Şimdi biraz da korsanlığın en büyük sebebinden bahsedelim. Zira Somali’deki otorite boşluğu buna neden oluyordu. Şimdi saldırılar sona erdi ve 8 yıl önce yaşadığımız bu saldırılardan eser kalmadı. Türkiye devlet olarak Somali’ye büyük yardımlarda bulunmuştu. Yıkılan devlet otoritesi yeniden kurulmuş fidyecilikle geçineceğini zanneden haydutlar çaresiz kalmışlardı. Şimdi tekrar bu korsanlık adı verilen deniz haydutluğu olması istenmiyor ise şu tedbirlerin alınmasında yarar görüyorum: 1. Her şeyden önce Aden Körfezinde açılmış olan koridor üzerinde dikey geçişler hariç emniyetli bir bölge kurulması gereklidir. Buraya balıkçı gemileri de dâhil olmak üzere hiçbir geminin girmesine müsaade edilmemelidir. Bu sayede balıkçı kılığına giren korsanları etkisiz hale getirmek mümkün olacaktır. 2. Ayrıca Birleşik Arap Emirliklerinde bulunan korsan önleme merkezinin Yemen Devletihakimiyetinde bulunan Sokotra Adasına alınması gereklidir. Buradan korsanlara çok daha çabuk ve kolay bir şekilde müdahale etmek mümkündür. Sokotra Adası başta olmak üzere Aden Körfezi’ne en geniş sahili olan Yemen Devleti’ne aittir. 3. Gerçi şu anda Yemen’de kan gövdeyi götürmektedir lakin savaş bittiğinde bölgedeki devletlerin otoritesi zayıflatılmayıp bilakis güçlendirilerek korsan saldırıları önlenebilecektir. 4. Hiçbir devlet otoritesini tanımayan ve hukukî olarak yargılanmaları çok zor olan Aden Korsanları’nın bu bölge ülke kanunlarına göre yargılanması ve cezalandırılması gereklidir. Evet, Somali Korsanları’nın bu eylemlerini yapmasındaki en büyük etken bölgede otorite boşluğunun olmasıdır. Bundan 15 yıl önce Somali’de iyi kötü bir hükümet vardı. (Adı Müslüman Mahkemeleri Hükümeti gibi bir şeydi.) ABD ve Avrupa ne maksatla olduğunu tam olarak anlayamadığım bir şekilde Etiyopya askerlerini ülkeye sokarak bu hükümeti devirdiler. Somali’de yeniden otorite boşluğu meydana çıktı. Bu arada Malakka Boğazı’ndaki korsanlara özenen Somalili işsiz güçsüz ve aç insanlar, gemilere saldırmaya başladılar. Nereden öğrendilerse gemilerde silâh olmadığını ve denizcilerin bu konuda çaresiz olduklarını biliyorlardı. Kısa zamanda gemicileri soymak yerine rehin almanın daha kârlı olduğunu anladılar. İşte Aden Körfezi bundan sonra tam bir kâbus denizi haline geldi. Yüzden fazla gemi kaçırılarak ağır fidyeler alındı. İşin kötüsü buradaki insanlar korsanları suçlu olarak değil de birer kahraman olarak görüyorlar. Kaçırdıkları gemilerden aldıkları fidye parası sayesinde günü kurtarmayı akıllarına koymuşlar. Ne feci bir durum… Somalili korsanlar Müslüman olarak bilindiği için yaptıkları “haramilik” ne yazık ki bir buçuk milyarlık İslâm dünyasının üzerine kara bir leke olarak düşüyor. Herkesten önce bölgenin Müslüman ülkeleri bu çirkin olayları önlemek için bir araya gelmeli ve korsanlık olayına bir çözüm bulmak zorundadır. 11 Eylül Saldırısı başta olmak üzere DAEŞ, El-Kaide ve benzeri terör örgütleri sayesinde Müslümanlar aleyhinde zaten yeterince kara propaganda yapılmaktadır. Somali Korsanları da işin tuzu biberi olmuştur. Yakın bir zamanda Aden Denizinde korsanlara karşı bazı tedbirler alınarak yönetmelikler çıkarıldı. Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Londra’daki genel merkezinde önceki gün düzenlenen toplantıda Somali korsanlarına karşı gemilerde özelsilahlı muhafızlar bulundurulmasını onayladı. Toplantıdan sonra yayınlanan IMO açıklamasında “Gemilerde silahlı muhafızlar görevlendirilmeden önce bir risk değerlendirmesi mutlaka yapılmalıdır. Gemi kaptanının da bu kararı alırken fikri mutlaka alınmalıdır.” denildi. Bu arada, SAMI kısaltmasıyla Denizcilik Endüstrisi Güvenlik Birliği kuruldu. SAMI, halen bölgeden geçen gemilerin %10-12 sinin kullanmakta olduğu silahlı muhafızlar için hizmet standartları oluşturmayı amaçlıyor. Bölgede korsanlara karşı devriye görevi yapan EU NAVFOR’a göre 2009 yılında korsanların elinde 23 gemi ve 518 mürettebat bulunmaktaydı.