Bir misafire bakar gibi değillerdi.
Hepsi bir ablalarına yardım etme telaşına kapıldılar.
   Ambulansla hastaneye giderken işini güçünü bırakıp benimle gelen Merve hanım 6saat boyunca yanı başımdan ayrılmadı.
  Yüzündeki telaşlı halini bana yansıtmamak  için nasıl çaba sarfettiğini, ağrılar içinde olsam da gözümden kaçmamıştı.
   Çok şükür kefeni yırtıp hastaneden, Ankarada okuyan mavişim dediğim aslında yeşil gözlü olan yeğenimin bana ağlamaklı sarılışıyla ayrıldık.
   Ankara yı artık seviyorum.
Gri değil bundan böyle Ankaranın rengi.
Pembe ya da mavi ...
Yüreğime yazdıklarım var,orada.
Manevi evlatlarım var.
Güler yüzle bir aile misali olduğumuz 
İnsanlar var.
“Her zaman bekleriz. Özletmeyin işiniz olmasada bizi ziyarete gelin...”diye kapıya kadar gelip Uğurlayanlayanlarım var.
  Bazı vefasız eski tanıdıklarım da  var! Lakin onları unutturanlar var.
   Şayet bir yerden gelip geçerseniz,
O şehre yada oradaki insanlara yüreğinizin kokusunu bırakın ki, daima hatırlarında kalabilesiniz.
   Para ile çok şey alabilirsiniz,belki,
Ama bir yüreğe yazılamazsınız.
Ve size “annem,ablam..”diyecek birini satın alamazsınız.
  Herşey için teşekkür ederim.
İsmail bey,Cüneytbey,Merve hanım(kızım),Bilal bey,Kemal abi,
Bilal oglum,Perihan kızım,
Ve tüm çalışanlar..
   Kızılay da bazı mağazalarda çalışan 
Manevi kızlarım 
Hacer,serap....
  Sizler bana Ankarayı sevdirdiniz.
Sevilmek için önce siz sevmeyi deneyin.
    Bir yerden gelip geçmeyin,öylesine.
O şehirde isminiz kalsın,ama yüreklerde.
    Ben sevmekten hiç vazgeçmedim.
Ve hep sevilmeyi başardım.
  Sevgilerimle
Sizin Tülay ,anneniz ablanız...