Önce haberi bir okuyalım. Sonra bizimde tabi ki söyleyecek sözümüz olacak. Efendim haber şöyle: 
İsveç hükümeti sosyal medya kullanımında yaş sınırlamasının getirileceğini, Twitter, Facebook gibi sitelerin kullanımının 16 yaşından küçükler için yasaklanacağını açıkladı. Bu yaşın altındaki çocuklar Facebook,İnstagram gibi medya platformlarını kullanabilmek için ebeveynlerinden izin almak zorundalar.
Buda yetmedi, Tüketici Bakanı Per Bolund, AB’nin Veri Koruma Reformu  yönergesi doğrultusunda yapılacak düzenlemeler içerisinde sosyal medya kullanım yaşı sınırlamasının da yer alacağını belirterek yönerge doğrultusunda bu sınırın 13 ile 16 yaş arasında belirleneceğini söyledi.
Bu da yetmedi, yürürlükteki yasalarda sosyal medya yasal olmayan reklam ve telif haklarını içeren suçlar konusunda yaptırımların olmadığı eleştirilerini hatırlatan Per Bound, gerekiyorsa bu yasalarda da düzenlemelerin yapılabileceğini söyledi.
Evet, haber bu kadar. Gelelim bizim belirteceğimiz bir iki söze; Yahu siz değimliydiniz? Batılaşma uğruna bir hal oluyordunuz. Ufacık ana kuzularını korumak için biz çırpınırken sizin damgaladığınız şekilde gerici olmadık mı ? Hadi Avrupa kendini dev aynasında görüyor ve çocukları için edep haya diye bir meselesi yok. Peki onun bu ülkedeki Batı kompleksli destekleyen sözde aydın geçinen entellere ne demeli ? Bizler aman gözümüzün nuru yavrularımız müstehcenlikle ahlaki değerleri bozulmasın diyorduk.
Sonuçta ne oldu ? O hayran olunan Avrupa medeniyetin beşiği dediğiniz o batı şimdi bin pişman. Çocuklarının ahlaklı yetişmesi için tedbirlere baş vurmak zorunda kalıyor. Peki içimizdeki Avrupa hastalarına ne demeli ? Bizi gericilikle suçladınız, şimdi sizde gerçekleri görmeye başladınız ve yani şimdi sizlerde geriye gitmeye mi başladınız. Ama hala aşağılık kompleksine kapılarak bu konuda direnenler var. Sonra ne derler ? Dillere düşüp de ağrına gidenler var maalesef. Demek ki İslam kıyamete kadar sürecek olan insan hayatındaki hal ve davranışlara belirli kuralları boşuna koymamış ve de insanın huzuru ve mutluluğu için bizi bizden çok düşünen Allah (cc) kuralları boşuna koymamış.
Ve artık yavrularımızı İslam ahlakı ile yetiştireceğiz inşaAllah. Artık kendi özümüze dönerek batılaşma hastalığına yakalanmadan adımlarımızı atacağız ve hayatımızı Kainatın Efendisi (S.A.V) ‘nin hayat tarzını benimseyerek yönlendirmeliyiz. Zararın neresinden dönersek kardır. Artık aklımızı başımıza alma zamanı geldi de geçiyor bile.
Geçelim bir başka konuya; Türkçe, Avrupa Konseyi’nde çalışma dili olarak kullanılmaya başlandı. Hani şu hayranlık duyduğumuz Avrupa var ya. İşte o Avrupa. Artık bizim onları örnek  alabileceğimiz bir şey kalmadı. Bilakis, onların bizi örnek alacakları döneme girdik.  Yeter ki biz dik duralım.
Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi (AKPM) Türkiye Delegasyonu Başkanı Adana Milletvekili Talip Küçükcan, Türkçe’yi uluslar arası platformlarda çalışma diline dönüştürmenin gurur verici olduğunu söyledi. Bu yıldan itibaren Türkiye’nin AKPM’deki üye sayısının 12’den 18’e çıktığını da hatırlattı.
Küçükcani bunun aynı zamanda AKPM’de ve Avrupa Konseyi’nde Türkiye’nin görünürlüğünün artması anlamına geldiğini kaydetti.
İlerleyen dönemlerde de bu örgütte çalışan Türk vatandaşlarının sayısında bir artış beklendiğini dile getiren Küçükcan, bunun da Türkiye’nin uluslar arası kurumlarda temsil gücünün artışına işaret ettiğini söyledi.
En önemlisi ise Küçükcan’ın ‘’ Temsil gücünüz ne kadar varsa etkiniz o kadar artar.’’ diye konuşması. Burası çok önemli. Demek ki; yeter ki biz  başkasından değil de kendi ayklarımızın üstünde duralım. Ama dik duralım. Arkası, Allah (cc)’ın izniyle gelir.