Eğer, yeniden  başlayabilseydim yaşamaya,

İkincisinde daha çok hata yapardım.

Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.

Neşeli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar,

Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.

Temizlik sorun bile olmazdı asla.

Daha çok riske girerdim.

Seyahat ederdim daha fazla.

Daha çok güneş doğuşu izler,

Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.

Görmedigim bir çok yere giderdim.

Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.

Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.

Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.

Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.

Farkında mısınız bilmem yaşam budur zaten.

Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.

Hiçbir yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan, gitmeyen insanlardandım ben.

Yeniden başlayabilseydim eger, hiçbir şey taşımazdım.

Eğer yeniden başlayabilseydim,

İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.

Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.

Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,

Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.

Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...

ÖLÜYORUM....

Arjantin-1985.  Jorge Luis Borges … Sizler neler yapardınız hiç düşündünüz mü ben düşündüm, hep çok güler daha az ağlardım hiç kimsenin kalbini kırmazdım boş bir dünya neticede her gün gülerek uyanır milyon kere şükrederdim. Sevdiklerime her gün sevdiğimi haykırır babamın elinden tutar onunla koşmaya çalışırdım. Hep ciddi dursa da zorla onu güldürür, hatta gıdıklardım. Koca bir kız olsam da kucağına oturur yanaklarını sıkardım. Hiç çocuk olamadım diye hayıflanmaktansa o na şebeklik yapıp gülmese de güldürür, bin tane soru sorup zorla cevabını alırdım. Sevgisini belli edemezdi tüm babalar gibi işte. Ama ben ne yapıp ne edip beni sevdiğini söylemesi için onu zorlardım. Ben de çekinmeden söylerdim onu çok sevdiğimi. Daha neler neler isterdim, her gün sohbet etmeyi nasihatlarını dinlemeyi sonra da sövdüklerini umursamamayı, hep doğru söylediğini haykırmak isterdim. Aslında hep haklı olduğunu benimse onu hep haksız zannettiğimi haykırmak isterdim, Hayatı boşuna abarttığımı dizinin dibinde oturup itiraf etmek, her yaptığının sadece bizim için olduğunu düşünüp, günde bilmem kaç kere tombul ellerini öpmek isterdim. İsterdim de isterdim işte. Arkadaşlarımla kahve kaçamağı yapmak yerine onun ağzından onun çocukluğunu, yaşamadığı bir çok duyguyu anlatmasını ister, eğer ağlarsa göz yaşlarını silmek isterdim. Ruhunun hep çocuk olduğunu hayata çok emek verdiğini ne mücadeleler ne acılar gördüğünü anlattığında onu teselli etmek isterdim. Eğer yaşasaydın her gün senin koynunda uyumak mis kokunu içime çekmek isterdim. Rabbimin merhameti bereketi üzerinde olsun. Nurlarda uyu dualarımız hep seninle,  bıraktığın doğrular hep bizimle gözün arkada kalmasın baba. Amel defterin biz ölene dek açık kalacak ve hep hayırlarla dolacak. Sen rahat uyu ve geleceğimiz kavuşacağımız günü bekle. Tüm ölmüşlerimize ve sevgili babacığıma bir fatiha bahşedin dostlarım... Hayata yeniden başlamayın, şimdi başlayın sevdiklerinize sevdiğinizi haykırmaya ve bu günü yaşayıp, her gün şükredip mutlu olmaya. Yaşadığımız her anı bir daha yaşamayacakmış gibi yaşamaya ve hep kıymet bilenlerden olmaya ne dersiniz...