Aksakallı çınarların şöyle bir tavsiyesi olurdu; ‘düşmanın yapma dediği şeyi yap, yap dediği şeyi ise yapma’. 15 Temmuz hain işgal girişimi, sadece iktidara veya muhalefete yönelik bir işgal girişimi değildi. Amaç, güçlü ve irade sahibi Yeni Türkiye’nin önünü kesmekti. 

Bu girişim kaldığı yerden devam ediyor. Adana, İstanbul, Kayseri… Hepsi birliğimizi ve dirliğimizi parçalamaya ve yıkmaya yönelik insanlık dışı eylemler. Şehit olan asker ve
sivillerimiz içimizi parçalarken, yaralanan gazilerimiz ise emanetimiz olarak kalmaya devam ediyor. Bu acılar asla amacına ulaşamayacaktır. Teröre ve düşmanlarımıza inat, kardeşliğimiz ve birliğimiz artarak devam edecektir.

Toplumu yönlendiren akıl sahipleri (!) bu olayları başkanlıkla bağdaşlaştırıyorlar. Eğer ülke olarak yenidünya düzeninde aktif rol almazsak, olayların biteceği dillendiriliyor. Yine eğer başkanlık sisteminden de vazgeçersek terörizm son bulacakmış. Ey akıl sahibi gafiller, siz kimden yanasınız? Kanımızı akıtan düşmanlar bir şeyi yapma diyorsa bize düşen aksini yapmak değil midir? Neden düşmanın sözcülüğü yapılıyor? Hangi topraklarda yaşıyorsunuz, kime hizmet ediyorsunuz… Her şey muamma…

Başkanlık sistemi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın isteğiymiş gibi bir algı oluşturuluyor. Bu algı çalışmaları son derece yersizce, hadsizce ve alçakça. Süleyman Demirel, Adnan Menderes, Turgut Özal ve diğer liderlerin bu konudaki söylemleri göz ardı ediliyor. Körü körüne bir olayı dillendirmek yerine birazcık araştırma yapabilseydik eğer bunun böyle olmadığını anlardık.

Türk usulü başkanlık sistemi, cumhurbaşkanımızın kendi keyfi uygulaması olarak görmek bizi büyük bir yanılgıya düşürecektir. Cumhurbaşkanımızın derdi eğer güç olmuş olsaydı şu an ki sistemde kalmak daha mantıklı olurdu. Çünkü Başkanlık Sistemi güçler ayrılığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Sırf muhalefet yapmak adına, halk bilinçli bir şekilde yanlış bilgilendirilmeye devam ediliyor. 

Allah bilir daha neler yapacaklar, neler sergileyecekler. Düşmanın ağzından konuşan nice devşirme vatandaşlarımız gün yüzüne çıkacak. Ama hiçbiri bizi yıldırmayacak, davamızdan vazgeçirtmeyecektir. 

Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülkemiz İslam’ın kalesi Müslümanların da sığınağı olmaya devam ediyor. Bakın Filistin, Irak, Suriye… Müslüman (!) cellâtlar tarafından katledilen Halepli Müslümanlar... Umudun ve sığınağın merkezi: Türkiye. Cumhurbaşkanımız sn. Recep Tayyip Erdoğan beyin liderliğinde ülkemiz büyümeye devam edecektir.  Sadece Türkiye’nin değil, bütün mazlum ve mağdur halkların ortak duası haline gelen bir liderin kıymetini bilmek vefanın gereğidir. 

Nisan ayında halka sunulması beklenilen referandum sürecinde gereğini yapmak ise kaderimizin bir borcu.  Gözü bu topraklarda olan düşmanlarımıza inat, kardeşliğimizi ve dayanışmamızı perçinleştireceğiz inşallah. Rabbimiz şer güçlere fırsat vermesin, halkımızı ve milletimizi korusun.