Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) sembolü olan 6 ok ve ilkeler 5 Şubat 1937 yılında Anayasaya girmiştir. Nedense “bir partinin sembolü olan bu ilkeler neden bütün ülke için bağlayıcılığı olan anayasaya girer?” diye kimse soru sormamaktadır.

Bu absürt durumu düzeltebilmek adına 6 okun ne ifade ettiğini izah etmeye çalışalım. Zira bu ilkeler, 1982 Anayasasının değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden sayılmaktadır. Çalışmamızda bu ilkelerin anlamlarından çok nasıl uygulandığı üzerinde duracağız. Umulur ki bu sayede bazı gizli gerçekler açığa çıkmış olur.

Cumhuriyetçilik:

Bu ilke içi en fazla boşaltılmış ve anlamı değiştirilmiş maddedir. Zira CHP’nin tek partili iktidarında sırası ile İkinci Fırka, Türkiye Komünist Partisi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve hatta Cumhurbaşkanının kız kardeşi Makbule Hanım’ın kurucuları arasında yer alan Serbest Fırka; kapatılmıştır. Demokrasinin olmazsa olmazı olan çok partili sistem, çeşitli bahanelerle defalarca ortadan kaldırılmıştır. Osmanlı döneminde dahi İttihat ve Terakki Partisinden tutun Ahrarlar adı verilen onlarca parti bulunuyor iken CHP’nin iktidar olduğu dönemde bunlardan hiçbir eser kalmamış hepsi kapatılmıştır. Diğer parti yöneticilerinin bir çoğu ya asılarak ya da suikastlarla öldürülmüştür. Kalanlar ise yurt dışına kaçarak hayatlarını kurtarmaya çalışmışlardır. Söz dinleyen çok az siyasetçi ise hayatları bağışlanmış ve kenarda oturması öğütlenmiştir.

Laiklik:

Din ve devlet işlerinin ayrılması prensibi olan laiklik; resmi tanımı yapılmadığı için halk üzerinde ağır dini baskıların yapılmasına yol açmıştır. Bu suretle 1000 yıldır gururla İslam’ın bayraktarlığını yapmış bu millet ezilmiştir. Öncelikle “Halifelik kurumu” ortadan kaldırılarak İslam alemi başsız bırakılmış ve Batılı devletlerin özellikle de İngiltere’nin arzusu yerine getirilmiştir. İstanbul’un sembolü olan Ayasofya yaklaşık 500 yıl sonra vakfiyesindeki kesin hükümlere rağmen camilikten çıkarılmıştır. Ezan orijinal şeklinden çıkarılmış, medrese ve tekkeler kapatılmış, harf devrimi yapılarak İslam eserleri okunamaz hale getirilmiştir. Din ve devlet işleri ayrılmamış bilakis dini bütün müesseseler ya kapatılmış ya da kontrol altına alınmıştır.

Devletçilik:

Bazı CHP’li siyasetçiler devletçilik yerine karma ekonomik modeli savunsa bile bu konuda Sovyetler Birliğindeki Bolşeviklerden farklı bir durum söz konusu değildir. Komünist devrimlerinden ilham alınmış özel sektör neredeyse ortadan kaldırılmıştır. İstisna olarak ayakta kalan özel sektör genellikle azınlık sayılan Yahudilere bırakılmıştır. Milli uçak yapan fabrikalar dahi kapatılmış sahipleri bazen içinde yangın çıkarılarak veya baskılarla ortadan kaldırılmıştır. İzmir İktisat Kongresinde özel teşebbüse müsaade edileceği söylenerek Celal Bayar aracılığı ile bir müddet karma ekonomi modeli uygulanmış olsa da daha sonra buna dahi müsaade edilmemiştir. Tek partili dönemde özellikle ithal şapka ve içki getiren Yahudilere kısmen bazı haklar tanınmış ise de bu besleme işadamları dışında özel sektör tamamen boğdurulmuştur. 1929 Ekonomik krizi bu nedenle çok ağır geçmiştir. Denizcilik dahi özel sektörden alınarak devlet kurumuna bağlanmış “Yağma Hasan’ın Böreği” usulü ile parti yandaşlarının arpalığı haline getirilmiştir.