Evet, şu gerçeği artık görmek zorundayız. Toplumu yozlaştırmak için cinsiyetsiz bir nesil meydana getirmek ve güzel ahlaktan uzaklaştırmak için başta Siyonist kurum ve kuruluşları olmak üzere gecesini gündüzüne katarak çalışmalar yapıyorlar. Dine düşman ve feminist örgütlerde kendilerine en büyük katkıyı sağlamaktadır. Özellikle CHP’li ve HDP’li kadınlar bu konuda başı çekmektedirler.

Kimse doğru dürüst farkında değil. Örneğin bir Güney Koreli müzik grubu üzerinden bütün dünyada "Cinsiyetsiz toplum" projesi yürütülüyor. Türkiye’de de bu maksatla bazı medya organları, Türk Silahlı Kuvvetlerinde ve Emniyet teşkilatında uzun yıllardan beri sürdürülen çeşitli projeler vardır. İşte sakal ve bıyık yasağı koyarak milletimizi cinsiyetsiz hale getirmeye çalışan bu namus kavramından yoksun insanlar üzerinde biraz durmak istiyorum.

Kadın görünümlü erkek üyeleri aracılığıyla “toplumsal cinsiyet eşitsizliği” denilerek dehşetli bir sözleşme imzalanmıştı. Avrupa Konseyinin oluşturduğu uzmanlar grubu “Kadına Yönelik Şiddet ve Hane İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele” adı altında bir geçici komiteyi yani CAHVIO’yu kurarak; Şeytanı dahi utandıran ahlaksızlık projesini yürürlüğe soktular.

Önceden İstanbul Sözleşmesini biz görünüşte “kadına yönelik şiddeti” önleme konusu diye düşünüyorduk. Fakat kısa zamanda anlaşıldı ki bunların amacı başkadır. Maalesef hükümetimiz bu çirkin projeye alet olmuş hatta bazı kamu kurumları aracılığı ile destek olmuştur.

Fakat zararın neresinden dönülse kardır. Derhal bu ahlaksız gidişe bir son verilmelidir. Bu konuda yapılacak işlerin başında da bu aileyi yok etmeye çalışan sözleşmeden çekilmek gerekiyor. Çünkü eşcinsellik başta olmak üzere cinsi sapıklıkları önleyecek en önemli işlerden bir tanesi erkeklerin erkek gibi ve kadınların da kadın gibi görünmesi gelmektedir.

Bu konuda Kuran’da Lut kavminin başına gelenler zikredildiği gibi hadislerde eşcinsellik konusu üzerinde önemle durmamızı gerektirmektedir. Hadislerde “Resûlullah (asm), kadınlaşan erkeklere ve erkekleşen kadınlara lânet etti." (Buhârî, Libâs 62. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 28; Tirmizî, Edeb 24; İbni Mâce, Nikâh 22) ve " Resûlullah (asm), kadın gibi giyinen erkeğe, erkek gibi giyinen kadına lânet etti." (Ebû Dâvûd, Libas 28; bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, 2/325) buyrulmaktadır.

Bediüzzaman Said Nursi, Lemaat isimli eserinde “Erkekler heva ve hevesle kadınlaştıkça kadınlar da hayasızlıkla erkekleştiler” diyerek bu sapkınlığa dikkat çekmiştir.

Kötü ahlak özellikle Avrupa’da giderek yaygınlaşmış ve nihayetinde ülkemizde zorla uygulama alanına sokulmuştur. İçkili sefih eğlenceler, balo adı altında yaygınlaştırılarak Türk kadınının iffeti ve namusu ayaklar altına alınmıştır. Bunu yeterli görmeyen başta Siyonistler, erkeklere de aynı şekilde saldırmış sakal ve bıyık yasağı koyarak özellikle kamu görevlilerinin muhannes gibi yani kadınlaşmış erkekler gibi görünmesini sağlamaya çalışmışlardır.

Evet, erkek kadın gibi süslense muhannesliktir, yakışmaz. Mert ve onurlu erkekler cilveli kadın gibi davranmamalıdır. Dinimizin bize kazandırdığı onur ve izzet, Türk tarihinin gösterdiği kahramanlık ve şecaat bu çirkin görüntüye müsaade etmez. Devlet yöneticileri şimdiye kadar tedbir almadı ise hiç olmaz ise bundan sonra dikkatli olmalıdır. Özellikle Milli Eğitim ve Aile Bakanlıklarının bu dehşetli ahlak düşmanlarına uyanık olması anayasal bir görevdir. Çünkü ailenin korunması için anayasamızda açık hükümler bulunmaktadır.