Ana-Babamızı yılın bir gününde anmak yetmez. Onlar her gün anılmalı, her zaman gereken sevgi, saygı ve ilgi gösterilmelidir. Cennete giden yollardan birinin de anne ve babamıza iyi muameleden geçtiğini ve onlara yapacağımız hizmetin, Allah’ın rızasını kazanmamıza vesile olacağını unutmamalıyız. Onların kalbini kırmaktan, onlara ağır gelebilecek her türlü söz ve davranışlardan kaçınmalıyız. Hz Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Allah’ın rızası ana-babanın rızasında, Allah’ın gazabı da ana-babanın gazabındadır.” (Tirmîzî, Birr 3) Ana babaya iyilik, dünyada huzur ve güzelliklerin kaynağı, âhirette cennetin sebebi olacaktır. Aksi ise, huzursuzluk ve azab... Bu sebeple anne babayı üzecek davranışlardan sakınmak gerekir. Özellikle ihtiyarlık çağında kişinin enerjisinin, canlılığının, duygularını kullanma kabiliyetinin bazen de algılama gücünün azalmaya başlamasının, iletişim sorunu yaşanması gibi tezahürleri olabilir. Yaşlılarımızın daha nazik bir yapıya sahip oldukları bu dönemde duyguları rencide edilmemeli, onlara kızgın bakılmamalı, yanlarında sesler yükseltilmemeli, hizmet edip gönülleri alınmalıdır. Anne-babalar bayramdan bayrama ziyaret edilen, yılda bir defa hatırlanan konumuna düşürülmemeli, insan sesine ve sıcaklığına hasret bırakılmamalıdır. Bilelim ki yaşlıları üzen, küstüren, ağlatan ve yalnızlığa terk eden fert ve toplumlar ifl ah olmazlar. Dolayısıyla yaşlılara gereken değeri verelim, onlara çok iyi davranalım ki yaşlılar gözü yaşlı olmasın! Kendine has özellikleri olan bu dönemde takınılacak her tavır, söylenecek her söz, tabiatıyla özen gerektirmektedir. Bu bakımdan yaşlılara saygı göstermek, her şeyden önce dinî, insani ve vicdani bir görevdir. Anne-babanın çocuklarına en çok muhtaç olduğu dönem yaşlılık günleridir. Unutmayalım ki ana-babamıza nasıl davranıyorsak çocuklarımız da bize aynı şekilde davranacaklardır. Yaşlanıp kendi ihtiyaçlarını temin edemez hâle gelince ana-babaların bütün ihtiyaçlarını temin etmek çocukların görevidir. Ancak bugün aile yapımızı tehdit eden pek çok unsurla karşı karşıyayız. Ahlâkî yozlaşma, rahata düşkünlük, kimlik bunalımı, özgürleşme ve bağımsız olma söylemlerinin kavramsal boyutunun doğru algılanamamasına bağlı olarak biz şuurunun yerini almakta olan ben (aşırı bireycilik eğilimleri) ve neticede gittikçe küçülen yapı, üzerinde önemle durulması gereken hususlardadır. Yukarıdaki âyetlerde ve hadislerde tarif edilen davranış biçimi ile ulaşılması gereken ruh hali, İslâm inancının ve İslâm ahlâkının gereğidir. Anneler, her zaman sevgiye, saygıya, hizmete ve hürmete layık olan en yüce varlıklardır. Annelerimiz sağken onları mutlaka razı etmeliyiz. Onlar sağken hiç ilgilenmeyip, hatta onları üzüp de, annemiz ölünce ağlamanın bir anlamı olmaz. Anne ve babalarımıza karşı görev ve sorumluluklarımız, onlar vefat ettikten sonra da devam etmektedir. Şayet annemiz hayatta değilse, onun için dua etmeliyiz. “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim,14/41 demeliyiz. Kabrini ziyaret etmeli ve onun için hayırlı işler yapıp, sadaka vermeliyiz. Çünkü vefatından sonra da anne ve babamıza karşı görev ve sorumluluğumuzun devam ettiğini unutmamalıyız. Müslüman olarak bizlere düşen görev, anne ve babalarımıza iyi bir evlat olarak onların rızasını kazanmak ve hayır dualarını almaktır. Annelerin çocuklarından beklediği tek şey sevgi, saygı ve annelerine çocukların iyi davranmalrı, onları üzecek her türlü davranışlardan kaçınmalaerrıdır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası, anne-babanın evladına duası.” (İbn Mace, Dua, 11) Anneler, ömür boyu sevgiye, saygıya, hizmet ve hürmete layık en yüce varlıklardır. Bu nedenle geçici dünya telaşı ile anne-babalarımızı ihmal etmeyelim ki hem dünyamız hem ahiretimiz değer kazansın. Ne mutlu, annelerini sağken layıkıyla sevip, layıkıyla hizmet edenlere, görevlerini yerine getirenlere, üzmemeye çalışanlara, iyi davrananlara. Ne mutlu, onları sadece anneler gününde değil, her zaman hatırlayanlara. Ne mutlu, annelerinin hayır dualarını alıp, dünya ve ahiret mutluluğuna erenlere!