esir edildi. Gerçi Filistin’deki ihanet yüzünden Osmanlı Devleti’de büyük kayıp yaşadı ve ortadan kalktı. Fakat dünyanın en güçlü devleti olarak ifade edilen İngiltere bir daha belini doğrultamamıştır. Bunun benzerini şimdi ABD yapı- yor. Resmen teslim edilmesi gerekirken savaş uçaklarımıza el koydu. Elbette derhal bunun cezası kesilmelidir. Onurlu ve bir büyük devlete yakışır şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde bütün dünya ülkelerine karşı Türkiye’nin ne otoritesi ve ne de itibarı kalır. İkinci bir çuval geçirme hakaretine maruz kalmış oluruz. Ne yani ABD ile savaşa mı gireceğiz? Savaş en son seçenektir. Lakin Türkiye’nin itibarını ayaklar altına alan böyle bir davranışa karşılık vermek zorunluluğu vardır. İlk tedbir olarak 44 yıl önce yine bir Temmuz günü ABD’ye karşı yaptığımız gibi bir davranış gösterebiliriz. 1975 Yılında iktidarda Milliyetçi cephe Hükümeti vardı. Adalet-Milli Selamet-Milliyetçi Hareket partilerinden meydana gelen koalisyon hükümeti ülkemizin onuruna yakışacak derecede bir karar almıştı. Sonrasında yıllar geçtikçe bunun ne derece doğru olduğu ortaya çıkacaktı. Bu dönemde yaşadığımız olaylar geleceğe ışık tutması açısından çok önemlidir. Bakın neler yaşanmıştı: Türk Hükümeti, 25 Temmuz 1975 tarihli Bakanlar Kurulu kararnamesiyle ‘’Türkiye’deki sayıları 21’i bulan bütün ABD üs ve tesislerini” kapatmış İncirlik üssünü ise bundan sonra sadece “NATO’nun kullanabileceği” bir şekle çevirmişti. Amerikan üsleri bir bir boşaltılarak 21 üs ve tesisten, 5 bin asker ve sivil personel Amerikalı ülkeden çıkartılmıştı. Bu durum Türk Silahlı Kuvvetleri açısından son derece yararlı olmuştu. Çünkü yıllar boyu milli silah üretme projeleri askıya alınmış bunun yerine ABD’nin kullanım dışı bıraktığı silahlarla dolu bir ülke haline gelmiştik. İşin kötüsü bu silahlara ödediğimiz paralar yüzünden ekonomimiz felç olmuş hatta 70 sent’e muhtaç hale getirilmiştik. FMS Kredilerinin faizleri dahi müttefikliğe yakışmayan bir politika ile aleyhimize işletilerek ağır borçlanmalara sebep olmuştu. ABD kovulduktan sonra özellikle Donanmamızda yerli silahlar kullanılmaya başlamış Berk ve Peyk isimli iki muhribi ve çeşitli savaş gemilerini inşa ederek ABD’ye bağımlılıktan bir nebze kurtulmaya başlamıştık. NATO Müttefiki ülkeler ile çeşitli silah anlaşmaları yaparak bunları Türkiye’de üretmeye başlamıştık. Bugün büyük ölçüde yerli imkanlarla üretilen milli savaş gemilerinin öncüsü olarak Batı Almanya ile MEKO Fırkateynlerini üretmeye başlamıştık. O yıllarda Almanlar şimdiki gibi kalleşlik yapmıyor teknoloji transferine imkan sağlıyorlardı. 2 Tanesi Gölcük tersanesinde ve 2 tanesi de Batı Almanya’daki tersanelerde inşa edilen bu gemiler ülkemizin yüz akı olmuşlardı. Halen bu gemileri kullandığımız gibi daha da gelişmiş olanlarını da üretip kullanmaya devam ediyoruz. Sonunda ABD yanlış yaptığını görerek ülkemize uyguladığı ambargoyu kaldırmıştı. Fakat Kenan Evren isimli darbeciye 12 Eylül 1980 ihtilalini yaptırarak yeniden ülkemizin ensesinde boza pişirmeye başladılar. Tekrar sinsi ve aşağılık oyunlarını oynuyor faşist darbecileri kışkırtarak yeni yeni darbeler yaptırıyorlardı. 28 Şubat 1997’de binlerce dindar askeri ordudan attırarak 15 Temmuz 2016’da FETÖ örgütüne yaptırdıkları darbeye zemin hazırladılar. Bu arada çeşitli zamanlarda haince ve kalleşçe eylemler yapmaktan da geri durmuyorlardı. Örneğin Muavenet isimli muhribimizi tatbikat esnasında Saratoga isimli uçak gemisinden atılan güdümlü mermilerle vurmuşlardı. PKK örgütüne silah yardımı yaparak binlerce askerimizin şehit olmasına yol açtıkları yetmiyormuş gibi kullanım ömrü sona ermiş savaş gemilerini zorla ülkemize kakalamaya çalışıyorlardı. Cumhurbaşkanı Özal, Orgeneral Eşref Bitlis ve Muhsin Yazıcıoğlu gibi devlet adamları- nı şehit ettiler.