Afganistan Kabil Havaalanını korumak maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevine devam etmesi gündeme geldiğinde bir kısım siyasetçi ve yazarlar; hop oturup hop kalkmaya başladı. Irak, Suriye, Libya, Azerbaycan, Somali, Kosova ve daha birçok ülkede görev yapan askerlerimiz hakkında onur kırıcı bir şekilde “Bizim orada ne işimiz var!” demeye başladılar. İşin ilginç tarafı Herat ve Gazne gibi iki büyük Müslüman Türk kavmi olan Timur ve Gazneliler devletlerine başkentlik yapmış bir ata toprağına asker gönderilmesine karşı çıkan kişilere rastlıyoruz. Burası Türkiye olduğu için bu gibi anormalliklere alışmış insanlarız. Siyonistlere, ABD ve Batı toplumlarına uşaklık yapan binlerce dönmenin yaşadığı bir ülkede yaşıyoruz. Ceddimiz, atalarımızın kurduğu cihan devletlerinden korkup nefret eden çok sayıda kişiliksiz ve ikiyüzlü insana sahip bir coğrafyada yaşıyoruz. Bunların oldukça önemli bir kısmı Türklükle alakalı olmadığı halde soyadı kanununun bir cilvesi olarak “Türk” ismi ve soyadını taşımaktadırlar. Bu bahtsız insanlar, İslam kahramanı Türklerin; yeniden eski satvetine kavuşmasını ve büyük bir devlet olmasını istemezler. Bu nedenle akla ziyan sözleri sarf edip utanıp sıkılmadan açıklama yapacak kadar ileri gitme cüretini gösterebilmektedirler. Askerlik mesleğinin ne olduğunu hatta tanımını dahi bilmeyecek kadar cahil olan bu kimselere bazı önemli gerçekleri hatırlatmakta yarar vardır. Aksi takdirde ülkemizin maddi ve manevi menfaatlerine köstek vurulmuş olur. Askerliğin tarifi olarak her ne kadar “savaş sanatını öğrenme ve uygulama yükümlülüğü” diye bir tarif getirilmiş olsa da en basit ifadesi ile askerlik “boğuşmak ve adam öldürmek sanatıdır” şeklinde ifade edilmektedir. Bu hali ile yıpratıcı, zor ve cesaret gerektiren bir meslektir. Ölümden korkmamak en önemli şartlardan bir tanesidir. Fakat gelin görün ki; Türkiye’de neredeyse 200 yıldan beri askerlik mesleği; “devlet yönetimine en kısa yoldan ulaşmak” olarak anlaşılmıştır. Elbette buna uygun olarak faşist askerlerin darbesi şeklinde sık sık önümüze çıkmıştır. Özellikle sivil yöneticilerin iş başına geldiği 1950 yılından itibaren her 8-10 yılda bir askerler darbe yapmış ve halkın seçtiği yöneticileri türlü yollarla öldürerek ortadan kaldırmışlardır. Önceki yıllarda Harp okullarında “rakı içmek” ve “dans etmek” subay olacaklar için önemli bir kıstas olarak belirlenmiştir. Bunun en önemli sebebi ise Türk milletinin seciyesine işlemiş olan “İslam kahramanlığını” ortadan kaldırmaktır. Batılılardan emir alan Siyonist ve dönmeler; Türk Silahlı Kuvvetlerinde akıl almaz tasarruflara sebep olup dedeleri gibi kahramanlık ruhu taşıyan vatanperver nice gencimizi ya ordudan atmışlar ya da pasif görevlere getirip terfi etmemesi için çirkin tedbirler almışlardır. Bunların başında herkesin 15 Temmuz 2016 darbesinden sonra iyice anlamış olduğu “eşleri baş örtülü” askerlerin ordudan atılma uygulaması, gelmektedir. “Gözün üstünde kaşın var” misali “eşinin üstünde başörtüsü var” diyerek binlerce askerin ordudan ilişiği kesilmiştir.