Artık Aziz Yıldırım’ın dönemi bitti. Artık Aziz Yıldırım tarzı başkanlık sistemi de bitti. Şimdi Fikret Orman tarzı kulüp yönetimi geliyor…
Yıllardır yaşadığımız sorun! Avrupa’da başarısızlık! Kafamızdaki soru: Neden transfere milyonlarca euro harcamamıza rağmen başarı sağlayamıyoruz? Fenerbahçe, son 6 yılda futbolcu bonservisleri için kasasından yaklaşık 162 milyon avro çıkardı. Sarı-Lacivertli ekip 6 yılda 41 transfer yaptı. Keza Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor, Bursaspor ve diğer Anadolu kulüplerinin transferlere yaptıkları harcamalar ortada. Emekli olmaya gelmiş, isteksiz, başarıya doymuş, değerinin üstünde paralar ödeyerek yaptığımız yanlış transferlerin acısı daha sonra çıkıyor! Düşünsenize UEFA takımlara transfer yapma yasağı getirmese bugün kulüplerin halini düşünemiyorum! İyi ki “Finansal Fair Play” uygulaması devre girdi. “Finansal Fair Play”i üç maddeyle açıklamak gerekirse:
1. Kulüp başkanları ve kulüp yöneticileri ceplerinden harcama yapamayacak. (Paralı başkan dönemi sona eriyor. Özellikle 3 büyük kulüplerin yaptıkları yabancı transferleri hatırlatalım!) Not: Türkiye’ye gelen futbolcuları yıldız olarak gören sadece bizleriz! 
2. Kulüplerin borçları kaynaklarına iade olunacak. (Kulüp borçlarını kendi cebinden değil kulübün kaynağından ödemek zorundasın) 
3. 2012-2013’ten itibaren kulüpler transfere gelirlerinden daha fazla harcama yapamayacak. Denk Bütçe uygulaması esas olacak (Beşiktaş bunu çok iyi başarmaya başladı)
Bu maddeler bizi şunu anlatıyor. Artık Aziz Yıldırım’ın dönemi bitti. Artık Aziz Yıldırım tarzı başkanlık sistemi de bitti. Şimdi Fikret Orman tarzı kulüp yönetimi gerekiyor.  Türkiye’deki menajerlik sistemi rezil durumda! Ancak Beşiktaş bunun birazcık belini kırmış durumda gene de menajerlere bel bağlayamazsın. Bu yüzden altyapı önemli...
Alt yapı yok!
Alt yapıda belli bir jenerasyonu yakalayamıyoruz. Bunun en temel sebebi hem eğitim sisteminin yetersizliği hem de futbolcu yetiştirmedeki eksiklerimizden kaynaklı.  Eğitimin futbol üzerindeki etkisine değinmemiz gerekiyor. Bizim ülkemizde “sporcu olmak”, “sportmen olmaktan” daha önemlidir. İşin aslı “sporcu” ya da “sportmen” olabilmek başarıdan önce gelmelidir. Zaten iyi bir “sportmen” olabilirseniz başarı kaçınılmazdır. Eğitim genel olarak insanların tüm hayatını düzenleyen ve sosyal yaşantı içinde yer edinebilmesini sağlayan bir süreçtir. Bu süreçte, çocuk doğduğundan itibaren ilk eğitimi ailesinden almaktadır daha sonra okul, arkadaş çevresi, kitle iletişim araçları, sanat ve edebiyat gibi etkinlikler çocuğun gelişimine katkıda bulunur. Topluma faydalı üyelerin hazırlanmasında da başta ailenin, okulun ve sosyal çevrenin payı çok büyüktür. Türkiye’de futbola bu kadar gönül verilmişken, başarının kaçılmaz olmaması gerekiyor. Ancak alt yapıdan çıkan futbolcuları gözlemlediğimizde futbolcuların çoğunun yaşadığı problemler, kronik sakatlık, erken yorulma, pozisyon bilgisizliği göze çarpıyor! Bizim diğer eksikliğimiz yıldız futbolcu tanımı! Ülkemizde yıldız futbolcu tanımı çalım atmayla-isabetli şut çekmeyle sınırlı. Bunlar da yetenektir; fakat bir takımın bütün oyuncu tiplemelerine ihtiyacı vardır. Futbol takım oyunudur. Bütün yeteneklere ihtiyaç vardır.
Devamı nasipse yarın...